PROLOG~

76 17 4
                                    

Bir varmış, bir yokmuş
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
Ben annemin güvenli kollarında uyurken küçük bir melek kulağıma güzel bir ninni fısıldıyordu.

Mutluluğu vaat eden ses, tıpkı bir masaldaymışım gibi bulutların üstünde hissettiriyordu.

Küçüktüm, o zamanlar bunun ne kadar masalsı geldiğinin farkında değildim. Her güzel şey gibi bu da korkunç bir şekilde bitmişti; o fısıltılı ninni sesi büyüdükçe tehlikeli bir tınıya dönüştü. Ve en sonunda, katlanamadığım acı çığlıklara hapsoldu. Bana ninniler söyleyen o melek bir canavara dönüşmüştü.

Issız orman.
Asla masum değildi.
Annemin sert bir dille buraya gelmemem için beni neden uyardığını artık daha iyi anlıyordum. Bütün felaketler o gün başlamıştı.

Küçüktüm, sırtımı annemin güvenli göğsüne yasladığımda bana hiçbir kötülüğün dokunamayacağını zannederdim.

Ama öyle olmadı.

Kapıldığım o masalların sadece birer yalandan ibaret olduğu tokat gibi yüzüme çarptı. Gerçekliğe döndürdü.

Bana en büyük zararı sırtımı yasladığım güvenli kollar verdi. Önce babam ellerimden kayıp gitti. Sonra...

Sonrası için hangi kelime dudaklarımdan dökülürse içimdeki kor ateş sönecekti?

Şimdi üzerinden neredeyse 1 yıl kadar geçti. Aldığım her yara en az ilk günkü kadar tazeydi. Hâlâ acı veriyordu.

Ama benim yaralarım hiç eskimedi anne. Buna izin vermedin.

Beni bununla yaşamaya mecbur ettiğin ve bunlara sebep olduğum için kendimi asla affedemedim.

Artık asla masallara inanmayacaktım.

Tılsımlı RuhlarOnde as histórias ganham vida. Descobre agora