Yürek Yeme Sanatı

4.6K 245 220
                                    

Guns N'Roses - Patience

Gelin arabalarının ardına bağlanan içi boş teneke kutular misali ucunu bucağını evvelden kaçırdığımız günahlarımızı eteklerimize bağlamış, onlardan kaçar gibi yaşıyoruz nihayetinde

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Gelin arabalarının ardına bağlanan içi boş teneke kutular misali ucunu bucağını evvelden kaçırdığımız günahlarımızı eteklerimize bağlamış, onlardan kaçar gibi yaşıyoruz nihayetinde. Düşe kalka geçmeye uğraştığımız patikalar, bataklıklar, çayırlar, vadiler ve yanlış yollara sapınca karşılaşılan uçurumlar uzanıyor hayat çizgisi boyunca; kaderlerimiz şehirler arası tren yollarına benziyor. Hiçbir trenin makinisti bir Ademoğlu değil. Hiçbir kondüktör de gecenin bir vakti barlar sokağının kaldırımlarını uzun ince topuklarıyla döverek civardaki insanları kendine çevirecek kadar alımlı bir haspa değil elbette ancak mürettebatının dahi umursamazdan gelmeyi seçtiği bir tren kadar acınası değil durumumuz.

Geçtiğimiz miller boyunca-inler, cinler âleminde yaşamadığımızdan-çevremizde olup biteni görebiliyoruz; mesela biri daha rotasını okyanus kenarına çevirdi az önce, onu izleyebiliyoruz. Son hızla bir yerlere varma telaşı içinde olsak da içinden geçtiğimiz karanfil bahçesinin kokusunu soluyabiliyoruz. Aldatan, aldandırmaya yarayan da bu zaten. Hala yaşıyor olduğumuza inanmamızı sağlayan şey yollarımız boyunca seyredip durduğumuz oluşlar, duruşlardan başka bir şey değil. İki peron ileride mola veren dost, bir sıra geride bekleyen anne, düdüğünü çalıp yola çıkışı seyredilen mesai arkadaşı ya da sekiz yüz mil ilerideki makasta bundan sonraki yola onunla devam etmemizi bekleyen sevgili. Yola yalnız çıkmış olabiliriz lakin onu yalnız bitirmek zorunda olduğumuzu söylemedim. Tabii bu tercih meselesidir ve bazıları gözlerini son kez kapattığı esnada sevgilisinin koynunda uzanırken bazıları ise yüksek doz uyuşturucudan bir köşede ölüp gidebilir. Herkesin bir oluşu, bir duruşu var sonuçta. Boşuna her geçen gün içerisine eklenen kelime sayısı artmıyor sözlüklerin. İçinde ilerlediği trene binip hangi vagonunda kaç koltuk varmış, kumaşları ne renkmiş, görmek zorunda değilsin lakin dışarıdan bakıldığında haspalığın bile bir adabı var. Biri dışarı çıkmak için üzerine bir pantolon bir tişörtü yeterli görüyorsa haspalara da kürk mantolar, koyu renkli rujlar ve ufak çantalar uygun düşüyor. Hatta dudaklarının arasına da o çilekli sakızları en çok haspalar yakıştırıyor.

Yüreği kor tutmuş iflah olmaz bir serserinin sigarasından sonra iki dudağının arasına en yakıştırdığı da afili bir küfür olsa gerek. Arkadaş ortamı, hastane odası, tamamını kadın çalışanların oluşturduğu mağaza ya da aile yanı demeden ortalığa savurunca bütün havayı değiştiriveren bir küfür... Bana gelince; kafamı gökyüzüne çevirip de 'Siktir oradan, orospu çocuğu!' diye gürlediğimin peşine her defasında tanrı da bana en bayat küfürlerini savurup dursa da iki bardak viskiye güvenip küfretmeye devam ederdim ertesi gece. Cebimdeki ucuz sigaranın parasından-büfedekilerle kavga ede ede-kısar da üstüme başıma bir şeyler alır, evimin yolunda yürürken bazen yukarıya bakıp göz devirirdim. Bundan daha ipi kopuk olabilir miydim diye düşünür de sokakta, koyu renkli saçları güzelce yapılı yaşıtlarımın yanından geçerken umarsızca dağılmış gri saçlarıma da küfrederdim. Kimsenin elinden tuttuğu çocuğunu zıttım yöne çekelemesine müsaade etmeden o sevgi dolu ailelerin yataklarına girdiği saatlerde sokaklarda köpek koşturduğumdan olsa gerek, gri saçlarıma gökyüzüne küfrettiğimden az küfrederdim. Yakışıyordu işte sigaram da, küfürlerim de iki dudağımın arasına.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: May 18, 2017 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Yürek Yeme SanatıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora