Beyin Tümörü | 1.Bölüm

164 37 30
                                    

Kimden: Kumsal
Hadi, kafede seni bekliyoruz.
Kahvaltı sırasında aldığım bu mesajla masadan kalktım. Saat 11'di. Telefonumu, kulaklığımı ve anahtarımı alıp evden çıktım.
***
Kafeye geldim ve kızların oturduğu masayı aradım. Gözlerimi kafede gezdirirken bir masada takıldım. Ecrin ve 3 kız arkadaşı etrafa kahkahalar savuruyordu. Onları görmezden geldiğimde Kumsal ve diğer arkadaşımın -Gamze- onların yan masasında oturduğunu gördüm. Yanlarına gidip Günaydın dedim. Biraz sohbet ettikten sonra telefonlarımızı elimize akdık. Sosyal hayatla çok aram olmadığı için telefonumdan müzik açıp dinlemeye başladım. Manzaranın güzelliğine dalmışken duyduğum fısıltılarla müziğin kapandığını ya da kulaklığımın takılı olmadığını anladım. Önce kendi masama baktığımda Kumsal ve Gamze'nin olmadığını gördüm. Telefonumun üstünde bir not vardı;
Biz kafeden ayrıldık. Kulaklığını etrafı duyabilmen için çıkardık. Bu notu görünce Gamze'lere gel.
Gamze~Kumsal
Notu cebime koyarken devam eden fısıltılara kulak verdim. Sesler yan masadan geliyordu. Ecrin'in sesiydi.
-Ezgi hadi anlat, Poyraz ile nasıl tanıştırdın o kızı?
Ve bu soruyu daha önce hiç duymadığım bir ses cevapladı.
-O kız zaten benim İzmir'den arkadaşım. Sevgilisiyle ayrıldığı için 2 haftalığına buraya geldi. Ben de Poyraz'la tanıştırdım. İlk geldiğinde arkadaş oldular. Ama şimdi-
Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Çünkü Poyraz, Poyraz benim sevgilimdi. Merakıma ve sinirime dayanamayıp arkamı döndüm ve konuşmaya başladım.
+N-ne? Ama şimdi ne?
Ecrin konuşmaya atladı.
-A Gece! Sende mi burdaydı-
+Ecrin sus! Benim burda olduğumu hepiniz biliyordunuz.
Derin bir nefes aldım ve Ezgi denen kıza baktım. En sakin ve çaresiz halimle konuştum.
+Lütfen. Ama şimdi ne?
Kız Ecrin'e baktı ve onun onayını aldıktan sonra korkudan titreyen sesiyle konuştu.
-Onları, sarılırken gördüm.
Dünya başıma yıkılmıştı o an. Hızla eşyalarımı alıp kafeden çıktım. Gamzelerin evine geldiğimde ağlıyordum. Duyduklarımı onlara anlattım. Beni teselli etmek için kurdukları cümleler çok saçmaydı. Çünkü yalandı. Onlar konuşmaya devam ederken kendi kafamda ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Poyraz'ın yanına gitmeye karar verdiğimde hemen yola koyuldum. Gözyaşlarımı sildim ve zile bastım. Kısa bir süre sonra kapıyı kafedeki Ezgi açtı. Şaşırmıştım. Ezgi şaşırdığımı anladığında gülümsedi ve konuşmaya başladı.
-Ben Poyraz'ın üvey kuzeniyim. İzmir'den geliyorum ve artık burda kalacağım. Kafede anlattığım kız da İzmir'deki arkadaşım. Annem Poyraz'ın babasıyla evlendiği için bu sitedeki başka bir eve taşındılar. Ben ve abim bir süreliğine Poyraz'ın evinde kalacağız. Daha sonra İzmir'e gideceğiz. Şimdilik anlattığım kız da bizde kalacak ama merak etme. Gitmesine az kaldı.
Bunların hepsini tek nefeste söylemesine şaşırmıştım. Sonuçta bana bunları anlatmak zorunda değildi.
+Bunları bana neden anlatıyorsun?
-Çünkü kendimi kötü hissediyorum. Poyraz ile sevgili olduğunuzu bilmiyordum. Sen kafeden gittikten sonra sevgili olduğunuzu Ecri7n söyledi. Ve aranızı bozan benim. Özür dilemek istedim.
+Suçlu sen değilsin ki. Poyraz! Bi sevgilisi olduğu halde başka biriyle- Her neyse...
Bileğimden çıkardığım bilekliği Ezgi'ye uzattım.
+Bunu Poyraz'a ver. Ve her şeyin bittiğini söyle.
Ezgi'ye gülümsedim ve ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Ta ki Ezgi'nin sesini duyana kadar.
-Dur bi dakika! Bu bilekliği hatırlıyorum. Bu, bu Poyraz'ın bileğinde de vardı.
+Biliyorum. O bilekliği alırken birbirimize bir söz vermiştik. Asla bırakmayacaktık birbirimizi. Eğer olur da bırakırsak bu bilekliği bir daha asla takmayacaktık. O sözünü tutmadı. Ve ben bu bilekliği bir daha asla takmayacağım.
Ezgi bir süre durdu ve gülümseyerek "Kendine iyi bak" dedi. Onaylar biçimde kafamı salladım ve eve gitmek için yola koyuldum.
***
Mutfaktan güzel kokular geliyordu. Anneme "Ben geldim." diyip yanağına bir öpücük kondurdum. Barın üstüne oturup annemi izledim. Pişi yapıyordu. Hemen mutfak önlüğünü giyip anneme yardım etmeye başladım. Bir yandan hamuru yoğururken bir yandan da Poyraz konusunu anlatıyordum.
+Anne hani Poyraz var ya-
-Yine mi konumuz Poyraz?
+Yok, bu sefer öyle değil. Anne, nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama sen haklıymışsın. Biz ayrıldık. Poyraz, başka bir kızı seviyormuş. Bir arkaaşım onları sarılırken görmüş.
Annem elindeki tavayı bırakyı ve yüzüme baktı. Gülümsedi ve konuştu.
-Ah kızım! Ben sana dememiş miydim? Daha sadece 16 yaşındasın ve uzun bir ilişki düşünmemelisin bile. Hatta bir ilişki düşünmemelisin. Deniz, yaz, insanlar... Şimdilik sadece bunların tadını çıkarmalısın. Senin üzülmeni istemiyorum.
+Biliyorum anne. Bu yüzden İzmir'e gitmek istiyorum.
Annem bir anda bıraktığı tavayı eline alırken "Babana sor." Dedi. Konu annemden çıkmıştı. Bu yüzden hamuru yoğurmaya devam ettim.
***
+Babacım seni çok sevdiğimi biliyorsun dimi? Yani seni o kadar çok seviyo-
-Ne istiyorsun kızım?
+Baba ben İzmir'e gitmek istiyorum. Sadece bu yaz kalıcam, eylülde de dönücem. Lütfe-
-Olmaz.
+Ama baba lütfe-
-Olmaz dedim.
Daha fazla ısrar etmedim. Üstümü değiştirmek için odama gitmeye karar verdim. Kapımı açtığımda odamda bir erkek olduğunu gördüm. Balkondaydı ve dışarıyı seyrediyordu. Yaklaştıkça o kişinin Tuna olduğunu anladım. Tuna bizim gruptan -Tuna, Aras, Kumsal, Cenk, Gamze ve ben- çok yakın arkadaşım.
+Napıyorsun burda? Odama nasıl girdin? Beni korkuttun!
-Sakin ol. Özür dilerim seni korkutmak istememiştim. Konuşmamız gereken çok önemli bir konu var da.
+Tamam konuşalım. Otursana.
-Gece bak, sana bunu söylemek doğru mu bilmiyorum ama ben aşık oldum.
+Kime?
-Gamze'ye.
Biraz düşündüm. Ve annemin söyledikleri aklıma geldi. Tuna ile aynı yaştaydık yani annemin söyledikleri onun için de geçerliydi. Bu sırada Tuna bir şeyler düşündüğümü anlayınca konuşmaya başladı.
-Sen Gamze ile çok yakınsın. Eminim her konuyu birbirinize anlatıyorsunuzdur. Yani bu yüzden sana söyledim. Bu konuyu da Gamze'ye söylemen için.
Ne söyleyeceğim konusunda kararsızdım. Sanırım annemin bana söylediklerini ben de Tuna'ya söylemeliydim.
+Ah Tuna! Daha sadece 16 yaşındasın ve uzun bir ilişki düşünmemelisin bile. Hatta bir ilişki düşünmemelisin. Deniz, yaz, insanlar... Şimdilik sadece bunların tadını çıkarmalısın. Senin de, Gamze'nin de üzülmesini istemiyorum. Bak bana. İlk ve son aşkım dediğim Poyraz'ı kaybettim. Ve böyle olacağını biliyordum. Sadece, kendimi kandırıyordum. Ama illa seviyorum diyorsan bunu ona kendin söyle. Beni ya da bir başkasını kullanma. Emin ol böyle daha mutlu olur. Ama sen yine de söylediklerimi düşün. Çünkü daha her şey için çok erken.
Bu söylediklerim karşısında tuna şaşırmıştı ancak haklı olduğumu biliyordu. Onaylar biçimde kafasını salladı ve bana sarıldı. Daha sonra "Haklısın." Dedi ve balkonun demirliklerinden borulara tutunarak aşağı indi. Geldiği yol buydu sanırım ve ben bu yolu çok sevmiştim. Balkon kapısını kapatıp içeri girdim. Uzun bir iç çekip Kumsal'a mesaj attım. Sahile gidip onu beklemeye başladım. Geldiğinde önce Ezgi'nin, sonra da Tuna'nın söylediklerini anlattım. Yaklaşık 2 saat sahilde oturduk. Kendimi daha iyi hissediyordum. Ama başımdaki ağrı dışında. Geçer diye düşünerek Kumsal'a söylemedim ancak ağrı gittikçe artıyordu. Eve gitmeye karar verdim. Yoldayken ağrı kendini baş dönmesine bıraktı. Bir anlığına her yer karardı ve kafamda bir acı hissettim.
***
Gözlerimi açtığımda en son gözlerimin karardığı yerdeydim. Başım dönmüyordu ancak kafamdaki acı devam ediyordu. Sanırım yere düştüğümde kafamı vurmuştum. Ne olduğunu anlamak için elimi o kısma götürdüğümde elimin ıslandığını hissettim. Elime baktığımda kan olduğunu gördüm. Kanı görmemle midem bulanmaya ve ellerim titremeye başladı. Ne zaman kan görsem böyle olurdu çünkü benim kan fobim var. Yardım istemek için çığlık atmaya başladım. Sesimi duyan biri yanıma geldi ama kim olduğunu anlamamıştım, bulanık görüyordum.
-Gece! Gece iyi misin? Sakin ol tamam mı, derin derin nefes al! Ben şimdi seni eve götürücem tamam mı, sakin ol!
Sesinden o kişinin kim olduğunu anlamadım çünkü daha önce hiç duymamıştım. Her kimse beni kucağına alıp yürümeye başladı. Eve geldiğinde ellerinde ben olduğum için kapıyı tekmeledi. Annemin söylenerek kapıyı açtığını duydum. Ve kapıyı açtığı anda sorduğu binlerce soru...
***
Gözlerimi açtığımda yatağımda uzanıyordum. Tanımadığım bir çocuk ve annem başımda bekliyordu. Babam da kapıda doktor olduğunu düşündüğüm beyaz önlüklü bir adamla konuşuyordu. Annem uyandığımı görünce elini anlıma koyup "Gece uyandı" diye bağırdı. Annemi duyan babam, tanımadığım çocuk ve artık doktor olduğuna emin olduğum adam yanıma geldi. Doktor gözlerime ışık tutarak kontrol etti. Daha sonra birkaç soru sordu.
-Başın dönüyor mu?
+Hayır ama biraz ağrıyor.
-Gözlerinde kapanma hissi var mı?
+Bundan kastınız uyumaksa, evet.
-Pekala. Sen biraz dinlen ama uyumamaya çalış.
Doktor dışarı çıktıktan hemen sonra annemi ve babamı çağırdı. Ben de bu sırada tanımadığım çocuğa baktım.
+Beni eve getiren sen miydin?
-Evet, yani sesini duyunca yanına geldim ve kafanın kanlı olduğunu görünce evine getirdim.
+Evimi nereden biliyorsun?
-Ben kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Kutay. Poyraz'ın üvey kuzeni oluyorum. Senden bahsetmişti ve bir fotoğrafını göstermişti. 4-5 gün önce de sitede dolaşırken buranın sizin olduğunu söyledi. Her neyse. Sen iyi misin?
+İyiyim saol da, Poyraz'ın üvey kuzeni... O zaman sen Ezgi'nin abisisin.
-Ezgi'yi nereden tanıyorsun.
+Uzun hikaye. Ben sana teşekkür etmeyi unuttum. Yani çok saol. Çok teşekkür ederim.
-Kim olsa aynısını yapardı. Geçmiş olsun. Ben gideyim artık.

***
Kutay gitmiş; annem, babam ve doktor içeri giriyordu. Annem endişeli, babam ise tereddütlüydü. Doktor annem ve babamdan onay alıp konuşmaya başladı.
-Bak Gece'cim. Beyin tümörü; kafatası kemiği içinde beyin dokusu ve çevre zarlardan gelişen kontrolsuz büyüyen hücrelerin oluşturduğu kitlelerdir-
+Banane bundan. Ben doktor olmayacağım ki!
-Zaten bunun mesleğinle bir ilgisi yok tatlım.
+N-ne o zaman?!
-Beyin tümörlerinde en sık karşılaştığımız bulgular baş ağrısı, kusma, görme bozuklukları, nabız sayısında azalma, baş dönmesi, uyuklamadır. Baş ağrısı genellikle alın bölgesinde ve şakaklarda hissedilir. Beyin kabuğunun tümör tarafından zedelendiği durumlarda bayılma nöbetleri tümör gelişiminin habercisi olabilir. Genellikle 25 yaşından sonra başlayan bayılma nöbetleri önemlidir. Bu yüzden şuan çok dikkate alınacak bir durum değil ancak devam ederse tedavi olman gerekebilir.
Doktoru dinlerken gözyaşlarım birer birer akıyordu. Doktora ve annemlere yalnız kalmak istediğimi söyledim. Odamdan çıktıklarında ben de kalkıp banyoya gittim. Suyu doldurdum ve köpüklü şampuan sıktım. Küvetin içine girip gözlerimi kapattım. Tam sudan çıkmak için kalkarken elektrikler kesildi. Garip olan şuydu ki sitedeki evlerin elektrik şartelleri aynı yere bağlıydı ve bu yüzden elektrikler kesilirse bütün sitede kesilirdi. Sadece bazı odalarınki evlerdeydi. Havlumu alıp banyodan çıktım. Telefonumun flaşını açıp giyindim. Flaşla alt kata indim. Annemler dışarı çıkmış olmalıydı. Ven de dışarı çıkıp diğer evlere baktım ancak onlarda elektrik vardı. İçeri girip kapıyı kapatıyordum ki üst kattan bir ses duydum. Bu daha çok cam kırılma sesine benziyordu. Anlık bir refleksle 'Anne' diye bağırdım. Benim bağırmamla ses kesildi. Korkmaya başlamıştım. Merdivenlere biraz yaklaştım ve ayak sesi duymaya başladım. Her kimse adımlarıyla bana yaklaşıyordu. Dışarı çıkıp yardım istemeye karar verdim. Evde biri vardı ve aklıma hırsızdan başka hiçbir şey gelmiyordu. Yavaş bir şekilde kapıyı açıp dışarı çıktım. Daha sonra Tuna'nın geldiği yoldan balkonuma çıktım. Odamı gözlerimle kontrol ettiğimde kimsenin olmadığından emindim. Balkondan odama adımımı attığım anda kapı açıldı. Kalbim yerinden çıkacak derecede atıyordu. Kapıyı açan kişi siyah giyimli ve siyah kar maskeli biriydi. Onu gördüğüm anda çığlık attım. Ancak kimse gelmedi. Hırsız diye tahmin ettiğim kişi maskesini çıkardı.
+Ecrin?!
✨✨✨✨✨
Umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorum yaparsanız çok sevinirim. İyi okumalar✨
~Özgü

Je hebt het einde van de gepubliceerde delen bereikt.

⏰ Laatst bijgewerkt: Sep 05, 2016 ⏰

Voeg dit verhaal toe aan je bibliotheek om op de hoogte gebracht te worden van nieuwe delen!

JANSETWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu