a-b

180 49 9
                                    

saçlarım çekildi belki beyaz çarşafın üzerinden, ama beni terk eden teller gibi ruhumda kaldı yatakta,

senin yanında ve tam olarak başını koyduğun göğsümün üstünde.

yıkanırken yanlışlıkla kalbimi buldum,ah nasılda hızlı atıyordu, göğsüme dokundum ilk kez.

ıslak saçlarımı havluya bile sarmadan haki rengi kazağımı giymeye çalıştım,ellerim titriyordu.

gözlüğümü aldım başucundan,bana dönüşünü hatırlıyorum,

''gidiyor musun?'' diye sordun,gene renksiz bir sesle.

çok sinirlendim bu soruya,sanki başka çarem varmış gibi sormuştun çünkü,ama sakin oldum.

sinirlendiğimi göstermedim çünkü büyüdüm ben artık yutabiliyorum bazı şeyleri,

''evet.'' dedim,sesimin nasıl çıktığını bilmiyorum.

bana uzunca baktın, henüz yaz günlerinde kestirdiğin kısa saçların arasından.

aslında bir daha gelmeyeceğimi de eklerdim,ama o zaman abartıyor olurdum,

hüzünlü davranmamaya çalışıyordum,tek istediğim giderken senin gözünde eskisinden farklı görünmekti.

''eve mi yoksa-'' dediğinde yanlışlıkla parfüm şişesini düşürdüm, özürler fısıldayarak çantama geri tıktım şişeyi.

''bilemiyorum.'' dedim, gerçekten bilmiyordum.

siyah pantolonumu giydikten sonra dün gece bıraktığım kemeri aldım yerden.

bir şey demedin.

derince bir nefes aldım ve topuklu botlarımın üstünde yükseldim.

yatakta hala yarı çıplak sayılabilecek kadar açık kıyafetlerle yatan sana baktım.

çoktan eline bir kitap almıştı-

o benim kitabımdı.

''müstehcen şeyler okuyacak kadar büyümüşsün.'' dedin alayla.

dudaklarımın ucuyla gülümsedim.

ve o kitabın sende kalmasına izin verdim.

o kitaba her gün bakmanı istedim.

benim yüzüme bakmadığın günler geride kalmıştı sanki.

artık o kitap vardı.

32 dolar vermiştim o kitaba,hiçte sevmemiştim.

''hoşçakal.'' dedim,yemin ederim ki bildiğinden emindim.

bu benim vedamdı.

borçlu olduğu insanlar karşısında bükülen bir baba gibi,

yemeğin altını yakmış bir anne gibi,

ödevini üst üste 2 kere yapmamış bir çocuk gibi hissettim kendimi.

sana verdiğim sözleri hatırlatıp kinaye yaparsın diye.

gerçi sende hatırlamıyorsundur ya, oda ayrı bir mesele.

uzunca baktın bana, gene aynı gözlerle.

verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha kanıtladın bana.

tam çıkarken bir şey söyledin,

''kayalar da denizde yüzerdi elbet,deniz dalgasınla vurmasaydı.''

boynumda hissettim o zinciri.

bir şey söylemedim sana, tanrı günahlarımı affetsin çok şey söylemek istemiştim.

sadece son bir kez daha baktım sana.

hayallerimdeki gibi gülümsedim,

gözlerimi kıstım, dişlerimi göstermeden ve başımı yana yatırarak gülümsedim.

bu benim şefkatli gülümsememdi,bu benim hüzünlü gülümsememdi.

artık bana seni seviyorum desende kalamazdım.

ben sana ait değildim.

benim daha yapmam gerekenler vardı.

senin olamazdım,sen benim olamazdın ve böyle bir arzumuz da yoktu.

bundan sonra iyi olmanı diledim

bir de senin için yazdıklarımı okumamanı.

yalanlarım seninle annem kadar güvendeydi.

gözüm biraz bile arkada kalmadı, söyleyecek kadar da hatırlamazdın ya.

ama defalarca bekledim seni,

kütüphanenin oradaki kapının eşiğinde.

oradaysan da ben görmedim.

daha iyi oldu

gözlerimiz değse hemen ağlayıverirdim.

çok özledim seni.

yaramın üstüne bastığım hiçbir çiçek iyi gelmedi bana.

ama basmaya devam ettim.

inat değil mi?

kurtulacağım sana olan duygularımdan.

kendi yarattığım bu gereksiz hastalıktan.

ama seni terk edişimi ben bile anlayamayıp,

bekledim seni uzunca bir süre,

o zaman anladım,

sen benim aşık olduğumdan daha fazlasıydın,

hep somurtan o yüzünle her zaman devrilen gözlerinle,

ne kadar konuşursam konuşayım sıkılmadan dinleyen sen,

benim arkadaşımdın aslında.

en çok bu yakmıştı canımı,

sınavdan düşük aldığımda,babam bana bağırdığında,

en sevdiğim parfümüm bittiğinde, beyaz şapkamı bulduğumda,

sarı yağmurluğum üstüme tam olduğunda,

akşam güneşinde çamurlu taşların üzerinde gezinirken düştüğümde,

paranoyaklığımı önleyemeyip senin ''saçmalama'' demene ihtiyaç duyduğumda,

anladım.

annemden sonra en çok sana ihtiyaç duyduğumu,

ama benim sana arkamı döndüğümü anlamıştım,

bu saatten sonra geri dönecek değildim,

çok özür dilerim,

büyük haksızlık ettim sana ve kendime,

severken bıraktım seni ve biraz da iyi niyetini kötüye kullandım,

ama ben senin yanında yürüyemezdim.

sende benim yanımda yürümemeliydin.

şimdi saçlarımın kapattığı göğsümle ve bütün ihtişamımla,

gülümsüyorum, yeni insanlara doğru,

saçlarımın arasından kulaklarıma doğan şeytanlarla birlikte,

yakacağım bir gün saçlarımı,

ama o gün bugün değil,

o gün geldiğinde ben de yanacağım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ada yumeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin