Süre geldiğinde buğulanır camlar,
yelkenleri donanır derin dertli gemi. Avara vakti gelmiştir.Ayrılacağım(ız) için üzgündür gönlüm fakat ne diyebilirim ki bu mâtem ayrılığa?
Bize geriye kalan sadece bozuk plakta ki şarkılar,
mai deniz
ve sevdam(ız).Ayrılığa düşen bir kaç kelime kalsın isterdim,
gönlüme kondurduğun
yarayı söndürmeni de.Bir kucaklaşmayı bile çok gördün senin için sarmalanmak isteyen kollarıma; bir tutam çiçek koptu
senin ruhuma açtığın yaradan,
sözüm olsun sana onu saklayacağım
kamaramın kenarında.Uzaklaşıyoruz iyice karaltı başkentinden,
kapatıyorum duygularımı,
konuşamıyorum da zaten
mazur gör,
bu halimi.Sayılır zamanın çizgisi yazgımın üstünde,
kırıkları belli olur,
biraz da çirkindir
sürüklenir alacalı gökyüzünde
en sonunda bendime uğrar
yıkım için.Epeyce yol gözüktü bana,
senden kaçan dalgalarla
kaçınıyorum yıkımdan
fakat evini biliyor gibisin
yine yeniliyorum sana.Ah, mi luz
senin bana uğrattığın yıkımı
hoşnutça misafir ederim
sen yeter ki gel!
Gel ki aydınlansın evimin soluk duvarları,
tenimin üzerinde gezinsin ışıltın;
derinlerimde kavuşsun,
yıkımlarca sevgin
alacalı gözlerime vursun
kör gözlerimin akında
ebediyette buluşsun.Ruhumun derinliklerinde
adın, yıkımınla beraber
kavrulsun.
Gün senin gözlerinde doğsun
bendimin kıyısında
hiçliğe batsın!Kahve saçlarından kopan
her bir tel için
bin yıkım
kopsun,
en derinlerimde
misafir edeyim onu
benimle beraber
yansın.Körüm ya hasretinin
kokusunda buldum seni,
yandım ya
yıkımların fısıltısında
tattım seni!
Hoşça kalabilirsin,
istersen elvedalara
sarılabilirsin;
benden yana
buz gibi bahar yelleri
senden yana
kör karanlık olsun,
hoşça-
kal!
bendimin çiçeği,
mi luz.