SANA GELDİM 2

4 0 0
                                    

Eylül 1956

Her sabah tıraş olmak henüz akademisyenlik hayalinin başında olan benim için çok zor gelmeye başlamıştı bile. Bir türlü alışamadım her sabah tıraş olmaya. Hocalarım sakal konusunda sınırlama getirmiyordu kendine ama benim gibi bu işe yeni başlayanların asistanlarının veya yüksek lisans öğrencilerinin sakalına karışırlardı. Tüm kariyerimi bu şekilde sürdürmeğecek olmanın umudunu düşlerken sabah güneşimin sesiyle irkildim.

''Hadi Ömer daha kahvaltı bile yapmadın bak geç kalacaksın.''

Banyonun kapısına kadar geldi sevdiceğim. Cama ufak ufak vurdu çıkmam için. Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra aklıma sabah sabah kötü şakalarımdan birini yapmak geldi.
''Ahh!'' deyip elimdeki tıraş bıçağını lavabonun içine bilerek bıraktım. Gürültülü bir ses çıkardı traş bıçağı. Bu sese sevdiceğim beklediğim gibi anında tepki verdi.
''Ömer ! '' hemen kapıyı açıp içeri girdi. Yüzünde ki şaşkınlığa bulanmış korkuyu görür görmez yüzümü işgal eden tebessüme engel olamadım. Banyonun kapısını kapatıp boynuna sarıldım.

''Birşey yok gülüm birşey yok. Sadece küçük bir şaka yapmak istedim o kadar.'' Elleriyle sırtıma yumuşak bir şekilde sitem dolu vurmaya başladı.

''Çok kötüsün Ömer. Çok kötüsün. Canımdan can gitti bir yerini kestin diye.'' Yumruklarının şiddeti iyice azalmaya başladı. Kısık sesle kulağına fısıldadım ellerimi boynundan çekmeden.

''Çok mu endişelendin bakayım kocana birşey oldu diye.'' Bunu derdemez O'da bana sarıldı. Öfkesinin yerini artık şefkat almıştı. Sustu birşey demedi. Biraz daha sıkı sıkıya sarıldı. Yanaklarını avuçlarımın içine aldım. Daracık derme çatma banyo benim için cennetten küçük bir parçaydı. Sevdiğimin yüzü avuçlarımda aşk dolu gözleri bendeyken ben nasıl olurda yerimi yadırgardım. İdama gidecek olsam.

Firdevsimin aşkını uzaktan bir an olsun hissetsem ölüme düğüne gider gibi giderdim. Gözlerinin içine baktım masumiyetini gizlediği yeri bulmaya çalıştım gözlerinde.  Yaşanan onca şeye rağmen hadiseler masumiyetinden ve güzelliğinden hiç birşey götüremedi. Hala uzun süre gözlerime bakamazdı. Yere indirirdi.

''Hadi içeri gidelim Ömer annen tek kaldı. Ayıp olmasın. Konuşamıyor belki ama  bakışlarıyla ne demek istediğini artık yavaş yavaş anlamaya başladım.''

Annem hastalığından bir türlü kurtulamadı. Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordu. Gücümüzün yettiği bütün doktorlara gösterdik fakat nafile. Bir türlü kimseler derdimize derman olamadı. Hatta bir keresinde çağırdığımız bir doktor annemin hastalığının merhemi olmadığını tek çarenin onun kendisinde olduğunu söyledi. İstese bir aya eskisi gibi olabilir dedi. Doktor bunları alatırken annemin gözlerindeki ifadesiz bakışların bir an için öfkeye döndüğünü görür gibi oldum ama ardından geçti. Belkide doktora ''sanki ben istemiyorum ayağa kalkmayı Tabip Efendi boşyere lakırdı edip durma'' dedi içinden kim bilir.

Sade bir kahvaltının ardından belediye otobüsüne yetişebilmek amacıyla hızlı adımlarla her sabah beklediğim durağa vardım. Otobüse bindikten sonra nasıl oluyorda tüm İstanbul ahalisinin bu araca sığdığını merak ettim. Çünkü içerde ki kalabalığın ölçütü ancak bir şehir ile ifade edilebilirdi. Belediye aracı bir şehri andırıyordu adeta burada oturabilmek boş koltuk bulabilmek ıssız ve vahşi bir adada başını sokacak bir barınak bulmak gibiydi. Bu koltuğu bulabilen insan bence hayatta herşeyi başarabilirdi. Henüz bana nasip olmadı sabahları boş koltuk bulabilmek.

Bir gün tat alma duyumu kaybedersem bunun sebebi otobüsler olacaktır. Aracın içindeki envai çeşit koku ve insan beni istemsizce düşüncelere itti. İnsanlık bu aracın içerisinde istedikleri noktaya varabilmek için hayatta kalabilme mücadelesi verirken, ben Firdevsimi ve yaşadıklarımızı düşünmeye başladım. 

Firdevsim bana geldikten sonra yaşananları uzun uzun konuştuk hiç kimseye kırgın veyahut kızgın olmadığını söyledi. Bir hafta sonra evlendik. Hapishaneye babama el öptürmeye götürdüm babam bizi görünce sanki önceden haber almışta uzun süredir bizi bekler gibiydi. Firdevsi öz kızı gıbı karşıladı sarıldı, öptü. Babamı ilk kez o gün ağlarken gördüm. Metanetiyle bildiğim babam Firdevs'in kulağına hıçkırıklarla '' Affet beni kızım vallahi bunların hiçbirinin olmasını istemezdim.'' dedi. Hayatımın en duygusal anlarını yaşadım küf kokan hapishane damının altında.

Elele verip üniversitedeki son senemizi bitirdik. Ben derslerimi akşam alıp gündüzleri anneme baktım. O ise derslerini gündüzleri  aldı. Akşamları anneme refakat etti ve derslerine çalıştı. Bu süre zarfında ihtiyaçlarımızı Kemal Bey'in Firdevse bıraktığı Galata da bulunan dükkanın kirasından gelen parayla karşıladık. Ben en başta başka çaremin olmadığını bildiğim halde ne kadar almamakta diretsemde boyun eğdim ve kabul ettim istemeye istemeye. İkimizde artık hayatın acımasız kolarındaydık. Konaktan geriye sadece kırılan kalpler ve acılar kaldı.

Üniversite bittikten sonra ben akademik kariyer yapmayı seçtim çünkü yazmaya ve okumaya aşık oldum. Dünyanın bütün kitaplarını okumak istedim okul yıllarım boyunca. Firdevsim ise küçüklüğünden beridir arzu ettiği muallim olma hayaline kavuştu en nihayetinde fakat istemedi yapmayı. Ben ne kadar mesleğe başlamasını ısrar etsemde bana sürekli ''Annen ne olacak Ömer?'' dedi. Birkez daha aşık ederdi kendine. Hergün hergün, yeniden aşık olurdum O'na. Hayallerinden vazgeçti yatalak annem için. Tüm gün yanında refaket etmeye başladı. Annemin en sevdiği yemekleri yapmayı öğrendi. Haftada bir gün malzemelerini denk getirebilirse onun sevdiği yemekleri yaptı. Her zaman annemin bakımlı olması gerektiğini söyledi ve bunun için küçük kadınsı hilelere başvurdu. Tuhafiyeden aldığı birkaç küçük malzeme ile annemin kansız yüzüne renk getirdi. Annemin yıkanması gerektiğinde benden önce davranır gündüzleri annemi yıkardı. Ben ne kadar ''yapma ben akşam gelince yaparım'' dediysemde dinletemedim. Ne zaman gelsem annemin mis kokusunu duydum evde. Bu kadar fedakarlığın karşılığını Firdevsime nasıl ödeyeceğimi düşünüp durdum.Ben bunları düşünürken tekerlekli şehrimizin son durağa geldiğini bağırdı muavin.

Hai finito le parti pubblicate.

⏰ Ultimo aggiornamento: Mar 05, 2016 ⏰

Aggiungi questa storia alla tua Biblioteca per ricevere una notifica quando verrà pubblicata la prossima parte!

SANA GELDİM 2Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora