17. Koku ♠

119K 8.1K 832
                                    

Zemheri havaya kapattığım gözlerim açılmamak için ısrarcı
bir tutum sergilerken, genzime dolan acı kahve kokusu zihnimi
ihtilale uğratmaktan çekinmiyordu. Yumuşak zeminde yüzüme vuran sıcaklık, kulağımda yankılanan harlı ateşin çıtırtıları ve üzerimde hissettiğim ağırlık, kasvetli duygularımı arşa itiyordu.

Huzursuzluğum omurgamdan aşağı umarsız bir ürperti gönderdiğinde,
arafta kalan bilincim yosun tutmuş karanlığından onun sesiyle ayrıldı.

“Tamer itini buldunuz mu?” En son duyduğum sesine karşın
safi öfkeye gebeydi heceleri.

“Arattırıyorum, az önce mekânını bastım ama orada da yok.
Tüymüş şerefsiz.”

“Onu bulacaksın Sezgin! Benim yanımdaki kızı sıkıştırmak
neymiş hesabını verecek!”

Uçlarda savrulan şuurum gerçekliğe doğru yalpalayarak yürüdü ve Ateş’in, öfkesinin sarıp sarmaladığı soğuk nefesiyle karşılaştı. Nefesi burnumun ucunu sıyırıp geçti bir an. Neyin nesiydi bu böyle? Saniyeler önce sesinin uzaktan geldiğine emindim oysa.
Hiç kimse aynı anda iki yerde olamazdı! Onu bu denli hissetmek
korkuyu her bir hücreme itinayla serpiştirdi..

“Yalnız Hare’ye helal olsun, ölmek pahasına teslim olmamış
Tamer’e. O kadar da korkak değilmiş ha, ne dersin?”

İsmimi bir kez duymamla saç diplerime kadar gerildim, gözlerimi ani bir refleksle açtığımda şömine ateşinin neredeyse dibindeydim. Üzerime örtülen kat kat örtüleri elimle itmek suretiyle başımı diğer tarafa çevirdim. Geniş koltuğa kurulmuş olan Sezgin, tam karşısına odaklamıştı açık kahve gözlerini.

Ateş karşısındaydı yani, benden metrelerce ötede. İlk defa rüyamda gördüğüm birinin nefesini hissetmenin şaşkınlığıyla doğrulmaya çalıştım.

Rüyaydı değil mi? O yoktu ama nefesi vardı, nefesinin kokusunu
nerede olsa tanırdım.

“Onunki aptal cesareti,” demesiyle bakışlarım istemsizce tekli
koltuğa gitti. Ne olduğuna bir anlam veremedim, neredeyse nefesinin sesinden konumunu tahmin edebiliyordum. Beklenen
oluyordu sanırım; delirmeye başlamıştım.

“Beni hissetti,” diye devam etti buz gibi sesiyle. “Onu bulduğumda
sessiz olmaya özen göstererek yanına yaklaştım. Titriyordu,
beni fark etmesi imkânsızdı ama o tek seferde bakışlarını
yüzüme dikti.”

“Siktir!” Sezgin şaşkın ifadesini sabit tutarak geriye doğru yaslandı
ve kaldırdığı ayak bileğini yere basan dizinin üzerine koydu.
“Büyücü mü lan bu kız?”.

“Düşüncelerinin saçmalığını sikeyim Sezgin, büyücü olsa duvar
dibinde ölümünü bekler mi?”

Sezgin’in suratı düşerken, “Haklısın,” diye mırıldandı kendi
kendine.

“Çaresizdi,” dedi daha kısık bir sesle. “Kollarıma aldığımda
benden başka çaresi yoktu.”

Sözlerinin üzerine, saatler öncesinde yaşadıklarımız düştü
gözlerimin önüne; ona nasıl sığındığım, soğuk tenine sokularak
ısınmaya çalıştığım ve kokusu.
Burnumun direğini sızlatan kokusu.

“Acıdın mı kıza?”

“Bilmiyorum.”

“Peki ne yapmayı planlıyorsun?”

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now