giriş

8.7K 522 514
                                    

Hayatın kahkaha tonlarının sesleri
Açık kulaklarımda çınlıyor
Heyecanlandırıyor ve davet ediyor beni
Etrafımda milyonlarca güneş gibi parıldayan sınırsız, sonsuz aşka
Beni evrenin diğer ucuna çağırıyor
across the universe

---

Dışarıda kar olağanca güzelliğiyle yağmaya ve etrafı peri masallarından fırlamış gibi bembeyaz göstermeye devam ederken çoğu öğrenci Noel tatilinde, diğerleri ise Hogwarts sessizliğinin keyfindeydi. Her Noel, evlerine dağılan Slytherin üçlüsü bu yıl okulda kalmışlardı ve büyük salonda tatlı yerken ciddi bir konuşma içerisindeydiler.

"Bu tamamen saçmalık!" dedi Draco elmalı turtasını çatalıyla didiklerken.

Pekala, çok ciddi bir konuşma sayılmayabilir.

"Kendime güveniyorum." dedi Blaise göz kırparken. Draco ve Pansy inanamaz gözlerle ona bakarken kendisine olan güveni her şeyin üzerindeydi.

"Yani diyorsun ki, buradaki herkesi kendime aşık edebilirim?" diye tekrarladı Pansy alaycı bir şekilde. Bir parmağı saçıyla oynuyor, gözleri delici bakıyordu.

Tamam kabul ediyorum, pek ciddi bir konu değil. Ama sonuçta hikaye bir yerden başlamalıydı değil mi?

Blaise sırıttı; "Bu yakışıklı olmakla alakalı değil, karşındakini nasıl etkileyebileceğini bilmekle alakalı. Yani, istersem Argus delisini bile ayartabilirim ama bu pek hoşuma gitmez."

Üçlü kahkaha atarken Draco yeni bir eğlence bulmanın getirisiyle masada biraz daha Blaise'e doğru eğildi. Gri gözleri parıldıyordu.

"O halde bir iddiam var."

Pansy kafasını onaylamaz bir şekilde salladı. Daha şimdiden Blaise'in pişman olacağını hissediyordu. "Dostum, bunun sonu hiç hoş olmayacak."

Blaise kollarını göğsünde doladı ve Draco'nun bakışlarına karşılık verdi. Okulda çok kişi yoktu yani kapıdan içeriye en fazla kim girebilirdi ki? Hufflepuff'tan biri veya belki McGonagall? Pekala, bu pek hoş olmazdı sahiden.

"Kapıdan giren ilk kişiyi kendine aşık etmeyi başarırsan bir gün boyunca istediğini yapacağız." Draco'nun dudakları belayı çağırır gibi kıvrıldı, gözlerinde bunu eğlenceli bulduğuna dair iddialı bir bakış vardı ve belki de Blaise tam bu an bu iddiadan kaçması gerektiğini hissetmişti.

  Ancak yapmadı.

"Kabul ediyorum."

Draco ve Pansy suratındaki alaycı gülümsemelerle, Blaise ise ciddi bir ifadeyle kapıya bakmaya başladılar.

Dakikalar sonra üçününde hiç beklemediği biri girdi. Blaise gözleri kocaman olurken aynı anda sırıttı, oysa onun okulda olduğunu bile bilmiyordu.

Ron Weasley bu yıl iyice uzamış olan turuncu saçları, mavinin en can alıcı tonu olan gözleriyle ve elmacıklarındaki çillerle beraber suratındaki bıkkın ifadeyle içeriye girdi. Hemen arkasından ise Ron'un sinirlenmiş suratına gülen Herm ve Harry.

"Onlar yüzünden tatilim yarıda kesildi diyorum, hala gülüyorsunuz." dedi Ron gözlerini devirirken.

Bilmiyordu, tatilinin yarıda kesilmesi ve okula dönmesi aslında hayatının başka bir yönde ilerlemesinin başlangıcıydı. Eh, öğrenmesi pek uzun sürmeyecekti.


yn: Gerçekten kendime verdiğim sözleri tutma süremi hikaye yayınlama süremle anlayabiliriz bence gsldgjkşfdi Bir de aksiyon yazmakta pek iyi değilim, iyi olduğumu da düşünmüyorum :( o yüzden genelde fark etmişsinizdir hikayelerimde Harry Potter evreninde geçen savaşlar ve olaylar pek olmuyor. Umarım bu sizi rahatsız etmiyordur.

Önemli uyarı; Dikkat, bu hikaye Blaise Zabini'e sövme isteği getirebilir!

Duyurularımı ve düşüncelerimi de sizinle paylaştığıma göre, umarım bunu da seversiniz mimnoşlar :'3

Across The UniverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin