8. Bilinmeyen ♠

120K 8.3K 1.3K
                                    

Ruhumu hırpalayan tüm bilinmezliklere rağmen, sebepsiz bir huzur kol geziyordu benliğimde. Soğuk ama mis kokulu esinti iki kaşımın ortasını yalarken, avuç içimde bir belirip bir kaybolan sert şeyi anlamlandıramıyordum. Isınmayan bedenim yüzünden günlerdir tilki uykusuna alışan gözlerim, yakaladığı sıcaklığı bırakmak istemiyormuşçasına gerçeklikle arasına umarsız bir mesafe
koymuştu.

Sabahın köründe beni uyandıran anneme, “Beş dakika daha,”
diyerek direndiğim uyku kadar değerliydi şu saniyelerde uykum.
Burnuma süzülen taze çekilmiş kahve kokusu ve tarifi olmayan
eşsiz aroma zihnimde bir şeyleri açığa kavuştururken hızla
gözlerimi açtım. Parmak boğumlarımı gıdıklayan tüyleri hissedince, inip kalkan göğsünün üzerinde uyuduğum gerçeği, bu ki-
şinin kim olduğu gerçeğinin farkında olmaktan daha kötü değildi.

Kalakaldım.

Onu göremiyordum, evet, ama fazlasıyla hissediyordum. Parmak
uçlarıma hükmeden teninin varlığını, belimi sıkıca kavrayan
kocaman ellerini ve saçlarımın arasına sonbahar esintisini getiren
nefesini…

Burada olmamalıydım, hiç tanımadığım, üstelik hiç görmediğim bir adamın göğsünde böylesine huzurlu uyumamalıydım.
Kollarında sere serpe yattığım tek adam ağabeyim olarak kalmalıydı,
Ateş değil!

Huzursuzca yerimden kıpırdandım fakat bulunduğumuz pozisyona bir milim bile hükmüm geçmedi. Düzenli nefes alıp verişlerinden anladığım kadarıyla uyuyordu ama buna rağmen tutuşu nasıl böylesine sıkı olabiliyordu?

“Ne ara üzerime tırmandın cidden merak ediyorum.”

Saçlarım ve alnıma doğru esen soğuk rüzgâr yön değiştirdi, elleri
hatırı sayılır bir hızla belimden uzaklaşırken kendimi yatağın
ilk uyuduğum tarafına attım.

“Tutuşuna bakılırsa eminim ki beni sen çekmişsindir göğsü-
ne.”
Yatağın ortasına doğru süzülürken dizlerimin üstünde durup
ondan gelecek cevabı bekledim.

“İşim gücüm yok, senin gibi korkak bir turunçgili göğsümde
yatıracağım. Sana bir şey söyleyeyim mi? Ruhlar Şehri’ndeki tek kız olsan bile seninle işim olmaz.”

Görünmeyen biriyle tartışmanın en kötü yanı nereye bakacağımı
bilememekti. Rasgele yatağa doğru bakıyordum ama göz
kontağı kurup kuramadığımdan emin olamıyordum.

“Sen,” dedim işaret parmağımı az önce yattığım tarafa sallayarak.
“Senin tarafından beğenilmek benim umurumda bile olmaz!
Ben de sana bir şey söyleyeyim mi? Benim en azından cismim
ortada, etten kemikten karşındayım. Peki sen neredesin?”

Sözlerimi bitirmemle aniden bir hareketlenme oldu. Yatağın
çöken kısmı seri bir şekilde bana doğru yaklaşırken, dizlerime
çarpan dizleri ve akabinde her iki kolumu kavrayan büyük elleriyle
nutkum tutuldu. Nefesini yüzümün çok yakınında hissettiğimde, burnuma değmek üzere olan burnundan dolayı nabzım
boğazımda atmaya başladı.

“Hissediyor musun?” Tehlikeyi esir etmiş sesi fısıltı halinde
korkularıma karıştı. Neyi kastettiğini bilmiyordum, fakat üst bedenime yapışan taş gibi gövdesi göğüslerimin karıncalanmasına
sebep oluyordu.

Bedenim, bu adama karşı benim iznim olmayan tepkiler gösteriyor
ve ardından arsızca sırıtıyordu.

“Görmeyi siktir et, herkes herkesi görüyor. Asıl olan hissetmektir.”

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now