36. Seçim ♠

40.4K 3.4K 310
                                    

Göğsüm hızla inip kalkarken etrafımı çevreleyen korku hali duygularım yaklaşan tehlikenin habercisiydi. Sakin kalmaya çalışarak yutkundum. Boğazımdaki titreyen yumru yerinden milim oynamadı. Beyaz kâğıda nakşedilen siyah kelimeler, sivri uçlu bir ok misali zihnime saplanmakta gecikmemişti. Tabiri caizse bacaklarımı sürüyerek yatağa ulaştım ve kendimi rasgele oracığa bıraktım.
Ne yapacaktım ben şimdi?
Gaflete düşerek bunca zaman susmuştum, en başından güvenilmezliği gözlerinden okunan o adamı Ateş’e anlatmalıydım. Belki o zaman tedbirsizliğimin cezasını böyle arafta kalarak ödüyor olmazdım. Bakışlarım yerdeki notla buluştuğunda dimağıma yerleşen detay üzerine hızla odanın duvarlarını taradım, gözlerim aradığını bulduğunda beynimde binlerce ampul aynı anda patla- dı. Hava aymak üzereydi. Günün ilk ışıklarıyla çıkışta ol demişti! Onun yanına gitmek gibi büyük bir aptallık yapmaya niyetim yoktu, öte yandan gitmediğim takdirde bunun hayatıma mal olacağını gayet açık bir dille belirtmişti. Çıkmazdaydım.

Çıkmazın çıkmazındaydım esasen.

Dirseğimle cılız dizlerimden destek alarak başımı ellerimin arasına aldım. Zaman aleyhime işliyordu. Her geçen saniye ciğerlerimden bir nefes düşerken zihnimdeki düşünce karmaşasına bir yenisi ekleniyordu. Gitsem başıma neler geleceği meçhuldü. Oysa ben zaten zifiri bir muammada kaybolmuştum. Bana iyi davranmamasına rağmen her zor durumumda kendini siper eden adamın arkasından iş çevirmek istemiyordum. Yüzünü bir kez bile görmediğim adama ihanet etmek içime sinemezdi.

“Ne olursa olsun,” diyerek hızla yerimden kalktım. Ateş’e söyleyecektim, en başından itibaren anlatmak üzere yerdeki kâğıdı aldım ve odanın kapısına ulaştım. Kapıyı açmamla yüz yüze geldiğim adam, Ateş’in başıma diktiği kişiden başkası değildi. Kapıyı aralayarak odadan dışarı attığım bir adıma kaydı adamın sorgu dolu bakışları.

“Ateş’i görmeliyim. Burada mı?”

Benimle tek bir an bile göz teması kurmazken sorumun cevabını vermek üzere koridordaki üçüncü odayı işaret etti.
“Liderimiz uyuyor efendim. Eğer acilse ben sizi götü-”

“Acil değil Rıdvan. Ben hallederim.” Aşina olduğum o sese dönen gözlerim dehşetle açıldı. O anda görmek isteyeceğim son kişi bile değilken olanca endamıyla karşımda salınıyordu.
“Peki Izabelle Hanım.” Ona yol verircesine birkaç adım geri gitti. Orada olmasına bir anlam verememenin şaşkınlığıyla ne diyeceğimi bilemedim. Sinsi gülüşünün mesken tuttuğu yüzünde çok daha tehlikeli bir ifade vardı. Topuklu ayakkabılarını yerden kaldırıp bana yaklaştığında “Dur orada!” diye bağırdım.
“Bakın, onu buraya almanız büyük bir hata,” dedim adının Rıdvan olduğunu öğrendiğim adama. “O bir büyücü.”
Sözlerim henüz bitmişti ki adam gürültüyle ayaklarımın dibine düştü. Ellerimle ağzımı kapatarak geriye doğru sendelememin akabinde, elinde tuttuğu boş şırıngayla kahkaha atan Izabelle’in bunu hangi ara yaptığını anlayamamıştım.
“Sen! Ne yaptın sen?”

Bana doğru attığı adımlar ve benim geriye doğru giden adımlarım sırtımın kapıya çarpmasıyla son buldu. Aramızda birkaç santim vardı ve o çok sakindi. Elindeki şırıngayı ayaklarımızın dibinde sere serpe yatan adamın üzerine attıktan hemen sonra çantasından bir yenisini çıkardı.
Ateş sadece birkaç metre ötemdeydi, bağırsam duyabilirdi. Dudaklarım yardım nidası için araladım ancak boynumda hissettiğim acı buna izin vermedi. Bilincim kendini zifiri karanlığa bı- rakmadan hemen önce galibiyetin kirli mutluluğuyla dolup taşan Izabelle’in sesini duyumsadım.

“Sana hayatını zehir edeceğimi söylemiştim Hare, ben sözümü tutarım.”

***

Bedenime, başımdaki ağrıyı gölgede bırakacak kadar yoğun bir titreme sirayet ettiğinde gözkapaklarımın üzerindeki onlarca yükü hiçe saydım. Yattığım yumuşak zeminde iki büklüm olan bedenim alışkın olduğu sıcaklığı istiyordu. Usul usul aralanan kirpiklerim tamamı bordoya boyanmış duvarlarla buluştu. Yabancıydı burası bana, kokusu bile tanınabilirlikten uzaktı. En önemlisi sıcak değildi ve ben çok üşüyordum.

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now