1.BÖLÜM O BİR HAİN

226 17 7
                                    


Çalıştığım pizzacıdan aylığımı almıştım! Ne kadar uyumaya bile vaktim kalmadıysa bile bu his güzeldi. Soğuk hava içimi titretti. Kış mevsiminden hiç bir zaman haz etmemiştim zaten. Küçükken annem hep çabuk ateşlendiğimi söylerdi. Annemin ve babamın artık yüzünü bile hatırlayamıyordum. Onları dört yıl önce bir trafik kazasında kaybetmiştim.

Öldüklerinde 18 yaşımı doldurduğumdan bir işe girmiş , üniversitede istediğim yeri ilk sene kazanamasam da ikinci senemde kazanmıştım. Kolay olmamıştı ama alışmıştım. Buruk bir gülümsemeyle onlardan bana kalan evimin önünde durdum. Mavi duvarları ve kırmızı kapısı kaç kahkahaya şahit olmuştu..  Kapıyı açıp evin içine doğru adımladım. Hızlıca ufoyu çalıştırıp önündeki hafif eskimiş deri koltuğa oturdum. 

Saatime baktım. 11:30. Dersimin başlamasına bir saat vardı. Gece vardiyasının bana hediyesi olan boyun tutulmasının ağrısıyla gözlerimi kapattım. Yarım saat. Sadece yarım saatçik uyuyabilirdim.

------

Yüzüme yaklaşan sıcaklıkla gözlerimi araladım.

"Efendim sanırım uyanıyor!"

Duyduğum yabancı ses karşısında şok ile sıçradım. Neredeydim? Karşımda benim yaşlarımda siyah saçlara ve yemyeşil gözlere sahip bir adam vardı. Arkasında ise beni gözlüklerinin arkasından dikkatlice inceleyen bir kadın duruyordu. Boğazımı temizledim. Odaya baktığımda tipik bir revire benziyordu. Ta ki yanımdaki masada kuş ayakları, yarasa kanatları, değişik türde otlar görene dek.

"Acaba hala uyuyor muyum?"

Kadın beni incelemeyi bırakıp elinde tuttuğu dosyaya çevirdi bakışlarını.

"Hayır Bayan Açelya uyumuyorsunuz."

Ben daha bir şey diyemeden kafasını yanımdaki adama çevirdi.

"Bunu ona kanıtlayın Bay James."

James denen adam kafasını salladı ve bana doğru elini uzattı. Dikkatle incelediğimde elindeki hareketliliği fark ettim. Yavaş yavaş elinde bir alev doğdu. Dilim tutulmuştu.

"Kesinlikle bir rüyadayım."

Yaşlı kadın, James'a dik dik bakmaya devam ediyordu. Karşımdaki adamın stres olduğunu görebiliyordum.

"Bana elinizi verebilir misiniz acaba?"

O kadar nazik sormuştu ki.. Elimi avuçlarının içine bıraktım. Parmaklarını avuç içimde hareket ettirerek bir şeyler fısıldadı. Damarlarımdaki kanın ısındığını hissettim. Avuç içim yırtılıyormuşcasına keskin bir acı saplandı ve birden elimin içinde küçük bir alev belirdi. O büyürken kafamın içinde sesler duymaya başladım. 

Senin kaderin bu.

Ateşini kullan ve güce ulaş.

Sen tüm soyun kanını korumak için doğdun.

Kulaklarıma inanamazken James ve kadını suratlarına baktım. Duymamışlardı. Bunu kendime saklamaya karar verdim. Gözlerimi tekrar aleve çevirdim bu inanılmazdı.

"Bu kadar yeterli."

Elimdeki alev kadının tek bir sözüyle söndü. Yanıma yaklaşıp kızıl saçlarıma dokundu.

"Bu büyük bir lütuf Bayan Açelya. Ben bu akademinin müdürü ve sizin danışman öğretmeniniz Harmony Waldorf. Ateş Ülkesine hoşgeldiniz!"

Büyüleyici konuşuyordu. Teklememek elde değildi.

"Te-teşekkürler."

Bir şey eklememi beklermişcesine bana bakmaya devam etti.

"Bayan Harmony."

Gülümsedi.

"James sana yardımcı olacak."

Sırtını dönüp odanın bir duvarını kaplayan camdan bakmaya başladı. Gözlüğünü düzeltti ve boğazını temizledi.

James belimden hafifçe iterek beni odadan çıkardı. Nutkum tutulmuştu. Eski saraylara benzer bir akademide yanımda elinden alev çıkaran ve benimkinden de çıkarmama yardımcı olan bir adamla uzun mermer merdivenleri çıkıyordum. Ve ortamda o kadar garip bir sessizlik vardı ki.

"Size adınızla hitap edebilir miyim?"

Bu garip sessizliği bozan o olmuştu. Şöyle bir bakınca gayet hoştu. 

"Tabi. Aynı yaşta gibiyiz bu kadar kibar olmana gerek yok."

Bu beni utandırıyordu çünkü. Gülümsedi ve inci gibi dişleri meydana çıktı.

"Burada saygı diye bir dersimizin olduğunu bilmelisin. Aslında bakarsan konuları oldukça ince. Kadının önemi ve gücünü de içine alıyor. Senin türün en saygı duyulmayı hak eden varlıklardan biri."

Bu beni gülümsetti. Buraya geldiğime sevindim bile denebilir. İç çektim.

"Keşke geldiğim yerde de işler böyle yürüseydi."

Burukça gülümsedi.

"Orayı unutmalısın. Sen buraya aitsin. Seni anlamayı isterdim."

Kafamı salladım ve itiraz edişlerimi içime attım. Biraz süre geçince buradan kaçmanın bir yolunu bulacaktım.

Tam bu sırada. Tam o anda. Kalbim bir başka atmaya daha hızlı çarpmaya başladı. Şaşkınlıkla açılmış iki mavi göz bana bakıyordu.Merdivenlerin başında gri saçlara sahip biri duruyordu. Onu görünce durdum. Daha önce gördüm hissi beni ele geçirdi. Ondan gözlerimi alamıyordum ta ki James yüzümü kendisine çevirinceye kadar. Sertçe bana bakıyordu. Ve elinin değdiği yerdeki sıcaklığı hissediyordum.

"O bir hain Açelya. O bizden biri değil. O ateş yemini etmiş bir buz. Ondan uzak dur."

Bu garipti. Bu gerçekten garipti. Adım sesleriyle kendime geldim. Yanımdan geçip gitti. Onunla kesinlikle tanışacaktım.


BUZ VE ATEŞحيث تعيش القصص. اكتشف الآن