Geri Dönüş

158 34 15
                                    

Görevli, "Pasaportunuzu alabilirmiyim?"
(..)
"Pardon beni duyuyor musunuz,Hanımefendi?"
"Efendim?"
"Pasaportunuzu verir misiniz?"
"Tabii. Buyrun."

"3 yıldır o kadar çok dalıyorum ki kimsenin ne dediğini anlamıyorum. Aklımda cevapsız sorular ve kalbimde o günün ağırlığı.. " diye düşündü. Sahiden de öyleydi Crescent son 3 yıldır yaşayan bir ölü gibiydi, hayatla tüm bağlarını koparmıştı.

Veznedeki görevli işlemleri tamamladıktan sonra pasaportunu aldı ve uçagın kalkacağı saati beklemek için bir banka oturdu. Yan bankta bir ailenin oturduğu gözüne çarptı."Belki o kötü an yaşanmasaydı bizde bu şekilde sıradan, mutlu hayat sürdürüyor olacaktık. Ama hayat bizi o kadar uzak noktalara sürükledi ki.. Ben böyle bir hayat hayal etmemiştim." diye iç gecirdi.Böyle anlarda aklından hep aynı kelime geçiyordu. Baran..

"Son çağrı 143 sefer sayılı Türkiye
uçağı kalkış için hazırdır." anonsunu duyduktan sonra bavullarını alıp uçağa doğru yürümeye başladı."Anlık bir karar ile Türkiye yoluna koyuldum. Acaba doğru mu yapıyorum.Türkiyeye giderek içim daha mı rahat edecek"  diye kararsızlık yaşadı." Ama Baran ile vedaşlamam gerekiyor.Buna eminim. Psikoloğumunda dediği gibi "Yaşayarak öğreniyoruz" ama ben yaşamıyorum, sürükleniyorum." diye düşünerek bir nebze kendini ikna etmek için çabaladı.

Uçağa bindi ve biletinde yazan koltuğu ararken hosteslerden biri yanına geldi.

Hostes sevimli bir gülümseme ile "Yerinizi bulmanızda ben size yardımcı olayım isterseniz." dedi.

Crescent önce biletine sonrada hostese bakarak "Evet. Sevirim." dedi.
"İsminiz neydi?"
"Crescent. Crescent White Doğan" doğan derken tuhaf hissetmişti ama söylemek hoşuna gitmişti.

Hostes bileteni almak için Crescent'e doğru elini uzattı ve  tiz bir sesle "Hmm Bayan White beni takip edin." diyerek bilette yazan koltuk numarasına doğru ilerledi.

"Yeriniz burası Bayan White. İyi yolculuklar.."

Uçağın kalkmasına 15 dakıka vardı. Yol boyunca kulaklığını takıp uyumayı düşünüyordu ve bu fikrini gercekleştirme adına ilk adım olarak kulaklığını çantasından çıkarttı.O kadar çok birbirine dolanmıştı ki çözmesi 5 dakikasını aldı neredeyse. İkinci adım olarak telefonunu eline aldığında ise 23 cevapsız aramayı gördü.Arayanlar annesi, büyükbabası ve en yakın arkadaşı Yasmin idi. Muhtemelen hepsi Crescenti fikrinden vazgecirmek için aramışlardı ama artık çok geçti.Crescent "İyiki telefonumu sessize almışım" diye düşündü. Hiçbirine laf anlatacak ne hali ne de  söyleyecek lafı vardı.
Telefonunu uçak moduna aldı ve en sevdiği şarkı -onların şarkısı- olan "She's The Lucky One" açtı. Birden gözünün dolduğunu hissetti ve kendine hakim olmak için "Hayır ağlamamalıyım, herkesin içinde olmaz" diyerek kendini sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerini kapadı, yanına birinin oturduğunu fark etti. Ama kim olduğuna bakmadı, merak dahi etmedi. Uykuya daldı yine aynı kabus. 3 senedir hemen her gece onu uykularından ter içinde sıçratan yine o rüya.Bu sefer rüyasının ortasında kolundan dürtüldüğünü hissetti  ve kabustan uyandırıldı.Gözlerini açtığında bir çift minik tedirgin gözlerle bana bakan bir genç adam gördü.

Adam endişeli bir şekilde "Hanım efendi iyimisiniz?" dedi.

Crescentte oturduğu koltukta doğrularak "Eee.. Evet iyiyim" diye kekeleyerek cevapladı.

"Su ister misin iyi görünmuyorsunuz da?" derken aynı zamanda bir bardak su uzattı.

"Olur, teşekkür ederim." diyip suyu bir dikişte bitirdi.

Yanında oturmakta olan genç, esmer, kalın kaşlı ve gür saçlı biriydi. Atletik vücudu adeta ben spor yapıyorum diye bağırıyordu. Ustünde bir gri swet ve koyu lacivert kot pantolonla spor bir görüntüsü vardı.

"Bu arada ben İbrahim" diyerek kendini tanıttı. Her halinden belli ki sohbet etmeyi seven ve cana yakın biriydi.

Crescent "Türk müsünüz?" dedi.Bir an şaşırdı, "Gerçi neden şaşırıyorsam Türkiyeye giden bir uçaktayım.Uçakta Türk birinin olmasından normal ne olabilirdi ki?" diye düşündü.

-"Evet Türküm" dedi ve Türküm kelimesini gururla söylemişti.

Crescent Türkçe "Ne güzel. Benimde adım Crescent." dedi.

Ibrahim "Türkçe biliyor musunuz?"dedi. kadının  Türkçe  konuşmasından memnun olmuş bir hali vardı.

"Evet az çok biliyorum."dedi.

Biraz sohbet ettikten sonra Crescent tekrar uykuya daldı..

Ardına BakmaWhere stories live. Discover now