Amazon - Giriş Bölümü -

5.8K 311 8
                                    

Giriş Bölümü  

 Helene yavaş adımlarla karşıma gelip önümde diz çöktüğünde anlamıştım yaşadığım acının gerçekliğini. Ablamı kaybedişimin acısını mümkünmüş gibi daha da derinden hissetmiştim.

 

“ Yeni Amazon Kraliçesi, Melenippe! Bundan sonra senin emrindeyiz” diye bağırdı Helene.

 

   Ablamın ölümünden sonra paniğe kapılmış Amazonlardık hepimiz. Hayatta kalmaya çalışan bir ordu. Yaşamamız için ise yönetmem lazımdı. Ablamdan kalan tek şeye hükmetmem… Kandan geçen bu lanet ablamı öldürmüşken beni ezip geçeceğinden şüphem yoktu.

 

   “Güç sorumluluk getirir” diye mırıldandım kendi kendime. Ardından beni bekleyen kalabalığa yaklaştım. Yıkılmaya yüz tutmuş bir topluluğun huzuruna çıktım.

 

   Yeşil gözlerim bana aidiyetlerini sunmuş olan kadın ordusunun üstünde gezindi. Hepsi emirlerimi beklerken derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

 

   “Yoldaşlarım! Ablam Penthesilea bundan sonra aramızda olamayacak. Aramızdan bir kişiyi daha kaybettik. Ne kadar Tanrı Ares tarafından kutsanmış olsak da ölümsüz değiliz. Bunu en acılı şekilde öğrendik, yaşadık. Aşil ablamı öldürdü. Kendilerine insan diyen o doğa düşmanları durmamaya kararlı. Ben ise daha fazla kayıp vermemeye…”

 

   Öfkem içimde hızla büyürken kendimi sakinleşmeye zorladım. Bu topluluğu yok olmaktan kurtaracaksam sakin ve soğukkanlı olmalıydım. En çok da acımasız…

 

   “Yok olmak üzereyiz dostlarım. Bu yüzden bir karar aldım. Bana karşı güveninizin tam olduğunu biliyorum ve bende size güveniyorum. Kararıma gelecek olursak, ormanı terk edeceksiniz. Sadece ben burada kalacağım.”

 

   Sözlerim bittiği anda gözlerimi en yakın arkadaşım Helene’ye çevirdim. Kısa kesilmiş sarı saçları, ordunun komutanı olmasına karşın zayıf olan vücuduyla karşımda dimdik duruyordu. Ancak gözleri… O gözlerde acı vardı.

 

    “Tehlikeli…” dedi dudaklarını sessizce kıpırdatırken. Acıyla gözlerini benden kaçırdı ve yerdeki kahverengi toprağa düştü mavi gözleri. Sanki savaşçı ruhunu kaybetmişti. Öfkem yeniden ateşlendi birden bire.

 

   “Bana bak Helene!” diye güçlü bir şekilde seslendim karşımdaki kalabalığa aldırmadan. Sesimin hâlâ nasıl güçlü çıktığını kestiremiyordum. Helene bakışlarını bana çevirmek yerine yere bakmaya devam edince ilk defa otoritemi kullandım istemediğim bir şekilde.

 

   “Bu bir emirdir, Helene. Bana bak!”

 

    Buğulu gözleri beni buldu. İçimdeki buruk acıyı yenmeye çalışarak, onun gözlerine bakarak devam ettirdim konuşmayı.

 

   “Helene’nin komutasında dünyanın çeşitli ülkelerine gidip yerleşeceksiniz. Evlenip, çocuk sahibi olacaksınız. Çocuklarınıza bizi anlatacaksınız. Onlara doğadan bahsedecek, müthişliğini destanlaştıracaksınız. Ben sizi burada bekliyor olacağım. Çocuklarınızla veya değil, eşlerinizle ya da yalnız. Geri dönmenizi bekleyeceğim. Hepiniz geldiğinde bizim için yeni bir dönem başlıyor olacak. Size annem Otrera, ablam Penthesilea adına yemin ederim ki yıllar bizden bir şeyler daha alamayacak. Ares yardımcımız olsun…”

 

   Sırtımı yoldaşlarıma dönüp yürümeye başladım. Arkamda umutlar bırakarak ağaçların arasında kayboldum. Kulaklarımda ise savaşçılarımın sesleri…

 

   “Seninleyiz Kraliçem!”

AmazonWhere stories live. Discover now