.

3.8K 328 448
                                    

(Y/N: Medyayı şarkı sözlerini okuyacağınız zaman oynatırsanız mükemmel olur. İyi okumlar.)

Saç kesme saatinden kaçtığı için, yetmiş kişilik yatakhanede komutan tarafından azarlanılan arkadaşım Baekhyun'un suratına bakarak gülüyordum. Onla her ne kadar alay etsem de morali asla bozulmayacaktı. Asla sinirlenmezdi laubali biri olduğu için. Laubali olmasa bile, sinirlense veya üzülse yine de güler, neye güldüğünü anlamazdınız. Onu tanıyalı nerdeyse beş ay olmuştu ve artık mimiklerini çözebiliyordum. Şu an işittiği azarı dinlese dinlese kıçından dinliyordur en fazla.

Benim gibi Baekhyun'un azar işitmesine gülenlerin aksine, bazıları sinirli bakışlar atarak söyleniyordu kendi aralarında çünkü bu onun ilk azar işitişi değildi. Baekhyun her konu hakkında aykırı hareketler göstermeyi başaran biriydi ve bazen tüm asker arkadaşlarını tehlikeye atabiliyordu. Bir keresinde sabah koşusundan kaytarmak için beni de ikna ettiğinde, ormanın içine kadar kaçmıştık. İlk kaçışımız değildi, kalabalık olduğumuz için bazen gözden kaçılabiliyordu yokluğumuz. Nasıl olduysa o gün komutan yokluğumuzu fark etmiş. Yerimizi söylemeleri için diğer arkadaşlara bin şınav çektirtmişti. İspiyonlamak istemediklerini zannetse de kimsenin yerimizi bildiği yoktu. Tabii yakalandığında iki katı daha fazla şınav çekmeye maruz kaldık.

Saçının kısa olmasından nefret ettiği için yine sinsi planlarından birini uygulayıp kaçmıştı fakat yakalanmasıyla saçı kesilmiş, planı altüst olmuştu. "Komutanım, saçımın önceki hali zaten kısa değil miydi? Önceki tıraştan beri bir santim ya uzamış ya da uzamamıştı." Baekhyun akıl almaz cesareti ile isyan ettiğinden dolayı her zamanki gibi komutandan bir tokat yedi. Hak ediyordu.

Komutanın tekrar bağırmasını beklerken bir anda arkadan bir ses "Yeter artık! Saç kesme kuralı ezelden beri olan bir şey. Senin gibi bir gerizekalı saçının kesilmemesi için isyan edince, cidden kesilmeyeceğini mi zannediyorsun? Boş herif." dedi agresifçe. Minseok'un sesiydi. Bin şınavın etkisinden kurtulamamıştı anlaşılan. İki gün boyunca bel ağrısından ayağa zor kalkmıştı. Baekhyun'a kinli olan bir sürü asker vardı fakat içlerinden en kinlisi oydu herhalde. Hak mı versem "Ne diyorsun lan sen benim arkadaşıma?" mı desem bilemiyordum çünkü kesinlikle haklıydı. Bir yandan da Baekhyun dostumdu. Her neyse, nasıl olsa komutan varken bana söz hakkı düşmezdi. Zaten komutan varken Minseok'un azarlar şekilde konuşması da cesaret işiydi.

"Kim Minseok! Burda ben varken başka bir askeri azarlamak senin ne haddine?!" dedi beklediğim gibi. En fazla yüz yetmiş boyunda ama vücudu çevik olan, alnının ortasında kaşlarını çatmaktan alnında çizgi kalmış bir herifti. O sırada arkasını dönmüştü ve Baekhyun bana kaş göz yapıp sessiz kahkahalar atıyordu. Kızdırmayı en çok sevdiği insanın komutanımız olduğunu biliyorum. Suratının damla balığına benzediğini söylemişti önceden.

Komutan Lee'nin azarlama seansının sıradaki mağduru Minseok olmuştu. Baekhyun'un aksine utanarak başını eğmişti. Komutanın arkasının dönük olmasını fırsat bilen Baekhyun, suratını asarak sessizce dudaklarını oynatıyor baş parmağını kaldırıp etrafa savuruyordu, evet arsız Byun Baekhyun komutanın taklidini yapıyordu.

Gülmemek için ekstra çaba sarf ediyordu bazılarımız, ben de dahil. O sırada Komutan Lee arkasını döndü ve Baekhyun profesyonelce hazır ol duruşuna hızlıca geçmiş, suratına sahte ciddiliğini yerleştirmişti

"Seni bir güzel adam edeceğim, o zaman görürsün sen." dedi adam sakin bir ses tonuya. Bu adam sesini alçatabildiğine göre ileriki zamanlarda nirvanaya ulaşıp sonsuz huzurluluğa ulaşırdı arkadaşım sayesinde. Ellerini arkasında birleştirip hızlı adımlarla odadan çıktı. Baekhyun anında nefesini dışarı verdi ve çılgınlar gibi gülmemek için yanıma koştu ve kafasını omzuma gizleyerek gülmeye başladı. Cidden eğleniyordu bu seferki gülüşünü net bir şekilde okuyabiliyordum. Ben de omzuna kolumu atıp kıkırdamaya başladım. "Gerizekalısın."

kaçamaklar (cb-oneshot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin