¡ Harlequin ¡

767 72 139
                                    

Hoş geldiniz, dünyanın en güzel çiçekleri.
Azıcık konuşayım, ufacık bir tarih atabilir misiniz, başladığınız gün için? Yad ederiz ileride😊 (ettim şahsen)
Yanlışlarım var ise çok çok üzgünüm, çiçeklerim. Kontrol etsem dahi kaçıyor gözlerimden. :(
Ve şey, bunu birkaç oturuşta yazdığım için kopukluklar olma ihtimali çok fazla... Karmaşalar ve içindeki bozukluklar için uyarırsanız eğer, düzenleyebilirim!!
Sizleri seviyorum ve şey, yazabileceğim en ayıplı şeyleri yazdım!!!🤭🤭
Ayakkabılarınızı sola çıkartabilir, sağ taraftaki rahat terlikleri alabilirsiniz efendim, iyi okumalar<3

👞👟🥾🥿👠👡👢

🧦🧦🧦🧦🧦🧦
Terlik bulamadım ama çorap giyin de üşümeyşn:(


Holly'ye mamasını koyduktan sonra, Jimin'in çıkışına yetişmek için hızlıca hazırlandım. Haber vermeye gerek duymadan arabama binip, yola koyuldum. Kreş çok uzağımızda değildi ve tam olarak çıkış zili çaldığında arabamı park etmiş, bahçe kapısına ulaştım.

Bütün çocuklar, gelmiş olan ebeveynlerine doğru koştururken, arkalarından Jimin'in koşmamalarına dair uyarılarını duydum. Sesi gelmesine rağmen kendisi hala kapıya ulaşamadığında yanına gitmek için hareketlendim. Kendisi, koridora yaslanmış, yüzündeki sırıtışla birlikte bekliyordu. Pislik, o kadar güzel gülüyordu ki!

"Hey, güzellik," diyerek seslendiğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. "buralara sık gelir misin?"

"Ahahah, hayır, hiç gelmem aslında."

Konuştuğumda kıkırdadı ve kollarını belime dolamadan hemen önce, benim kollarımı tutup omuzlarına gevşek bir şekilde bıraktı.

"Yoonie, bu sürprizi neye borçluyum, bebeğim?"

Elleri belimi yavaşça okşarken başımı omzuna yaslayıp, onu soludum. Ciğerlerim çiçek açtığında, hepsini kusacakmış gibi hissettim. Bu dünyanın en güzel hissiydi.

"Seni özledim sadece," ufak mırıldanmamla birlikte, o da kafasını omzuma koyup küçücük bir öpücük bahşetti. Dudaklarının değdiği her yere bahar geliyordu. Mutluluk, neşe getiriyordu dudakları. Jimin'in güzel dudakları...

"Ben de seni özledim, miyav," Kulağıma doğru fısıldadığında başımı kaldırıp omzuna yavaşça vurdum. "Bana böyle seslenmemeni üç yüz bin kere söyledim."

"Ben de seni üç yüz bin kez seviyorum, miyav."

"Jimin-sshi, bir bakabilir misin? Ah, Yoongi-sshi! Hoş geldin!"

Jimin'in iş arkadaşlarından biri olan ve benim burada en sevmediğim kişi olan Minhee, kocamı yanına çağırdığında sinirlenmem oldukça doğal bir olaydı o an için. İkimize ait özel bir anı bozmuş, üstüne üstlük sırıtmıştı bile.

Jimin ellerini belimden çekerek elimi tutup beni peşinden sürükledi. Minhee, bilgisayarda çıkan bir uyarıyı göstererek düzeltemediğini söyledi.

Teknoloji dehası eşim, bilgisayara yönelerek birkaç dakika içinde işini bitirdiğinde Minhee, konuştu.

"Jimin-sshi, bana büyük bir iyilik yapmış oldun! Bunun için bir kahve ısmarlamalıyım, ne diyorsun?"

Jimin'in omzuna koyduğum ellerimi sıkılaştırıp, yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum.

"Üzgünüm, Minhee-sshi fakat Yoonie ile programımız oldukça dolu..."

"Ah, anlıyorum." Bozulduğunu düşen yüzünden anlasam dahi umursamadım. Eşimi için dibi düşüyor, tanrım!

"Gidelim mi, sevgilim?" dedim Jimin'in elini tutarken.

Harlequin × yoonmin Where stories live. Discover now