SIR - Nefs

27 1 0
                                    

Genç kız alnına doğrultulmuş silaha baktı. Artık bu tür şeylere alışmıştı. Silahını kızın başına dayayan adam, biraz sonra kendi silahı ile vurulacaktı ve geriye sadece bir ceset yığını kalacaktı. Bu, ilahi gerçekti. Beş dakika sonrası şekillenmiş, gümüş bir tepside önlerine serilmişti. Artık olacaklar belliydi ve yapılacak tek şey geri sayımdı. Kader değiştirilemezdi.

Sekizinci can... Ne ara bu hale gelmişti? Ne zamandan beri ölümün soğukluğu buz kesmiyordu onu? Sahi, alışabilmiş miydi buna? Sahada olmak, eğitimde olmaktan çok farklıydı, bunu çoktan öğrenmişti ama bir empati, bir hayal... işte bu biliyordu onu. Kurbanının yerine kendini koyması onun felaketiydi ve o, bunun farkındaydı. Felaketini kendi elleriyle çağırıyordu. Empati, hataydı fakat yapmaması gereken bir şeyi yapmak ateş demekti. Ateş kelimesinin anlamını iyi bilirdi ve yaptığının cezasını çekme düşüncesi bile genç kızı aç bir aslanın pençelerine düşmüş ceylan gibi tir tir titretiyordu. Korkmalıydı da. O, hep korkardı ama belli etmezdi. O bir liderdi. Belli edemezdi ama o, hep korkardı. Hâlâ, birini öldürdükten sonra boş kemik torbasının önünde saatlerce ağlayan küçük kızdan hiçbir farkı olmadığının farkındaydı. Çırpınışlar içerisinde can veren insanların ölümünü izlemeye zorlanmış biri olarak bunu aşması gerekiyordu, farkındaydı. En ufak bir korku veya acıma hissi oluşmaması için ucunda kendi ölümü bile olsa kurbanının gözlerine bakmamalıydı, farkındaydı. Yine de merakına yenik düşüp bakıyordu, farkındaydı. Eğer biri bunu anlarsa, lanet olsundu ki, öldürülebileceğinin de farkındaydı. Gerçekten korkması gerekiyordu.

Sekizinci can... Genç kız birazdan mistik sayıdan kurtulacaktı. İnsan öldürmek ne kadar zor? Cevabı basit: Hiç. Üzerinizi değiştirmek kadar, su içmek ya da yemek yemek kadar kolay. Bir mumu söndürür gibi bir hayatı söndürebilirsiniz.* Birazdan o mumu söndürecekti. İlkinden tam iki yıl, beş gün sonra ellerine bulaşan siyah lanet biraz daha koyulaşacaktı. Yine de o, üstlerini memnun etmek uğruna her şeyi yapardı. Gerekirse bir mum daha üflerdi. Yapacaktı da. Tam bir lider olmak için kusursuz olmalıydı ve bu sefer şans yanındaydı. Bunun işleyeceği en basit cinayet olacağını biliyordu kız. Zaten onu bulan, adamdı. Herhangi bir zahmete gerek kalmadan adam kendi mezarını kendi elleri ile kazmıştı. Bu, kızın suçu olamazdı. Basit cinayet, az kusur demekti, az kusur ise az tehlike. Genç kızın kusurları gittikçe azalıyordu ve bunun bilincindeydi ama biraz daha hata yaparsa görevden alınacaktı. Bu yüzden kelimenin tam anlamıyla muhteşem olmalıydı ve o, zaten muhteşemdi. Bu yönden pek bir kaygısı yoktu. Tek kaygısı yakalanmaktı; korkusunu göstermek. Yakalanmamak içinse, her ne kadar vicdan azabı çekse dahi o sekizinci kişiyi ortadan kaldırmalıydı. Kimseye duyduğu acıyı anlatamazdı ve bu, zehri içinde biriktirmek demek oluyordu. Bu daha tehlikeliydi ve genç kız zehri içinden atmak için elinden ne geliyorsa yapacaktı. Elenmeyi göze alamazdı. Bir Hristiyan için aforoz edilmek neyse, SIR grubunun herhangi bir üyesi için de elenmek aynısıydı. O, bunun için doğmuştu, bunun için eğitilmişti. Aşması gereken birkaç aptal kural yüzünden pes edemezdi. Silaha baktı. Çok basit olacaktı.


* Jocx Brocas - Altıncı Hissin Gücü

SIR - NefsWhere stories live. Discover now