Bir Şekilde (One Shot~SeKai)

Bir Şekilde (Sekai - One Shot)

“Bembeyaz lilyumlarla düzenlemeyi düşünüyorum bu alanı. Havuz kenarına birkaç kuğu heykeli yerleştirip havuza da renkli mumlar bırakıldığında rüya gibi bir alana dönüşecek burası. Gelin odasını arka kısımda kalan küçük çardak olarak ayarlayacağım böylece konuklar ayak bağı olmayacak.”  Konuşmak için harekete geçen genç kıza elleriyle sus işareti yaparak anlatımına devam etti organizatör. Etrafı incelemekte olan damada gülümseyip gelin adayının kulağına eğildi. “Unutma, düğün günün senin en özel anın. Başrolde sadece sen olacaksın, diğerlerini bir süre düşünmemelisin.” Genç kız gülümseyerek onayladı organizatörü. “Canlı müzik için bir hayalin var mı? Etrafta keman çalarak kulak tırmalayan özel gruplarımız da var elbette, ama daha gençsiniz bir düşünün derim. İlerde çocuklarınıza bunu açıklamakta zorluk çekeceğinizden eminim.” Kendi kendine hayal ettiği şeye gülen organizatöre bakıp kıkırdadı ikili. Gözlerinin önündeki gülümsemeye bakakalan organizatör yanaklarındaki kızarıklığı gidermek için ellerini yelpaze gibi kullanırken” Havalar bu şekilde devam ederse bir sıkıntı yaşamadan atlatacağız düğününüzü.” Gözlerini kısıp kendisine bakan gelinle göz göze gelince hafifçe gülümsedi. Yukarı doğru yol alan dudak kıvrımlarına ensesine giden elleri eşlik etti. “Bilirsiniz ani bastıran yağmurlar pek yabancısı olduğumuz durumlar değil. Hava değişimleri birkaç dakikalık curcuna ardından hemen düzeltilebilen bir aksaklık artık bu günlerde, endişelenmeyin.”

Kızın huzursuzluğunu gidermek için uğraşan organizatör arkasında kalan damat adayının sesiyle bütün ilgisini ona yöneltti. Lanet olası o muhteşem gülümseme yine beklemediği anda kalbinde bir sızıya neden oldu. “Ahn Young, sence de çok beyaz olmayacak mı bu organizasyon. Belki de lilyum yerine ortanca kullanmalısınız Bay Oh.” Gözlerini devirip karşısındaki çikolata gözlere sertçe baktı Sehun. Çılgın hayal gücü “Bay Oh” sesini bambaşka hayallerle süsleyip önüne sererken sakin kalmaya çalışıp geline döndü. “Bahsettiğim şey tam olarak buydu tatlım. Bugüne kadar hayal ettiğin lilyum zarafetini bıra…” Genç kız neredeyse uçarak koluna girdiği esmer delikanlıya en parlak gülümsemesini sundu. “Bu harika bir fikir Jongin-aah! Sen en iyisisin, seni seviyorum.” Cümlenin sonunda Sehun, kızın kollarında nefes almaya çalışan çocukla göz göze geldi. “Lanet olası en iyiler her zaman önceden kapılır kuralı” diye mırıldanarak elindeki deftere karalamalar yaparken değişiklikleri not aldı. Aşık olduğu ortancaları bugüne kadar hiçbir düğünde kullanamadığı için hep bir hayal kırıklığı yaşayan kalbi neden şimdi mutlu değildi ki? Kuğu heykelleri mi, boş versene hepsi aptal Avrupa tarzı hayallerle yaşayan Barbie kızlarına göreydi. Madem bütün hayalleri yıkıldı bu düğünü kendi tarzına göre ayarlayacaktı, en baştan…

Derin nefes alıp yüzündeki bütün mimik kırıntılarını temizleyerek arkasındaki ikiliye döndü. Siz biraz daha dolaşın mekânı isterseniz, ben yeni istekleriniz doğrusunda cıvıl cıvıl bir düğün planı yaptıktan sonra size döneceğim. Arkasını dönüp yoluna devam ederken garip hissetmesine neden olan o sesi yine duydu. “Fenerler, Bay Oh. Aydınlatmada renkli fenerler kullanın, mumlar artık çok demode. Ve şu her yeri tüle boğma fantezinizden de bu düğünlük uzaklaşmanızı rica ediyorum. Belki uçuşan kurdeleler daha sıcak bir ortamda eğlenmemizi sağlar, ne dersiniz?”

Yeniden arkasına döndüğünde organizatör Oh Sehun’un yüzündeki ifadeyi anlamlandıramadı ikili. Titreyen parmakları Jongin’i bulduğunda kahverengi gözlerin büyüyerek kendisine baktığından emin oldu. “Seee… Sen” kekelemesi peltekliğiyle birleştiğinde Jongin şaşkınlığına rağmen gülümsemeden edemedi. Esmer adam parmağıyla kendisini gösterirken cevapladı karşısındaki adamı. “Ne olmuş bana?” Sesindeki dalgalanmaya engel olamayarak “Nereden biliyorsun?” diyebildi Sehun. Jongin kahkaha atarak yaklaştı -mümkünmüş gibi- artık daha beyaz görünen çocuğa. “Neyi biliyorum? Uzun zamandır bu hayalleri uygulayabileceğin bir organizasyon yapamadığını mı, fenerlerin inanılmaz kutsal göründüğünü, düğünlerini unutulmaz kılacağı fikrine kimseyi inandıramadığınızı mı?”