BÖLÜM 1

314 37 11
                                    

Sabah sabah gördüğüm o nalet kabusla terler içinde yataktan kalktım. Artık bu kabusu görmekten bıkmıştım. O yaşadığım korkunç anı günlerce görmekten yorulmuştum. Ben ne kadar unutmaya kalksam da kabuslarım buna izin vermiyordu. Komidinin üzerinde duran bardağı alıp yere fırlattığımda biraz da olsun sinirlerimin geçtiğini hissettim. O sırada annem odaya girmişti ve hemen yanıma gelip bana sarılmışdı. Annemin sarılması bana her zaman iyi gelmişti. Bu dünyada tek annem vardı. O yüzden onun sarılması onun bana olan sevgisi benim her şeyimdi.

Babam denen pislik herif ben beş yaşında iken gözlerimin önünde bizi terk etmişti. Hiç düşünmemişti beni. Annemi. Zaten ben hiçbir zaman onun kızı olamamıştım. Beni sevmeyen bir adama da baba diyecek halim yok. Ama artık o yoktu. Ve biz onsuz daha mutluyduk. Bu zamana kadar o kadar zorluğu atlatmıştık annemle beraber ve annem çok değerli idi. " kızım noldu ? Yine mi kabus gördün ?" Diye meraklı bir şekilde biraz da korkarak sordu. Başımla onayladım. Annemin ellerini tutup " anne ben iyiyim. Hadi ben açım bir şeyler hazırlada yiyelim. " dedim.

Annem aşağıya indiğinde bende dolabımın kapağını açtım. Bugün yeni bir okula başlayacağım. Ama okulda ne okul. Serseri bir okulun serseri öğrencilerinin arasına serseri bir öğrenci daha katılıyor. Daha okulun üniformalarını almadığımızdan normal sivil kıyafetlerimi giydim. Hazırlanıp aşağıya indiğimde annemin kahvaltıyı hazırladığını gördüm. " okula bırakabilirim " dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. Gelmesini istemiyordum. " anne ben ilkokul çocuğu değilim artık . Kendim gidebilirim " diyip ayağa kalktım.

Anneme öpücüğü attıktan sonra otobüs durağına gidip otobüsün gelmesini bekledim. Sanırım bunu her gün çekecektim. Malum serseri okulun servisleri yoktu. Çünkü o okulun değerli öğrencileri okul çıkışı eve gitmek yerine dışarılarda takılıyordu. Bunun için servisler kaldırılmıştı. Otobüs geldiğinde bindim. Okul son duraktı. Ve ben yaklaştığımız her dakika heyecandan ölecek gibi hissediyordum. Sonunda okula geldiğimde telefonumla mesajlaşmakta olduğum Tuanaya okula geldiğimi bildirdim. Tuana benden çok heyecanlıydı. Onunla önceden ne kadar kavga etsek te iyi kızdı. Okulun bahçesine adım attığımda okula baktım. Gerçekten çok büyük bir okuldu.

Bu güzelim okulu neden serseriler ile kaplamışlardı ki ? Neyse sonuçta bende bundan sonra bu okuldan yararlanacaktım ! Ah canım okulum (!). Etrafa göz attığımda erkek ve kız karışımı bir grubun oturduğunu gördüm. Diğer tarafta da aynı şekilde başka bir grup vardı. Birbirlerine sert bakışlar atıyorlardı.Aha birazdan kavga çıkacaktı ve ben kesinlikle bunu kaçırmayacaktım.

Derken grubun başı olduğunu anladığım bir çocuk ayağa kalktı. Karşı grubun yanına gidecek sanırken tek başına oturmuş telefonu ile uğraşan çocuğun yanına gitti ve telefona vurdu. Telefon yere düştüğünde çocuk şaşkın ve korkak bakışlar sergiliyordu. Çocuğu itmeye başlayınca çocuk yere düştü. İçimden bir ses bu çocuğun haksız yere dövüldüğünü söylüyordu.. Hızlı adımlara döven çocuğun arkasından gelirken " hey ! " Diye bağırdım. Çocuk arkasına döndü ve sırıttı. Hâlâ yürürken çantamı yere fırlattım. Çocuğun yanına geldiğimde afedersiniz çocuğun müsait yerine vurdum. Çocuk acıyla geri geri gitti. Daha sonra kendini toparladığında bana doğru hızlı hızlı gelmeye başladı. Tam vuracakken elini indirdi ve " dua etki kızsın. Yoksa seni..." dedi. Güldüm. Bir şey yapamazdı.

Arkadaşları etrafıma geldiğinde bir çocuk kolumdan tutup kendine çevirdi. Çocuğu hemencecik tanıdım. Bu iki aydır aradığım çocuktu. Ben iki ay önce bir cafede çalışırken gelip rezalet çıkarmıştı ve benim kovulmama sebep olmuştu. İki ay bunu arasam da bir türlü bulamamıştım ve şimdi çocuk ayağıma gelmişti. " kendini ne sannediyorsun kızım sen. Ne karışıyorsun huh ?" Diye bağırdı. " burada hiçbir şey yapmayan çocuğu döverken benim bir şey yapmamamı bekleme. Hem sana noluyo ki gelip burada artistlik taslıyorsun.?" Diye bende sertçe yanıt verdim. " ayrıca seni gökte ararken yerde buldum. " dedim. Çocuk sırıttı. " hatırladım seni. İyi daha yarım kalmış hesabımız var. Burada tamamlarız. " diyip okul binasına doğru yürümeye başladı. Tamamlayacaksak tamamlarız diye düşünürken biraz da başıma ciddi bir bela aldığımı hissediyordum.

Yere yapışmış olan çantamı alıp yeni sınıfıma gittiğimde sınıfın bir hayvanat bahçesi olmadığını anlamak çok uzun sürdü. Daha sonra arkamdan hoca geldiğinde herkes yerine oturdu. Bende boş bir yer ararken tüm sıraların dolu olup sadece o nalet çocuğun yanının boş olduğunu görünce biraz tırssam da sinsice sırıtarak onun yanına gitmeye başladım. " onun yanına oturmak biraz sıkar kızım. Yenisin diye bir şey yapılmadı fakat senide eskitmesini biliriz. Başka yere geç " diyen sese baktığımda karşımda bir kezoo gördüm. Ona inat yoluma devam ettim ve çocuğun yanına oturdum. Hoca da dahil herkes bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Bundan sonra yanında oturacak olan çocukta. Sıkıyormuş. Aha böyle otururum gerizekalı diyesim olsada demedim.

Sıraya oturduğumda yanımdaki öndeki arkadaşını dürtüp ayağa kalktı. Diğeride ayağa kalkınca ne yapmaya çalıştıklarını anladım. İkisi yer değiştirdiğinde daha yeniki kezo ya baktım oda bana bakarak sırıtıyordu. Ah hadi ama.. İlk günden olmamalıydı. Sinir. " Egemen ! Elindeki telefonu bırak " dedi sınıfta kendisinin varlığından habersiz olduğum hoca. Demek adın Egemendi seni veled. Egemen telefonu sıranın altına koydu ve kafasını sıraya gömdü. Gıcık bir çocukdu.

O sırada sınıfa küt diye giren çocuğa gözler çevrildiğinde ben hâlâ Egemene bakıyordum. Egemen kafasını kaldırmış çocuğa sırıtıyordu. Kimin geldiğini merak ederek kapıya doğru çevirdiğimde başımdan kaynar sular dökülmüştü. Herhalde bu o olamazdı değil mi ? Olmaz olmaz. Ben hayal görüyorum. Bu o değildir. Yada en fazla ikizidir. Tamam saçmaladım. Bu o idi. Nasıl bir yere düştüm ben Yarabbim? Çocuk yanıma geldiğinde bende kaçma duygusu olsada yapamadım. Kıpırdayamadım. " oo bu güzelde kimmiş ?" Diye alay ederek sorduğunda sınıftan yeni geldi nidalari yükseldi. " yalnız güzelim burası benim yanım. Başka kapıya hadi " dediğinde cevap veremedim. Adeta dilim tutulmuştu. " bizim kız dilini yutmuş. " diye tekrar alay ederek söylediğinde sınıf gülmeye başladı. Egemen e baktığımda oda gülüyordu. Daha sonra çocuğa dönerek " hımm. Öyle mi ? Ama maalesef şimdi ben oturuyorum. " çocuk biraz susamda kolumdan tuttu. Bende onu ittim. " hayatta şöyle bir kural vardır bilir misin ? İlk gelen kapar. " diyip önüme döndüm.

Çocuk daha fazla uğraşmayarak Egemenin yanındaki çocuğu kaldırarak oraya oturdu. Ayakta kalan çocuk ise sıra almak için dışarı çıktı. Sinirlerim bozulmuştu. Bu çocukta nereden çıkmıştı böyle ? Ama artık intikam zamanıydı. Bana ne yapıldıysa bende onun cezasını verecektim...

***


Bu kitabın ikinci bölümüde yarın gelecek vote ve yorumlarınızı bekliyorum fikirde

verebilirsiniz sizi çok seviyorum:))

SİYAH TEBESSÜMWhere stories live. Discover now