47. Kıvılcım ♠

43.1K 3.5K 531
                                    

Gidişi salonda hoş kokusunu bırakırken, içime serpiştirdiği duygular bambaşkaydı. Izabelle olamayacak kadar masum, iyi niyeti çehresinden okunan bir kadındı Nina. Tüm bunlar bir kenara, bizzat ağabeyinin elinden kurtulmama yardımcı olmuştu. Ona duymam gereken duygunun kıskançlık değil de minnet olması gerekiyordu. Zira kıskançlık kalbime zehir zemberek bir his bırakıp, ruhuma katran sürüyordu. İçin için yiyip bitiriyordu.

Kaşığımı hâlâ dolu olan tabağıma bıraktım ve başka hiçbir yemeğe dokunmadan ayaklandım. Açtım, ama yemek istemiyordum. Tüm iştahım Nina’nın peşi sıra uzaklaşmıştı sanki. Boş tabakları toparlayıp mutfağa ilerleyeceğim sırada kapanan kapının sesini duyumsadım. Ardından mutfağa yöneldim, onun yaklaşan adımlarını hiçe sayarak. Elimde tuttuğum tabakları tezgâhın bir köşesine bıraktığım anda omzumdaki muska dikkatimi çekti. Daha yeni fark ettiğim muskayı oraya kimin iliştirdiği barizdi. Muhtemelen dün gece ben uyurken takmış olmalıydı.

İçtiğim koca bir bardak suyun ardından tezgâhın üzerinde hiçbir şey kalmayacak şekilde toplamaya başladım. Bir de düzenini bozduğumdan dolayı azar işitemezdim ondan. Bulaşıkları yıkamak için onun yemeğini bitirmesini beklerken, yemek için çıkardığım malzemeleri dolaba geri koydum. Eğer aptallığım yüzünden buraya düşmeseydim bu tatsız, tuzsuz ve kokusuz yiyecekleri görme ve tatma fırsatım olmayacaktı hiç şüphesiz. Hoş, eksikliğini de yaşamazdım. Şehrin sakinlerine sunduğu tuhaf yiyecekleri özenle dolaplara yerleştirdikten sonra tezgâhın üzerini itinayla sildim.

Mutfağı eski düzenine kavuşturduktan sonra tekrar salona ilerledim. Önünden geçerken beni görmezden gelmesini diliyor- dum içten içe. Korkum içimden geçenleri, hissettiklerimi saklayamayacak olmamdı. Ateş akıllı bir adamdı, bense onun karşısında gerçekleri uzun süre saklayamayacak kadar şeffaftım.

“Yemeğine dokunmamışsın.” Onun sesiyle buharlaşıp uçan dileğim bana alayla el sallayarak uzaklaştı. Oysa beni görmezden gelmek en iyi yaptığı şey değil miydi? Pekâlâ, yine yapabilirdi.

“Canım istemiyor, içeri geçeceğim,” dedim elimle koridoru işaret ederek.

“Odanda ne yapacaksın, yalnız uyuyamayacağını biliyorsun değil mi?”

Burukça gülümsedim. “Hatırlatmana gerek yok Ateş, biliyorum.”

Sesinin geldiği masanın baş köşesine baktım. Yükselen çatal kaşık sesleri benimle konuşurken bile yemek yediğinin gösterge- siydi ve bu çok sinir bozucuydu.

“Neyse ben gidiyorum, sana afiyet olsun.” Tekrar yön bulan adımlarım bir kez daha sesiyle kesildi.

“Burada kal, yalnız kalırsan uykun gelir ve benim şu an hiç uykum yok.”

Sıkıntılı bir nefes verip, “Uykum yok, uyumayacağım,” dedim üzerine basa basa.
“Sana burada kal dedim, lafımı ikiletme.”

Sen git Nina’ya emirler yağdır, demek istesem de dilimi ısırdım ve yanıt vermedim. Ancak o kadına sergilediği anlayışlı tutu- ma karşın bana yağdırdığı emirlere itaat etmeyecektim. Sözlerini duymazdan geldim. Tekrar yürümeye başladığım sırada zihnimi ürküten ses sandalyesinin itilme sesiydi. İrkilsem de belli etmemeye çalışarak yoluma devam ediyordum ki bedenimi saran karıncalanma hissinin ardından tam koridorun başladığı noktada sert göğsüne çarptım. Burnum aldığı darbeyle daha o an zonklamaya başlarken kükremeyi andıran sesi yankı buldu kulaklarım- da.

“Kime diyorum!”

Acıdan dolayı yaşaran gözlerimi hızla kırpıştırdım ve kızardığını emin olduğum burnumu ovaladım. Saniyeler süren sessizlik, burnumun direğinde hüküm süren sızının hafiflemesiyle son buldu.

HİS 🔥 +18 (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin