4. Kader ♠

140K 9.4K 1.5K
                                    

Neden, nasıl, niçin?!
Tüm sorunların cevap arama haklarının elinden alındığı bir âlemdeydim. Ne tek bir soru sorma isteği vardı içimde ne de alacağım cevabı hazmedecek durumdaydım.
Her şey neredeyse şimşek hızıyla gerçekleşirken, durup kendime
neler oluyor diye bile soramadım. Kendi hayatım ve acılarımla o
kadar bütünleşmiştim ki o saniyelerde aklımın alamayacağı şeyleri evimdeyken es geçmiştim.

Eğer Alya benim yerime başka bir genç kızın karşısına çıksaydı,
o kız muhtemelen ya düşüp bayılırdı ya da aklını yitirirdi!
Benim geçirdiğim ufak çaplı bir şaşkınlık ve sonrasında kaçışıma
aradığım kılıfa girme çabam… Durup tek bir saniye bile ne yapı-
yorum ben diye kendime soramadım. Üç yıldır öyle bir cehennemde yaşıyordum ki kaçışın her türlüsü makbuldü benim için.

Siyah süet babetlerimin ucunda hissettiğim, muhtemelen bot
diye tahmin ettiğim, sert erkek ayakkabısı yerinden milim oynamıyordu. Bir kez daha ayağa kalkmayı denedim, aldığım nefesi
bile zorlanarak dışarı veriyordum. Sanki onu görüyormuşum
gibi başımı yukarı kaldırıp tek bir noktaya odaklandım. Koltuğa
bastırmama rağmen terlediğini hissettiğim avuç içlerim ise cayır
cayır yanıyordu.

“Size soruyorum, Alya’nın kandırdığı kız bu mu?”

Tekrar aynı ses, çok yakından geliyordu. Ateş denen adamın
sesinin rüzgârı vardı; estikçe ne yaprak bırakıyordu ne de dal.
Nasıl bir şeyin içine düştüğümü aklım almıyordu.

Kabullenemiyordum. Korku zihnimin tüm duvarlarına sinerken, “Benim,”
dedim kendim bile zor duyabileceğim bir sesle.

“Demek sensin?” derken ayağımın ucunda hissettiğim temas
yok oldu.

Derin bir nefes almaya fırsat bile bulamadan dizime değen başka bir temasla ufak bir çığlık koptu dudaklarımdan.

“Korkuyor musun?”

Çok, çok daha yakından geliyordu artık sesi; sanırım eğilmişti
ve dizime değen onun diziydi. Aceleci hareketlerle bacaklarımı
toplarken babetimin biri aşağı düştü. Bunu umursamadan kendimi koruma güdüsüyle dizlerimin etrafına kollarımı sarıp titrememe engel olmaya çalıştım.

“Ateş, biraz geri çekilir misin, baksana korkuyor kız.”

Minnet dolu bakışlarım Derin’e kayarken, tek bir noktaya
odaklanan bakışlarından benim göremediğimi onun gördüğünü
anladım. Aldığım kesik nefesler bana düşmandı, öyle ki ciğerimi
yakıyordu. Yanmaya başlayan gözlerim, korkunun çektiği perdeyle tek bir damla yaş dökemedi.

“Kızın bir suçu yok Ateş, senin kardeşin bunu yapmayı aklına
koymuştu. O Hakan denen adamın adını ağzından düşürmüyordu.”

“Hakan mı?” Sesim korkudan sıyrılıp büyük bir şaşkınlığa bü-
ründü. Derin’in bahsettiği kişi ağabeyim Hakan olamazdı değil
mi?

“Evet, tanıyor musun onu? Hoş, dünyada birçok Hakan var,
nasıl tanıyor olabilirsin ki?”

Kafamda yerine oturmaya başlayan taşlar beni daha büyük bir
hezimete sürükledi. Alya sevdiği adamın evlenmek üzere oldu-
ğunu söylemişti.
Lanet olsun!

“Sana ondan bahsetti mi? Sarışın, ela gözlü bir adam mı bahsettiğiniz
Hakan?”

“Evet ama sen nereden biliyorsun?” diye sordu ince kaşlarından birini havaya dikerken.

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now