1. Sessizliğin Acı Mırıltısı

74 10 33
                                    

Bana ders vermeye kalkma. Ben dersimi yıllar önce tek başıma çizgi film izlerken aldım. Çünkü annesi meşgûl olan çocuklar oturup tek başlarına çizgi film izlerler. Bana empati yapma. Çünkü annem, annem empatinin ne olduğunu bilmiyor. (Ali Lidar)

*Umudu maviye boyamak isteyen çocuğun, mavi boya kalemi olmaması ne acı. (Seher Gökalp)

Taladro  'yürüyorum dinkenlerin üstünde'

Onsuzluk her hücremi sarmalamıştı. Yalnızlık ise izin dâhi almadan kurulmuştu kalbime. Yokluğundan bahsetmiyorum, çünkü o hep olması gerektiği yerde. Kapı eşiğinde. Gülümsüyor arsızca. Canımı acıttığını bilmeden.

Aradan geçen onca zamana rağmen unutamıyordum onu. Onsuzluğu ben seçmiştim oysa. Çünkü sevginin ne demek olduğunu bilmiyordum.
'Sevgi almayan sevgi veremez' demişti tanıdığım biri...

Küçüktüm. 16 yaşında hiçbir şeyi bilmeyen, aptal bir deliydim herkesin gözünde. Oysa ne deliydim ne aptal. Sadece dilsizdim. Duymuyor muydum? Hayır duyuyordum. Sadece dilsizdim, cahildim, hiçbir şeyi bilmeyen bilgisiz biriydim.

Siz hiç 16 yaşında konuşamayan bir insan gördünüz mü? Ben gördüm hem de baş ucumdaki aynada.

Aynaya bakarken 16 yaşında hiçbir şey bilmeyen bir kız görürdüm her seferinde. Aciz bir kız. Kırılgan, üflesen uçacak kadar, narin bir kız çocuğu. Sevgi nedir bilmeyen. Annesini görmeden, kokusunu bilmeden bunca yaşına kadar yalnız yaşayan.

Odasından çıkamayan, arkadaşı olmayan, okuma bilmeyen, konuşmayı bilmeyen, garip bir kız.

O kız çocuğu benden başkası değildi.

16 yıllık hayatım bir odada tıkılı kalmakla geçti. Hayatımı yalnızca o değiştirebildi. Ona minnettar bir o kadar da mahçubum. Onu yarı yolda bırakan benim. Onu terk eden benim. Bazı şeyler sırf mecburiyet. Mecburdum.

Adımın aksine korkak aptalın tekiyim.

Üzgünüm.. Hiç olmadığım kadar üzgün. Böyle sanki her yanım kesik de, bedenimden aşağıya doğru oluk oluk kan akıyor. Ama benim saracak bir şeyim yokmuş gibi çaresiz ve üzgün..

Bana yardımcı olmasaydı, şimdi ne hâlde olurdum bilmiyorum. Aradan 8 yıl geçti. Onu görmeyeli gülümseyişini görmeyeli tamı tamına 8 yıl.

Bu 8 yıl benden çok şey almıştı. Aldığı gibi vermişti de. Şu an en iyi bûroda en gözde avukattım.

Okumayı bilmeyen aptal kız çocuğu, bir avukat oldu.

Kelimelerim canımı acıtıyor. İçimde bir acı var. Adını koyamadığım melun bir şey.

Söyleyemediğim, dilimin ucuna gelip de ağzımdan çıkmayan gerçekler..

Gözyaşlarımı durduramıyorum. Kelimeler dudaklarımdan çıkmak için savaş veriyorken dilim inatla karşı koyup susmakla yetiniyor. Yana yakıla susuyorum.

Gerçekleri söylemek gelmiyor içimden.

Özledim onu... Gerçek bu.

Ben Armina. Varlık içinde yaşayan, ama mutluluktan yoksun bir kadın.

♥♥♥

8 yıl önce

Soğuk bir eylül sabahıydı. Küçük kız pencerenin önünde, çömelmiş bir şekilde oturmuş, dışarıda yağmakta olan yağmuru heyecanla ve büyük bir hevesle seyrediyordu. Yağmurda koşuşturan insanlara bakıyor ve neden yağmurda koşuşturduklarını anlayamıyordu. Yağmur şiddetini her geçen saniye de daha da arttırıyordu. Küçük kız ise soğuktan üşümüş ellerini ovuşturmakla yetiniyor, ama ellerini ovuşturmak bir işe yaramıyordu.

Mavi YosunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin