Bölüm 1

601 18 8
                                    

Ece'nin Ağzından
Aceleyle Oliva'nın kapısından girdim. Çünkü Cansu hiç bir şey söylemeden evden çıkmıştı. Sanırsam Mertle ilgili bir sorun olmalı. Fakat ne kadar özel olursa olsun o benim en yakın arkadaşım. Bu nedenle hemen etrafa bakındım. Gözlerim Cansu'yu ararken birden bana yine o sıcak gülümsemesiyle bakan Kerem'i gördüm. Hızlı adımlarıyla bana geliyordu.

"Ece nerede kaldın? Tek seni görebilmek için bugün erken geldim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ece nerede kaldın? Tek seni görebilmek için bugün erken geldim."

"Kerem, Cansu'yu gördün mü? Evden apar topar çıktı. Kötü bir şey oldu diye korkuyorum."

"Ne olacak, Mert'in odasına çıktı. Artık ne konuşuyorlarsa bilemem. Ama sen dert etme bi şekilde öğrenirim ben Mert'ten."

"Oh! Birazcık da olsa içim rahatladı...Şey.... Akşam boşsun değil mi?"

"Boş değilim, maalesef. Bende sevgilimle akşam yemeğine gitmeyi düşünüyordum."

"Kerem!!! Sen benim bile haberim olmadan benden ayrılıp kendine yeni sevgili mi yaptın yoksa?"

"Hııı. Evet yaptım. Hemde çok tatlı bir kız. Uzun siyah saçları var. Birde adı üç harflilerden."

"Yazıklar olsun sana! Bana bunuda yaptın sonunda! Ama ben bunları önceden..." Kerem birden beni bir köşeye çekip dudaklarıma yapıştı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Bu çocuk bana ne zaman yaklaşsa afallıyorum. Kalbim göğüs kafesinden çıkacakmış gibi oluyor. Dudaklarımı bırakıp gözlerime bakınca yine o aşık olduğum gülümsemesini gösterdi. Sonrada hiç bir şey söylemeyip gitti. Ama haksızlık bu! Akşam benimle mi buluşacak yoksa bir başkasıyla mı? Of! Aptal Ece. Üç harflilerden dedi ya. Kim var senden başka üç harfli? En azından Kerem'in tanıdığı öyle biri yok. Yoksa var mı?

Mert'in Ağzından
Bu kız beni gerçekten delirtiyordu. Artık ondan başka bir şey düşünemez olmuştum. Onu bir gün göremesem o günüm hep aksiliklerle geçiyordu. Her nefes aldığım an onun yanında olmak istiyorum, her gülümsemesini görmek istiyordum. Aşk, tüm bedenimi kaplamıştı. Belki geç oldu anlayalı ama, ben Ece'ye aşığım. Hemde deliler gibi.

Akşam 08.00
Ece'nin evine gelmiştim. Arabayı durdurdum. Araba kapısını kapatırken, Ece'nin geldiğini gördüm. O kadar güzel olmuştu ki...

"Ece! Sen neden bugün bu kadar güzelsin?"

"Anlamadım aşkım?"

"Ya şimdi gidicez tüm erkekler başına toplanacak sonra benim sigortalar atacak! Gidip çirkinleşip gelirmisin lütfen?"

"Kerem o ne demek ya! Ben senin için bu kadar güzel giyinim sen bana böyle davran!"

"Şey... Aşkım, ben öyle demek istememiştim."

"Sus!!!"

"Ama Ece sen beni dinlemiyorsun ki?"

"Sus dedim sana!!!"

"Ece..."

"Efendim?"

"Ben seni çok seviyorum." dönüp bana baktığında gülümsüyordu.

"Sadece o kadar mı ben sana aşığım aptal!" aşığım kelimesinin çok üstüne basmıştı.

"Bak Ece, şimdi konu aşka gelirse benim aşkım daha büyük."

"Hayır bir kere benim aşkım daha büyük!"

"Benimki daha büyük!"

"Asıl benimki!" didişirken birbirimize daha da yakınlaştık ve Ece ani bir hareketle beni öptü.

"Kiminki daha büyükmüş?"

"Biz böyle her gün mü tartışsak? Sonuç güzel çıkıyor."

"Sapık!" Ece'nin kapısını açtım ve o bindikten sonra arabayı sürmeye başladım. Sonunda yemek yiyeceğimiz yere gelmiştik.

"Mert bu ne? Senin romantizmden anladığın bu mu? KÖFTE EKMEK Mİ?"

"Niye ya? Sen severdin köfte ekmeyi. Yoksa kellemi yemek isterdin?"

"Kerem delirtme beni!!!"

"Ha sen midye yemek istiyorsun... Ama aşkım doymazsınki sen onla..."

"Sen bana ne demek istiyorsun? Obur muyum ben?"

"Yok aşkım sen yanlış anladın beni..."

"Demek oburum ha! Demek bi midyeyle doymam ben ha!"

"Ece neden bana yaklaşıyorsun şu an? Bak korkmaya başlıyorum..."

"Korkma aşkım. Sadece biraz kan dökülecek o kadar. Bir kadına obur demenin cezasını ödeyeceksin. Bence sen yavaştan kaç aşkım! KAÇ!!!"

"Ece ne yapıyorsun dur!"

"Obur ha..." Ece elinde sandalyeyle beni kovalıyordu.

"Ece o sandalyeyle ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Hımm. Buldum! Kaburga kemiklerini kırmayı!"

"Sen bana kıyamazsınki..."

"Offf! Evet haklısın! Bu nasıl bir şey ya sevgilimizi şöyle doğru düzgün sandalyeylede kovalayamıyoruz..." sandalyeyi yerine koyup oturdu.

"Normal insanlar sevgililerini sandalyeyle kovalamıyor zaten aşkım." bende oturdum.

"Sen galiba az önce bana anormal dedin ama maalesef senle laf yarışına giremeyeceğim."

"O zaman köfte ekmek yiyelim."

"Yiyelim, yiyelim."

"Aslında biliyor musun köfte ekmek bir yandan da aşkın simgesidir."

"Kerem!!!"

"Tamam, tamam."

Öncelikle merhaba arkadaşlar 😍 Ben gülsüm 👋 Sıkı bir EcMer fanıyım. Eğer sizde öyleyseniz ve Yüksek Sosyete izliyorsanız bu yazdıklarımı okurken eğleneceksiniz 😚 Bu hikaye ne Yüksek Sosyete'nin senaryosudur ne de kore versiyonu olan High Society'in senaryosudur. Sadece benim EcMer için hayal ettiğim durumlardır. Hepinize sevgilerimle 😍

❤ EcMer Sevgiliyken ❤Where stories live. Discover now