1| Palmiye? Fıskiye?

306 20 76
                                    

Medya; Jimin- Lie

Meg gözüne gelen kahkülleri sol eliyle havaya kaldırdı ve sağ elindeki küçük lastikle bağladı. Şuan kafasındaki küçük palmiye ağacıyla çok gülünç gözükse de işini ciddiyetle yapıyordu. İade edilen kitapları yerine yerleştirmek.

Kütüphanede çalışan herkesin aksine kimseyle flörtleşmeden kitapları yerleştirdi.

Kafasındaki lastik tokayı çıkarmayı unutarak kitapların ödünç alındığı o masaya oturdu. Acaba bu makinenin bir adı var ? diye düşünürken tekerlekli sandalyede elinde bir kitap tutan kadını iten Meleksi Gulumsemeyi gördü. 

İstisnasız her gün gelen bu ikiliyi inceledi. Yine. Tekerlekli sandalyedeki kadın zayıftı. Fazla zayıf. Belki hastadır belki de yaşlılığın getirdiği zararlardan biridir. Meg bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğini düşündü. Sandalyeyi iten çocuk ya da adam ,kaç yaşındaki insanlara adam kaç yaşındakilere çocuk denir diye düşünmeyi bırakmıştı, bıkmadan ona yine gülümsedi. İçinde bir şeylerin eridiğini hisseden Meg kim görse içi eriyordur diyerek kendini savundu.

Evet kendi kendine kendini savundu.

Kadın huzurlu gözüküyordu. Oğluna bakarak kitabı uzattı ve ellerini kucağında birleştirdi. Karşısındaki ikilinin anne- oğul olduğunu birbirlerine seslenişlerinden anlamıştı. Ne de olsa 3 haftadır her gün onları izliyordu.

Meleksi gülümseme kitabı alınca masaya yaklaştı. Bu diğer 21 güne benzemiyordu. Tamam aynıydı ama bu sefer sanki kahkaha atacakmışta biri ağzını bantlamış gibiydi.

Jimin, annesinin uzattığı kitabı aldı. Masaya doğru yaklaştı. Görevliyi görünce birden kahkaha atma isteği baş gösterdi. Ama kibar bir beyefendi olarak kahkaha atmamak için kendini sıktı.

İlk defa görevliye dikkatle baktı. Uzun süredir buraya geliyordu. Bazılarına göre 3 hafta kısa gibi gelse de Jimin bir saatin bile uzun olduğunu anlamıştı.

Karşısındaki kız muhtemelen kendi yaşlarındaydı. Gözlük takıyordu ve bu kirpiklerini olduğundan daha kısa gösteriyordu. Kahverengi gözleri ile gayet sıradandı.

Ta ki kahküllerini kafasında bir fıskiye gibi görene kadar.

İnsan sarrafı değildi. Bir bakışta onların duygularını anlayamazdı. Bu yüzden kız hakkındaki incelemesi burada bitmişti.

Kitabı masaya koyup cebindeki kütüphane kartını çıkardı. Kitapla birlikte masaya koydu.

Meg masadaki kitabı aldı ve barkod numarasını girdi. Masadaki kütüphane kartını alıp cihaza okutacakken üstündeki adı fark etti. Park Jimin.

Jimin karşısındaki kızın kafasındaki tokadan haberi olup olmadığını merak ediyordu. Belki de kafasında unutmuştu. Bu ihtimal kahkahasını bastırmasını engelliyordu. Merakına engel olamayıp soracağı sırada kız aniden kafasını kaldırdı.

Her zaman annesinin kartını kullanırdi diye düşündü Meg. Bu seferki kendi kartı olma ihtimali çok yüksekti. Kafasını kaldırıp yanlış kart vermiş olabilir misiniz? Diye sormak için ağzını açmıştı ki karşısındaki genç adamında bir şey söylemek üzere olduğunu fark etti. Ve evet çocuk mu genç mi diye düşünürken genç adam demeye karar vermişti.

Göz göze gelince ikisi de ne diyeceğini bir anlığına unuttu. Birkaç saniye sonra Jimin "Kahküllerin güzelmiş." diyerek sessizliği bozdu. İkisi de bu dediğine şaşırmıştı çünkü Jimin'in kendi bile bunu diyeceğini beklemiyordu.

Meg bir anlığına elini alnına dokundurdu ama olması gerektiği gibi saçlarını hissetmek yerine çıplak alnını hissetti. Kaşları çatılırken aceleyle elindeki kütüphane kartını okuttu ve masaya bıraktı. Arkasındaki kitapların rafindaki aynadan kendine baktı ve gözleri iri iri açıldı. KAFASINDAKİ PALMİYEYİ UNUTMUŞTU.

Jimin masadaki eşyalarını alırken yaka kartından ismini okuduğu Meg Riley'in elini alnına koyduktan sonraki şaşırmış yüzünü düşünüyordu. Cidden acilen buradan çıkıp kahkaha atması lazımdı. Meg arkasındaki camdan yansımasına bakarken Jimin annesinin yanina gitti.

Kitabı annesine uzatıp sandalyesinin arkasına geçti ve yavaşça kütüphaneden çıktılar.

Meg rezil olmuşluğun verdiği utançla arkasını döndü ama uzaklaşmakta olan Jimin(?) ve annesini görünce rahatladı. Bu utançla Meleksi Gülümseme'nin yüzüne bakamazdı zaten.

İkisi de günün geri kalanında bu anları düşündü. Biri hatırladıkça gülerken diğeri utançla bir sonraki karşılaşmalarında ne yapacağını düşünüyordu. Sonuçta ikisi de gün boyu birbirlerini düşünüp durdu.

|Bölüm Sonu|
Bölümü FanFic bile okumayan bana FanFic yazdıran Meg'e ay yani CeydaxTurgut'a ithaf ediyorum. Tüm kitap senin sevdiceğim.

Library | Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin