3. GÜN 🏞

429 67 192
                                    

Şarkı: 101 - Portico, Joe Newman

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şarkı: 101 - Portico, Joe Newman

Zifiri karanlık gibi zifiri bir sessizlik tanımı kullanılabilirse, burası tam ona layıktı.

Birkaç adımla ormanın kavrulmuş sınırını aşıp derinliklerine yol almaya başlarken bir fırtınaya dönüşmüş yağmur geride kalmıştı. Çam ağaçlarından farklı, geniş yapraklı dallar ormanın üstünü öyle sıkı kapatıyordu ki yaprakları döven yağmur bile ses yalıtımını aşamıyor, yalnızca ağaç gövdelerinden süzülerek toprağı nemlendiriyordu. Aynı sebepten ötürü Güneş'in doğduğunu anlayamayacağımızı bilmek üzücüydü. Saatli bomba gibi geri sayan iki haftamızın tek ibaresi gökte yükselip batan güneşti, ya da avucuma kazılı izdeki Ay'ın evreleriydi.

Kendini belli belirsiz hatırlatan bu bilgiyle başımı salladım.

Orman derhal işe koyulmuş ve beni karamsarlığın çukuruna atmaya çalışıyor olmalıydı. Burada basit gerçekleri unutabilir, olmayan şeyleri hayal edebilir ve en kötüsü hafızanın gerilerine itilmiş çarpıcı olaylarla tekrardan yüzleştirilebilirdin.

Arz'ın kendini bunlara karşı nasıl korumayı planladığını bilmiyordum ama şimdiden içimi kemirmeye başlayan endişeye bakılırsa, Kara Ormanın benim için planladığı oyunlardan delicesine korkuyordum.

"Buraya Kâbuslar Ormanı da diyorlardı, değil mi?" diye sordum, pusuya yatmış, bizi gözetleyen ormanın sessizliğini bozmak için. Bir zamanlar burada yaşayan cadı klanlarının kendilerini cadı avcılarından ve yerel halktan korumak için ördükleri büyülü bir duvardı. Normal koşullarda, turistler ormana yaklaşmaz, yolları buraya çıkarsa ilahi bir güç tarafından geri dönerlerdi. Doğaüstü varlıklar için aynı kural geçerli değildi fakat bu bölgede yaşayan her varlık, en kötü kâbuslarıyla yüzleşmek istemiyorsa, buraya girerken ikinci kez düşünürdü.

"Halk arasındaki ismi bu, evet." Kısa cevabından sonra ıslaklıktan üstüne yapışmış, şimdi siyah görünen ama normal de koyu antrasit rengi tişörtü çekiştirerek silkeledi. "Bunları bana daha sonra versen ölür müydün?" diye söylendi.

"Gururla sergilediğin erkekliğini biraz daha görseydim mi diyorsun? Muhtemelen, daha buraya girmeden kusmaktan helak olurdum."

Kıyafetleri kuru bir ortamda vermeyi kabul etseydim buraya girerken seksi poposunu biraz daha izleyebileceğim anlamına mı geliyordu? Tanrılar korusun kendimi tutamayıp küçük bir ısırık için ona gizlice sokulabilirdim. Öyle bir şey olsa, kesinlikle utancımdan geberirdim ve cesedimi burada bırakıp gitmesini tercih ederdim.

Tasasız bir kahkaha atışından sonra ilk sorduğum şeye geri döndüm. "Buranın sana gösterebileceği kâbuslardan korkmuyor musun?"

Gür bitki dokusu içerisinde dikkatli adımlarla ilerlerken kısa süreliğine durdu ve yoluna devam etti. "Gerçek hayatım kâbustan farksız geçiyorken, kaldıramayacağım şeyler değil."

K.U.Y - ön taslakWhere stories live. Discover now