hope

237 31 80
                                    

Chapter 27: hope

Chapter 27: hope

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Hala açmıyor." Jay kulağındaki telefonu indirirken ben de Niki ile elimizdeki listelerle birlikte otobüsün koridorunda dikiliyorduk.

Otobüse bineli on dakika, okuldan ayrılmamıza on beş dakika kalmış olmasına rağmen koca gezide bir tek Heeseung gelmemişti ve kimse de ona ulaşamıyordu. Jay de rehberlik hocası ve kulüp hocamızla birlikte aşağı inmiş Heeseung'u arıyordu. Eğer birkaç dakika daha aramaları açmazsa büyük bir ihtimal ailesine haber gidecekti.

"Sonunda be kardeşim." Otobüsün açık kapısından gördüğümüz kadarıyla Jay bıkkınca ellerini aşağı indirip ilerlemeye başladı. Biz de Nikiyle kafamızı kapıdan uzatıp saçı başı dağınık elindeki çantasıyla koşa koşa gelen Heeseung'u gördük. Hocalar ise son derece sinirli bir şekilde otobüsün kapısında onu bekliyorlardı.

Kulüp Hocası saati göstererek "Lee Heeseung. Bu kaçıncı geç kalış olacak?" dediğinde Heeseung nefes nefese koşmaktan bitap bir halde olsa da başını eğmişti.

"Özür dilerim efendim. Elektrikler kesildiği için telefonum şarj olamadan kapanmış, ben de son dakika annemin çağırmasıyla uyanıp taksiye atladım."

Müdür yardımcısı oflayarak sinirle bakarken Jay çoktan Heeseung'un çantasını alıp yukarı çıkartmıştı. Kulüp hocası "Senin cezanı geri döndüğümüzde keseceğim, geç içeri." dediğinde Heeseung arkasını döndüğü gibi bize bakıp sırtımış ve otobüsün merdivenlerinden ikişer atlayarak Jay'in yanındaki yerini almıştı.

Herkesin gelmesiyle biz tekrardan sayım yapıp yerimize geçtik ve hocaların yoklama almasıyla yolculuk tam anlamıyla başlamış oldu. Ben cam kenarında otururken yanıma çoktan kurulan Nikiyle birlikte kemerlerinizi bağladık. Okulun bahçesinden çıkarken güneş yavaş yavaş doğmaya başlıyordu bile.

Otobüsün sağ tarafında ortadaki koltukları bizim için önceden tutmuştum iyi ki. Önümüzde Minju ve Sunoo, arkalarında biz, bizim arkamızda Yoona ve Juyeon, onların arkasında Hee ve Jay ikilisi vardı. Jake ise de Sunghoonla birlikte midesi bulandığı için en öndeki koltuklardan birine oturmuştu. Belki daha sonradan bizim olduğumuz taraflardan biriyle yer değişebilirlerdi.

Okul çevresinden uzaklaşıp anayola çıktığımızda telefonumdan annemlere yola çıktığımıza dair birer mesaj bırakıyordum. Yolculuk maksimum 4 5 saat sürecekti.

Ben mesajı atıp güneşin doğuşunun verdiği kızıllığı fırsat bilerek Instagram için story paylaşırken Niki başta uyanık olmasına rağmen gözlerini ovuşturmaya başlamıştı bile.

"Uykunu alamadıysan biraz daha uyu." Omzumu patpatlayıp ona döndüğümde gülerek kafasını boyun girintime gömdü. Ufak bir öpücük bırakırken hafifçe huylansam da ben de güldüm. "Moka ödevini son geceye bıraktığı için birazcık uykusuz kaldım." Eliyle 'biraz' işareti yaparken ben de önüne gelen saçları geriye doğru taradım.

young luv ★ nishimura rikiWhere stories live. Discover now