Kaboom!

21 5 6
                                    

Aynanın karşısına oturdum ve kendimi bir süre izledim. Ne görüyordum?
 
    Gökyüzü mavisi gözler, omuz hizasında sarı saçlar, üzerinde  Wonder Woman'nın logosu olan siyah dar bir tşört...Hayır hayır! Aradığım şey bu değil.
    
      Zeus'un ve Helena Sandsmark adında bir arkeoloğun kızı... Bu beni ne yapar?
   
      Şuan her şey gerçekten çok karışık. Oysa 5 yıl öncesine kadar ne olduğumu ve ne olacağımı biliyordum. Annem hayattaydı, günümün birkaç saati okulda hayal kurarak geri kalan zamanımın çoğu annemin iş yerinde yani Gateway City Antik Eserler Müzesinde geçiyordu. Yabancı dil derslerinde çok iyiydim. Okulu bitirdigimde çevirmen olacaktım. Sakin ama güzel bir hayatım vardı. Ta ki babamın Zeus olduğunu öğrenmem ve güçlerimin aktifleşmesine kadar.

   Sonra ne mi oldu? Diana Prince (yani namı değer Wonder Woman) annemin yakın arkadaşıydı. Güçlerimi fark ettiğinde beni yanına aldı. Annemin dokunuşlarında güçlerimi pasifleştirme yeteneği olduğunu öğrendiğimizde annemi eskisi kadar görememeye başladım. Bir süre sonra Diana beni Themyscira'ya eğitim almam için götürdü. Artemis öğretmenliğimi yaptı. Ve tam bu gün yani 5 sene sonra ülkeme, evime geri döndüğümde Annemin trafik kazasında öldüğünü öğrendim. Ona asla veda edememiştim. Eski hayallerim, eski arkadaşlarım, eski ailem kalmamıştı.

  Kapımın çalınmasıyla geçmiş düşünceleri içinden çıktım.

   Diana:
-Hey Cassie.

   Ben:
-Efendim?

  Diana:
- Müsait misin?

  Ben:
-Ah! evet, gelebilirsin.

  Bakışlarımı gıcırdıyarak açılan kapıya yönlendirdim. Diana gerçekten çok güzel bir kadındı. Koyu kahve, dalgalı, parlak saçları; badem gibi kahverengi gözleri , pürüzsüz bir cildi, insanın içini ısıtan bir gülümemesi, kırmızı dolgun dudakları vardı. Beyaz bir gömlek ve buz mavisi kot paltolon giymişti. Gömleğin kollarını bilekleri görülecek şekilde katlamıştı. Yaklaşık 82 yaşındaydı ama görünüşü 23 yaşlarına aitti.
   Eh, ne de olsa o bir Tanrıça.
  
    Gözlerimi Diana'nın üzerinden çekip arkasında duran genç kadına yönlendirdim. Kömür siyahı beline kadar uzanan saçları, deniz mavisi iri gözleri, pembe dudakları, ne yapacağını bilmediğini çok belli eden bir ifadesi vardı; üzerinde siyah ince bir kazak ve siyah paltolon vardı. Siyah ona gerçekten çok yakışıyordu.

    Diana'ya sorar gözlerle baktığımda beni anlamış olmalı ki hemen açıklama yaptı.

      Diana:
-Cassie, *elini donnanın omzuna koyar* seni Donna ile tanıştırmak istedim. O senden önce ki Wonder Girl. Ve...

    Cümle seçmekte zorlanıyor olmalı ki bir süre durakladı.

   Diana:
- Bak Cassie, kötü bir durumun içindesin, biliyorum. Donna'yı buraya sana iyi gelmesi için getirdim.

   Gözlerimi Donna'ya çevirdim. O da bana bakıyordu.

     Diana:
- Donna'yı bulduğumda annesini, babasını, kardeşlerini, evini ve tüm herşeyini bir yangında kaybetmişti.

   Diana, Donna'nın yanından ayrılıp yanıma oturdu.

    Diana:
-Hepimiz bir bedel ödemek zorunda kaldık, kalacağızda. Güçlü insanların yaşadığı zorluklar zayıflara göre daha büyüktür. Her şeye rağmen güçlü kalmalıyız.

   Bakışlarını Donna'ya çevirdi ve onaylar şekilde kafa sallayıp odadan çıktı.
  
    Donna ile yanlız kalmıştık ve ikimizde de ölüm sessizliği vardı. Bu durumdan rahatsız olmuş olmalı ki birkaç dakika sonra sessizliği bozdu.

    Donna:
-Demek adın Cassie...
- Ne zamandan beri Wonder Girl ismini taşıyorsun.

    Ben:
-Bu sabahtan beri.

   Donna:
-Anneni mi kaybettin?

   Ben:
-Annemi, amcalarımı,okulumu... Cassie olmama neden olan herşeyi.

   Yavaş adımlarla yaklaşıp yanıma oturdu.

   Donna:
-Uzun zaman önce ben de senin gibi düşünüyordum. Beni ben yapan herşeyi kaybettiğimi. Ama seni sen yapan yaşadıklarındır.

  Ben:
-Yani ben annesini kaybetmiş bir kızım. Bu beni ben yapan şey öyle mi?

  Donna:
-Sen ailesini kaybetmesine rağmen güçlü durmaya çalışan bir genç bir kadınsın.

  Ben:
-Güçlü durmak annemi geri getirmeyecek.

  Donna:
- Annen artık sonsuza kadar seninle yaşamaya devam edecek.

  Ben:
- Nasıl yani?

  Donna:
-Sıcaklığını kalbinde hissedeceksin, kokusunu sevdiğin kokuları koklarken bulacaksın, sesini sevdiğin sesleri dinlerken duyacaksın, yüzünü görmek istediğinde yıldızlara bakıp orada olduğunu hissedeceksin. Kısacası, sen ve duyguların yaşadıkça oda seninle birlikte yaşayacak.

  Yanaklarımda akan yaşları fark edince bana sarıldı.

  Donna:
- Hem biz amazonuz değil mi? Bu da bizi kardeş yapar. Yani tüm aileni kaybetmiş değilsin.

  Sarılmasına karşılık verdim ama bu akan göz yaşlarımı engellemiyor daha da arttırıyordu.

   Tanışalı 10 dakika bile olmamıştı ama bir anda bana yıllardır kardeşiymişim gibi davranıyordu. Onda ki bu samimiyeti ve şevkati sevmiştim. Sarılmasında ki sıcaklığı sevmiştim.

   Donna:
-Sana Wonder Girl olmak hakkında bildiğim herşeyi anlatacağım. Ama önce...

  Ayağa kalktı ve elini uzattı.

   Donna:
-Hadi biraz eğlenelim.

 

    

 

     

Wonder Girl CassieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin