0.8

20K 1.1K 391
                                    

Yorum da yapın lütfen 💋💋

***
Simon'la kahve içme planımız hayal olmuştu resmen.

Arabadayken telefonu çalmıştı ve Rusça konuştuktan sonra gitmesi gerektiğini, bu günü telafi edeceğini söyleyip, beni eve bırakmıştı. Rusça konuştukları için anlamadığım her şeyi merak etmeme engel olamıyordum.

Saat dokuz olmuştu. Annem evde yoktu. Melis'i aramıştım bize gelmesi için ama o da annesi ve babasıyla misafirliğe gittiğini söylemişti.

Eve gelip duş aldıktan sonra karnımı doyurmak için kendime yemek yapmıştım. Mutfakla aram çok iyiydi. Her türlü yemeği yapardım. Lise zamanlarım da çok özenirdim yemek yapmaya. Sürekli denerdim. Kötü olsa bile annem bana asla kızmaz, daha iyisini yapacağıma inandırırdı.

Oturma odasındaki orta sehpayı koltuğun önüne çekip tüm malzemelerin de sehpanın üzerine dizdim. Televizyondan The Originals da kaldığım yeri açıp heyecanla yerime oturdum.

Bu hayatta tek başımayken yaptığım aktivitelerin bana verdiği mutluluğu hiçbir şeyde pek yakalayamıyordum. Her ne kadar Melis her şeyim, biricik arkadaşım olsa da yalnızlığı evdeyken çok seven biriydim.

Hayatı romantize etmeye bayılırdım mesela. Loş ışık, birkaç kokulu mum ve ferahlatıcı tütsüler... Ortamın enerjisini yükseltip mutlu olacağımı sağlayan her şeyi seviyordum. Romantik komedi izlemeyi, saçma aşk klişelerinin yazıldığı romanları, satırların altını çizerek okumayı da severdim.

Beyaz ve pembe rengini her ne kadar sevsem de giymezdim pek. Çocukken ne alırsam alayım pembe alırdım. Pembe rengine her zaman farklı bir sempatim oluşmuştu zaten.

Bir yandan diziyi izlerken diğer yandan projem için gerekli planı, projelerimi çizmek için aldığım defterime çiziyordum. Telefonuma art arda düşen bildirimler çok fazlaydı. Kimden ve nereden geldiğini bilmiyordum.

En sonunda çizimi bırakıp telefonumu aldım. Tüm aramalar Melis'e aitti. Mesajlar annemden ve Simondan gelmişti. Mesajların en altında tüylerimi diken diken eden, huzurumu kaçıran bir mesaj vardı.

Babam mesaj atmıştı.

Attığı mesajı açtığımda iğrenti hissi yerli yerindeydi. Yine küfürler edip, hakaretler yağdırdığı mesajlardan atmıştı. Sabah olunca ve bunları okuyunca gelecek özür mesajlarını biliyordum.

Babamın bizden uzakta yaşamasına seviniyordum.

Annemi aradım. Ellerim hafifçe titriyordu. Ağlama hissi boğazımda bir yumru oluşturmuştu. Neden böyleydi ki? Böyle olmak zorunda mıydı her şey?

Annem açmayınca Melis'i aramak için rehbere girmiştim fakat o an Simondan gelen aramayı görmek mutlulukla gülümsememe neden oldu.

Aramayı yanıtlayıp, "Simon," dedim mutlulukla.

Gülümsedi. "Ne yapıyorsun? Yolculuk sıkıcı geçti. Eve geçince aramak istedim."

"Neredesin ki?"

"Rusya da fıstık."

Bu adamın karizma beni mahvediyor Alya. Kocamız yapmamız lazım!!

Bir gülüş belirdi dudaklarımda. Nedenini bilmiyordum. Sadece içimden gülesim gelmişti.

"Rusya soğuktur şimdi. Kalın giyinseydin."

"Yirmi altı yıllık hayatımın çoğunluğu Rusya da geçti Alya. O yüzden soğuğu severim. Alışkın benim bedenim."

Benim takıldığım kısım yaşı olmuştu. Oysa ben yirmi sekiz diye tahmin etmiştim. "Yirmi altı yaşında mısın şimdi sen?"

"Neden ki? Bu senin için sorun mu?"

"Hayır, hayır," dedim yanlış anlaşılmayı düzeltmek için hızlıca. "Neden sorun olsun ki bu. Ben sadece şaşırdım. Daha büyük gösterdiğin için yaşını tahmin ederken ufacık yanılmışım."

Keyifli gülüşünü hattın diğer ucundan olsa da duymuştum. Çekmece açma kapama sesleri geldi ardından, "Yani genç olduğum için dediğini iltifat olarak kabul ediyorum," diyerek yeniden sesli güldü.

"Evet gül-" demiştim ki hattın diğer ucundan duyduğum kadın sesiyle kaşlarımı çatıp duraksadım. Simon ile konuşuyorlardı. Rusça konuştukları için anlamıyordum onları.

İlk işim Rusça'yı öğrenmek olacaktı.

Bekledim konuşmalarının bitmesini. Nedense gıcık olmuştum. Tabii ki Simon işleri olduğu zamanlarda benimle konuşacak değildi ama saat geç olmuştu. Saat farkı olmadığı için şu an orada da saat on bir buçuk olmuştu. Kadın neden odasına gelmişti ki.

Sevmemiş, hoşuma gitmemişti bu. Ama ses çıkarmaya hakkım yoktu. Kendi içimde halletttim bu iç savaşımı da.

En sonunda kadın gittiğinde Simon yeniden benimle konuşmaya başlamıştı. "Ne yaptığını sormuştum en son?"

Sehpa üzerindeki eşyalara baygın bir bakış atıp, "Projem için gerekli çizimleri hallettim. Ortalığı toplayıp dizi falan izlemeyi düşünüyorum," dedim durduğum yerde sallanarak.

"Hım. Ne izlemeyi düşünüyorsun peki?"

"The Originals adında bir dizi. İzleyeceğini pek sanmıyorum ama öneririm," dedim gülerek. O da güldü.

"Film izlemeyi sever misin?"

"Evet," dedim koltuğun kenarına oturup yüzümdeki sırıtış hâlâ yerindeyken.

"O zaman sözüm olsun. Beraber film izleyelim. Sen ve ben. Güzel bir aktive olacağına eminim," dediğinde dudaklarım hafifçe aralandı.

Benimle birlikte planlar yapması dehşet bir şekilde mutlu olmamı sağlıyordu.

"Tamam," dedim ve son konuşmamız bu olmuştu. Birbirimize iyi geceler diyerek aramayı sonlandırmıştım.

Sehpanın üzerine yaydığım eşyalarımı toplayıp odama götürdüm. Odayı güzelce toplayıp, kirlettiğim mutfağı topladım. Kendime güzel bir kahve yaptıktan sonra bir örtü alarak oturma odasına geri döndüm. Dizime kaldığım yerden devam edebilirdim şimdi.

Diziyi izlemeye dalmışken kapı çaldı. Saate baktım. On iki olmamıştı henüz. 23.54. Saat geç olmuştu. Kapıyı kim çalabilirdi ki?

Tereddütle gidip önce kim olduğuna baktım. Kimse görünmüyordu. Temkinli bir şekilde kapıyı açtığımda kapı önüne konmuş beyaz orkideyi gördüm. Kaşlarımı çatıp etrafa bakındım. Kimse yoktu. Üzerindeki not dikkatimi çekince alıp içini açtım ve yazılan notu okudum.

Beyaz rengi sevdiğini umuyorum ki doğru bilmişimdir. Diğer çiçek borcumda sürpriz olsun.

Simon.

Deli gibi sırıtıp çiçeği göğsüme sokmak ister gibi kucağımda sardım. Bu gece mutlu olmayı başarmıştım ve bu Simon sayesinde olmuştu.

***
seven sevdiğine beyaz orkide alsın çocuklar...

Bayram yüzünden tüm gün bölüm yazamadım :((
Sizi bölümsüz bıraktım özür dilerim asklarimm. Ama yarın müsait oldukça yazıp atacağımı umuyorum<333

Pabucumun Mafyası | texting (Ara Verildi.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin