yeşil ojeli havai fişekler

14K 743 3.1K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

-------

"Hiç güzel bir şarkı değil bu."

Sonunu görmek istemediğim bardağımı tahta tezgaha bıraktım. Barmen mırıldanmalarıma başını çevirdiğinde gözlerimi arsızca diktim gözlerine. "Berbat bir şarkı, berbat bir grup. Sizi yükselttiğimiz yerden saygısızca düşüyorsunuz. Çekil şuradan." Sinirle ayağa kalkıp yarı sarhoş halimle omzuma çarpan kişiyi bir yana fırlattım. Yanımda getirdiğim eski gitarımın kılıfını koluma geçirdim. Bir bebek ilk adımlarını atıyormuş gibi paytak paytak yürüdüm sahneye kadar. Sahnedeki grup da şarkılarını bitirmiş, yeni şarkıları için hızlı bir ayarlanma haline bürünmüşlerdi.

"Afedersiniz." diyerek sahneye çıkan beni tutacak görevlilere sahip değildi bu bar. Görevlilerin gözlerinin içine baka baka o sahneye çıktım. Hiçbiri de beni tutmadı. Çünkü iğrenç bir şarkıydı bu, harika şarkılar söyleyen birini bu iğrenç şarkılar için tutmazlardı. Bir kere saygı duyuyorlardı bana.

"Sadece bir şarkı söyleyeceğim." Mırıldanarak şaşkın, genç adamı oturduğu yerden kaldırdım. Elindeki gitar ile ortada kalakalırken görevliler onu kulis denmeyecek, derme çatma odaya yönlendirdiler. Ardından geride kalan grubu da indi sahneden. Bana saygı duyduklarını biliyordum fakat bu kadarını ben bile tahmin etmemiştim. Herkes fısıldaşıyordu, benim kim olduğumu bilenler hikayemi bilmeyenlere anlatıyorlardı. Eğlenceli olmalıydı. Bence değildi.

Eski gitarımı elimle severek kılıfından çıkardım. Ağzımı şapırdatarak az önce şarkı söyleyen çocuğun önündeki küçük masada bıraktığı sigarasından bir nefesi içime çektim. Sesim berbat çıkabilir, zaten kimseye beğendirmek için söylemiyorum.

Dumanı bedenimden def ederken kaba bir şekilde bacak bacak üzerine attım. Çocuğun sigarasından otlanmak hoşuma gitti çünkü onun kullandığı sigaranın aynısıydı, sigarayı bir daha dudaklarıma yerleştirirken gitarı ustalıkla tuttum. Başımı kaldırıp birbirinden uzak yerlere oturmuş, beni seyreden eski dostlarıma baktım teker teker. Jongdae de aynı benim gibi sigara içiyordu. Yıllar önce sigaradan nefret ederdi. Ben de ederdim. Hayat yan yanayken ikimizi de değiştirmişti. Jongdae'nin bana cesaret veren gülümsemesini gördüğümde bağımın kopmadığı tek insan olduğu için ben de var ile yok arası bir tebessüm bıraktım ona.

Junmyeon'un endişeli bakışlarını görmeyi inanın, hiç istemezdim. Eskileri hatırlatıyordu bana. En az bu koyu yeşil sandalye kadar. Ne garip, hepsi de küçücük barda birbirlerinden en uzak yerleri mesken edinmişlerdi kendilerine. Benim buraya gelirken hiç öyle bir derdim yoktu, burada olduklarını bile bilmiyordum, inanılmaz bir tesadüftü bu. Bara girdiğim anda burada olduklarını anlamıştım. Buranın önünde çok dolaşırım fakat hiç girmem, bugün burada olduklarını hissederek girdim buraya. Şans, gitarım da yanımdaydı. Ve şans, onlar da buradaydılar. Bir baterist ve bir gitarist hariç tabii. Eksik de olsalar, çok eksik de olsam buradaydık işte.

Sigarayı bırakıp önümdeki mikrofonu boyuma ayarladım, ardından etrafa bakınarak mikrofona dayandım. "Keyfinizi kaçıracağım. İsterseniz hepiniz defolup gidebilirsiniz." Herkes sözlerimle bana dönerken bu sözleri üstüne alınması gerekenlere bakıyordum. Gözlerim Jongin'de durmuştu şimdi, numarasının hâlâ telefonumun sekiz numarasında hızlı aramada olduğunu büyük ihtimalle bilmiyordu, çünkü onu hiç aramamıştım. Ardından yeniden Junmyeon'a döndüm. Sonra da o eski, bizden kimsenin oturmadığı o uzun tezgaha. Bambaşka yüzler süslüyordu şimdi orayı. Tezgahın sonunda oturan adamın yerine diktim acılı gözlerimi. Ona bakıyorum sandı fakat ben onun yerinde oturan geçmişime bakıyordum. Gülerek omzuma vuran adamın gülüşüne.

Yeşil Ojeli Havai Fişekler // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin