22 | ❍ Uyanan Ejderha. ❍

917 63 0
                                        

Etrafımız sevinç çığlıkları atarak etrafta koşturan öğrenciler tarafından sarılmış olsa bile Atlas bana sarılmayı bırakmamıştı. Sabaha kadar istesem burada durup bana sarılacakmış gibi hissettiriyordu. Kollarımı istemeden de olsa boynundan ayırdığımda sırtımdaki elini gevşetti ama belindeki eli hala yerini terk etmemişti.

Uzaklardan Mira'nın bize doğru geldiğini hissettiğimde Atlas'tan tamamen ayrıldım ve Mira'ya döndüm. Garip olansa, Atlas belime dokunuşunu kesse de sırtımdaki elini çekmemişti. Mira yüzünden silinmeyen sırıtış ve bariz bir şekilde kendini belli eden bir gururla elini omzuma koydu. "Ne zamandır bunu yapabiliyorsun?"

Omuzlarımı silktim. "En iyisinden öğrendim."

"Kızım..." dedi gözlerini kırpıştırarak. "..yanılıyorsun. Sen zaten en iyisisin."

Ona gülümsedim. Gözleri bir anlığına Atlas'a dönse de sonra tekrardan bana baktı. "O zaman evde görüşürüz?" Kaşlarımı çatsam da ona kafamı salladım ve ortadan kaybolana kadar peşinden baktım.

Neden partiden bahsetmemişti?

Ben sevinçle Atlas'a sarıldığım sırada Mina'nın elini demir dayanaklara vurarak sahayı terk ettiğini fark etmiştim ve şimdi de ortalarda görünmüyordu. Ama Uraz, Arel ve Bora hala buradaydı. Bizim takımdakileri yenilgiyi kabul etmiş bir şekilde kibarca tebrik ediyorlardı.

Buna şaşırdım, çünkü böyle bir hareketi Uraz gibi birinden asla beklemiyordum. Herkesi tebrik ettikten sonra Arel'in yavaşça yanımıza geldiğini gördüm. "Tebrikler. Kazanacağına hiç şüphem yoktu." dedi samimi bir şekilde elini uzatarak. Bu tavrı hoşuma gittiği için bana uzatılan eli sıktım ve hafifçe başımı eğdim.

"Her zaman." Gülümsedi ve Atlas'a bir anlığına bile bakmadan yoluna devam etti. Onun arkasından baktığım sırada giriş kapısına yaslanmış bizi izleyen Mina'yı fark ettim. Kollarını göğsünde birleştirmişti ve doğrudan ona doğru yürüyen Arel'e bakıyordu.

Sinirli görünüyordu.

Kaybetmeyi gerçekten de sevmiyor olmalıydı.

Ama onun aksine Uraz bizimle tebrikleşmek için yanımıza geldiğinde bile onun yerine benim çenem ağrıyacak sandım. O kadar mutlu görünüyor ve yüzündeki gülümsemeyi söndürmüyordu ki.. Rol yapıyorsa bile gerçekten çok iyi bir oyuncuydu.

"Sarılırdım sana ama..." Gözleri Atlas'a dokundu. "Üzerime atlamasından korkuyorum." dedi gözleriyle Atlas'ı işaret ederek. Atlas'ın sırtımdaki elinin gerildiğini hissettim.

"Terlisin zaten." dedim yüzümü buruşturarak. Bunun üzerine şen bir kahkaha attı ve bana son bir bakış atarak yanımızdan ayrıldı.

"Ben bir koçla konuşayım, maç bitti ama ne olur ne olmaz, bu okuldakilerin hepsi Keskin soyadı altında olanların hizmetkarı gibi yalaka. İşimizi sağlama alalım." dediklerinden pek bir şey anlamamış olsam da o yanımdan ayrılmadan ona kafamı salladım.

"Dikkat et." diye fısıldamıştım yanımdan ayrılırken. Aslında bunu söylemek istememiştim ama bir anda çıkmıştı kelimeler dudaklarımdan. Arkasını dönmemişti ama gülümsediğini hissetmiştim. Elimi terden ıslanmış olan enseme doğru atıp soyunma odalarına doğru yürümeye başladım.

Kapıdan adımımı atacaktım ki: "Sikeyim ya! Bir kere de bana olmasın ya şu olay!" diye hayıflanan birini duydum. Sesin sahibini çok iyi tanıyordum. Kafamı çevirdim ve köşeye sinmiş bir şekilde öylece bekleyen Afra'yı gördüm.

Gözlerim, bakışlarını takip etti ve erkeklerin soyunma odasının olduğunu tahmin ettiğim kapının yanında dikilen Uraz'ı gördüm. Ardından parmağını flört eder bir şekilde saçlarına dolamış olan sarışını. Bu Mina'nın yanında gördüğüm ona omuz atan sarışındı ve Uraz'la olmaması gereken bir şekilde yakın görünüyordu.

ꍏꋪꍏꎭꀤꁴ ꌃꂦꁴꀎꀘ ❦Where stories live. Discover now