Bilinmezlik

26 11 5
                                    

Hayat mıydı zor olan yoksa yaşanılanlar ? Nefret etmek kolaydı genç kız da kolay olanı seçenlerden olmuştu. Ölüm de kolaydı ama bu defa kolay olanı değil zor olanı seçmişti. Hala yaşıyordu... İntihar ona göre acizliğin ta kendisiydi. Bu yüzden yirmi yıllık hayatı boyunca intihar etmeyi denememişti bile.

Yine derin düşüncelere dalıp bütün gece uyuyamamıştı.Uykuyu oldum olası sevmezdi. Önceden üç dört saat uyurken şimdilerde pek uğramıyordu uykusu ona. Derin nefes aldı. Ellerine bakmayı bırakıp battaniyeyi kafasının üstüne kadar geçiren ve aynı zamanda elini uyurken bile sıkı sıkıya tutan varlığa baktı. Yani ikizine...

Bazen onun yanında gözlerine baktığının farkına bile varmadan dalıp gidiyordu genç kız. Hep düşünecek bir şeyleri olurdu. Geçmişi annesi babası herşeyi düşünürdü. Umrumda olduğundan değilde geçmişte takılıp kaldığındandı düşünceleri.

İkizinin uyandığını battaniyenin yüzünden çekilmesiyle anladı genç kız. Ama biliyordu ki bi on dakika öyle boş boş tavanı izleyecekti. İlk on dakika kendine gelmesi lazımdı. Alper genç kızı yanıltmayıp"Dobroye utro" dedi kendine geldiğini belli eden mahmurlu sesiyle. Genç kız hiç konuşmak istemese de "Rusça konuşmanı istemiyorum" deme ihtiyacı hissetti. İkizi bazen eski alışkanlıklarını tekrarlamaması gerektiğini unutuyordu. Sonra pişman olup suçlulukla avuç içini alnına vurup kendi kendine birşeyler mırıldanıyordu. Genelde...

Sonra bir şeyi yeni farketmiş gibi vücudunu tamamen kıza döndü ve kan çanağına dönen gözlerine dikkat kesildi. "Sen..." dedi elini yüzünde gezdirirken. "Sen yine uyuyamamışsın! Ben... Ben nasıl uyudum? Kahretsin uyumamalıydım!" diye kendini suçlamaya başladı. Ne olursa olsun Alpere göre kendisi hiçbir zaman ikizine yetemiyordu. Hep kendini suçluyor sürekli bu duyguyu yüreğinde taşıyordu. Genç kızın yaptığı tek şey ise boş boş onu izlemekti. Her zaman ki gibi...

Genç kız üzerinden battaniyeyi çekip yataktan savsak hareketlerle kalktı. Lavoboya doğru giderken temkinli adımlar atarak yürümüştü. Çünkü ayakları ona ihanet edip etkisiz kalarak vücudunu taşımayabilirdi. Buna daha önce şahit olmuştu. Tam lavobo kapısını açmak üzereyken birden gözleri karardı. Alper her adımında onu takip ettiği için neyseki yetişmiş onu kolları arasına almıştı. İtiraz etmedi kız. Çünkü konuşmaya bile mecali yoktu. Mecali olmuş olsa bile konuşmazdı. Konuşmak istemezdi. Genç adam kapının önüne çökünce doğal olarak kucağında olan kız da çökmüştü.

"İyi misin pamuğum?" diye sordu endişeyle. Genç kız başını sallamakla yetindi. İyiydi. Hiçbir zaman kötüyüm yahut iyi değilim dememişti. Zaten yeterince üzerinde olan ilgiyi daha da üzerine çekmek en son isteyeceği şey bile değildi. Gözlerini gözlerinden çeken Alper sanki ona son kez sarılırcasına göğsüne hapsetti. Derin derin saçlarının kokusunu içine çekti. Bu dokunuşlarda bu sarılmalarda Alperin ne hissettiğini çok iyi biliyordu genç kız. Onun korkusu kaybetmekti. Daha doğrusu bulamadan kaybetmekti. Yıllar onu yormamıştı. Yılmamıştı ikizi. Yılmış veya pes etmiş olsaydı arkasına bakmadan kaçar ve görmek istediği son kişi kız kardeşi olurdu.

ÇIĞWhere stories live. Discover now