Bölüm 1 | ''Savior.''

64.6K 1.2K 111
                                    

Merhaba wattpad'da paylaştığım ilk hikaye değil. Diğer hikayemi silmiştim. Devam edememiştim umarım bunu beğenirsiniz.

Soğuktan uyuşmuş olan ellerimi cebime sokarak yürümeye devam ettim.

Hava oldukça soğuktu. Bu, ruhumun soğukluğu yanında bir hiç kalıyordu aslında.

Sadece, kendimi olabildiğince yalnız ve bitkin hissediyordum. Bu böyle olmamalıydı.

Yanaklarımdan akan yaşın sebebi neydi? Neden böyle ağlıyordum?

Sadece genç ve aşıktım, hiç olmadığım kadar. Bu aşk, yalnızca iki saat önce, sevgilimin -ki bu artık eski oluyor.- beni aldatmasıyla bitmişti.

Yapabileceğim bir şey yoktu. Kendimi savaşamayacak kadar güçsüz hissediyordum. Bunun hesabını ona daha sonra, acı bir şekilde soracaktım.

İntikam almak bana göre değildi, zaten bu acı olayından kastım da intikam değildi. Ama yine de, benim çektiğim acının en ufak bir kısmını bile çekmesini istiyordum.

Düşüncelerimden kurtulmak için kafamı belli belirsiz salladım. Yalnız kalmak her zaman iyi geliyordu. Düşünecek zamanım oluyordu. Ses yoktu. Huzur vardı.

Ama bir yandan da o kadar kötüydü. Tek başınaydınız. Ağladığınızda başınızı koyacak bir omuz yoktu.

Titreyen telefonumu cebimden çıkardım. Kim aradığını düşünmeden meşgule atıp telefonumu kapattım. Artık hiç bir şey umurumda değildi. Olmamalıydı da zaten.

Ayakta durmaya son verip karşımda duran çimlere oturdum. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Garip bir şekilde, dertlerimden kaçmak istiyordum.

Nereye kaçabileceğimi de bilmiyordum. Nereye kadar böyle devam edebilirdi ki?

Kulağıma bir taraftan inleme sesi geldiğinde boşvermek için elimi, başımın üstüne yerleştirip, başımı ellerimin arasına yerleştirdim.

Neler olduğunu merak etmiyorum. Muhtemelen bir grup genç, birilerini dövüyordu.

İnleme sesleri devam ettikçe, benim de merakım artmıştı. Nereden geldiğine bakmak için ayağa kalktım. Sadece bakıp, olduğum yere geri gelecektim.

Kimseyle uğraşacak halim yoktu, ama içimdeki merak git gide artıyordu ve içimden bir ses gitmemi söylüyordu.

Üstü tamamen siyaha boyanmış, korkutucu duran ama ne saçmaysa beni korkutmayan depoya doğru yürümeye başladım.

İzlediğim filmlerde, hep böyle depoları birilerini dövmek için kullanırlardı.

Belki de bir ara Matthew'i bu depoya getirip ölesiye dövmeliydim?

O en ağır cezaları hak ediyordu.

Düşündüğüm şeyin ne kadar saçma olduğuna karar verip yavaşça depoya yürümeye devam ettim.

Oldukça sessiz olmaya çalışıyordum. Eğer buralarda biri varsa, beni görmesini istemiyordum. Görürse, başım belaya girebilirdi. Bu halde isteyeceğim en son şey buydu.

Sonunda depoya ulaştığımda deponun hafif aralık olan kapısından kafamı uzattım ve etrafa göz atmaya başladım.

Bir adam elinde sopayla birini dövüyordu. Dövülen adam, sandalyeye sıkıca bağlanmıştı ve yüksek sesle bağırıyordu. Canı çok acıyor olmalıydı.

"Son duanı et Malik." Dedi adam elindeki sopayı sallayarak. Böyle çok sinir bozucu görünüyordu ve sadece bu görünümü bile ondan nefret etmemi sağlamıştı.

Neden bilmiyorum ama içimden geçen bir ses, içerde bağlanan çocuğa yardım etmeni söylüyordu.

Ama bunu tek başımla yapamazdım. O kadar güçlü değildim.

Aklıma gelen bir fikirle gülümsedim ve deponun içine ufak adımlarla girmeye başladım.

Başıma Matthew'in beni aldatmasından daha kötü ne gelebilirdi ki?

Adamın arkasından yavaş ve sessiz adımlarla geçerken sinsice sırıttım. Adam tam bir salaktı. Birazdan kafasına yiyeceği odundan haberi yoktu.

Ya da tam tersi olup, beni yakalacak, belki de bu çocuk gibi beni dövmeden direk öldürecekti? Biraz komik olacaktı ama şuanda en ufak bile korkum yoktu.

Düşüncelerimden uzaklaşarak sopayı aldım ve adamın arkasına geçerek sopayı tam adamın kafasına indirdim.

Bu çocuğu kurtarırken, aklımda, onun hayatının aşkı olacağıma, benimde ona deliler gibi aşık olacağımdan haberim yoktu tabii.

savior. || zaynWhere stories live. Discover now