「 bir 」

127 19 28
                                    

Uyuyamayacağını anladığında ranzanın üst katından bacaklarını aşağı sarkıtarak yavaşça merdivenleri indi, Jieun.

Hep böyle olurdu. Uyuyamama hastalığı olan biriydi ve okul yurdunda kaldığı için geceleri kalkıp yapabileceği bir aktivite yoktu. Yapabileceği tek şey kapkaranlık odada diğer arkadaşlarını rahatsız etmeden yatağında yatmak ve sabaha kadar tavanı izlemekti.

Şimdi ise ilk kez kuralları çiğneyecekti. Ellerini ranzanın merdivenlerinden çekerek yavaşça odanın kapısına doğru ilerledi.

Askılıktan siyah hırkasını ve masanın üzerinden telefonunu aldıktan sonra yavaşça odadan çıkıp sessiz yurdun koridorlarında gezinmeye başladı.

Tek istediği bahçedeki banklardan birine oturmak ve birkaç saat müzik dinleyerek uykusunu getirmeye çalışmaktı.

Sonunda demir kapıya geldiğinde, ağır kapıyı sessizce açmak için uğraştı ve başardığında minik bir gülümsemeyle bahçeye doğru hızla ilerledi.

Çardakta oturabilirdi, çimlere yatıp yıldızları seyredebilirdi. Bir tık daha özgür hissediyordu şimdi.

Oturmak üzere ilerlediği bankların birinde tek başına duran geniş omuzlara sahip oğlanı gördüğünde durmadan ilerlemeye devam etti.

İki boş bankın arasındakine oturmuş oğlanın sol tarafındaki, ağaçlara daha yakın olan beyaz renkli banka oturdu, Jieun.

O çocuk neden buradaydı? Belli ki o da uyuyamamıştı.

Umursamamaya çalışarak kulaklıklarını kulaklarına taktı ve siyah hırkasına iyice sarılarak oturduğu küçücük bankta bacaklarını kendine doğru çekti.

Birkaç dakika öylece durup yıldızları izleyerek müzik dinledikten sonra sıkılarak kulaklıklarını çıkardı ve ayağa kalktı.

Dizilerde böyle olurdu, oğlan kızın yanına gelirdi ve ikisi arasında geçen hikaye böylece başlardı.

Jieun'un yanına gelen kimse olmayınca Jieun kendi hikayesini kendi yazmaya karar vermiş ve oğlanın oturduğu banktaki boş kısma oturmuştu.

Böyle bir davranış sergilediği için kalp atışlarını midesinde hissetmişti, Jieun.

Sadece benzer sorunlarının olabileceği bir arkadaş, diye kendine hatırlattıktan sonra mırıldandı, "Merhaba."

"Merhaba," diyen ince ses onu şaşkınlığa uğratmıştı. Dış görüntüsüyle uyuşmayan sesi Jieun'un yüzünde şaşkın bir ifadeye sebep olurken ince ses tekrar konuştu, "Bir şey mi istiyorsun?"

Jieun başıyla onayladıktan sonra, "İstiyorum," diye mırıldanmıştı. "Arkadaşın olmayı."

Nefes seslerinden oğlanın kıkırdadığını anlamıştı, Jieun.

Karanlıkta yüzünü tam seçemediği ince sese sahip beden genç kızın karşısına gelerek elini uzattı, "RJ."

Kendi adını söylemediğini anladığında Jieun da gülümseyerek RJ'nin uzattığı eli tuttu, "IU."

Bu, hayallerindeki kendini tanıtma şekliydi. Bir gün kendini kameraların karşısında böyle tanıtacağına inanıyordu.

hiç uaena yok buralarda :(IU ve Seokjin'i yakıştırdığım için değil, yakıştırıldıları için yazıyorum

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

hiç uaena yok buralarda :(
IU ve Seokjin'i yakıştırdığım için değil, yakıştırıldıları için yazıyorum.
Yazacak başka erkek idol bulamadım, umarım seversiniz.
- everglove

insomnia ❧ lee jieunTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon