Aşk Serüveni

485 33 29
                                    

Ee günlük aslında tam olarak nasıl başlıyacağımı bilemiyorum ama bi şeyi bildiğim kesin o da ben bir maceracıyım ve sende bi maceracının günlüğü olduğun için çok şanslı oluşun sayfalarında heyecanla dolaşmayı bekleyen mürekkebin benim anılarımla buluştuğundaki heyacanı hiçbir şeye değişemiyeceksin sıkılmana asla izin vermem aslında sana güzel bi isim de düşündüm duyunca seviceğinden eminim sanki herşiyi biliyormuş havasını uyandıran ve eski iyi bir dost havası yaratacak bi isim ve hatta hatrıma büyük ve ıslak bi burun gelir "Sebastiyan" bu senin ismin olsun aslında bu isim dedemin eski avcı köpeğinin ismiydi ama artık çok yaşlandığından ancak başında üşüşen sinekleri avlayabiliyor ama akranın olan Sebastiyan benim hayatımı kurtardı bu yüzden ne kadar da yaşlı olsa ona bi can borçluyum ve her gün onunla ilgilenirim neyse aslında sana önce kendimden ve bakışları doğan güneşe benzeyen baktıkça içimi ısıtan gözlerimi kamaştıran bi güzelliğe sahip olan gülüşüyle kalbimi çalmış olan kızdan "Wilma" dan bahsedicem.

Ahh ah Wilma, neyse benim ismim "Leon" aslında çok çekingenim ve utangacımda yinede bu hislerim o günden sonra köreldi ben değiştim.

Evlatlıktım üvey babamın ismi "Peter" di ve beni kendi oğullarıymış gibi severlerdi on yaşımdayken yetimhaneden kaçmıştım her gün dövülmekten itilip kakılmaktan bıkmıştım bazı geceler çok soğuk oluyordu ve yatağımda yani eski hasır minderinin üzerinde dizlerimi yukarı çekip kollarımla sararak uyurdum tanrıya hep beni sevebilecek bi ailem olması için dua ederdim üzerimize örtmek için eski bi battaniye verirlerdi köşelerini fareler kemirmişti ve tozluydu en azından sıcak tutuyor diye kendimi avutmaya çalışırdım yamurlu günleri severdim yani yetimhaneden kaçmadan önce uyumama yardımcı olan kurmalı bi müzik aleti gibi çatıdan aşşaya doğru damlayarak oluşturduğu sesi dinlemek çok hoşuma giderdi.

Artık özgürdüm o acı günlere bi son verme zamanı gelmişti kaçmıştım ve asla geri dönmemek üzere yemin etmiştim dışarıdaydım ve hava yamurluydu son bahar mevsimindeydik her yerde su birikintileri vardı dışarısının farklı olacağını sanmıştım ama yine güçlü insan diğerlerini ezmeye çalışıyordu sokak köşesinde bi adam dileniyordu az ileride kumar borcu olduğu için dayak yiyen ve umursamaz polis memurları yanından geçiyordu sanki kimse kimsenin umrunda değildi ben şaşkın şaşkın etrafımdakileri izlerken birden bire bardan eski çizmeli pos bıyıklı sarhoş bi adamı attıyolardı üzerime düşmek üzereyken koşarak kaçmıştım her kez biyerlere yetişmeye çalışıyordu sokak aralarında ilerlerken büyük camlı tuğladan örme bi evde melek gibi bi kız gördüm koşarken nasıl durduğumu şaşırmıştım onu görünce sanki zaman yavaşlamıştı ve çatıdan damlayan su sesleri kulağıma gecikmeli geliyordu gözlerim ona takılı kalmıştı içerisi bol aynalı bi odaydı o ise pembe fırfırlı eteği ile bale yapıyordu hareketleri bir kuğ kadar narindi aynadan onu izlediğimi fark etmişti gösterisini tamamlayıp çeğrek dönüş yaptıktan sonra selam verdi ve gözlerini bana çevirmişti kalbim hızla atıyordu çok hızlı koştuğumdandır diyodum kendi kendime soluk alıp verişim değişmişti bu hissi daha önce hiç yaşamamıştım bu koştuğum için değildi bunun adı daha farklıydı yetişkinler buna aşk diyordu sanırım...

Bana baktığını fark ettiğimde geri adım attım ve uzaklaşmıştım acıkmış üşümüş ve ıslanmıştım bi yerde soluklanmaya karar vermiştim gece kararmadan bi yer bulmalıydım orda az ileride terk edilmiş eski bi balıkçı teknesi vardı her yeri çürümüş olmasına rağman bu gece idare ederdi sanırım ama önce karnımı doyurmam lazımdı bale salonuna dönmeden önce az ileriden burnuma hoş kokuların geldiğini hatırladım oraya gittiğimde fırın olduğunu farkettim içeride kimse yoktu bu benim için bulunmaz bir nimetti içeri girerken parmaklarımın ucunda sessizce girmeye dikkat ediyordum kapıyı yavaşça aralamaya başladım çok heycanlıydım ya yakalanırsam diye düşündüm kimse benim gibi bir yetime acımazdı kapıyı ittirirken zil sesi geldi kapının sol üst köşesinde zil takılıymış eyvahh dedim içimden artık çok geçti bedenimin yarısı içeri girmişti bile fırının sol tarafındaki kapıdan birisi çıkmıştı zil sesini duyup önüne bakarak tezgahın önene geçip buyrun efendim derken kafasını müşteri zannettiği ufak hırsıza doğru çevirdi yani bana iri, göbekli, ve ne bulsa yiyecekmiş gibi görünen bi adamdı bana bakarken yüz ifadesi değişti sert bi bakış attı çok korkmuştum ama açdım tezgaha doğru gitmeden yandaki baston ekmeklere gözüm takılmıştı adam hızla bana doğru gelmeye başlamıştı elimi ekmeye doğru uzatıp kavramıştım ve kaçmıştım peşimden gelme ihtimaline karşı koşuyordum arkama hiç bakmadan sesini duyuyordum adam peşimdeydi çok kormuştum koşarken nasıl olduğunu anlamadım bi su birikintisine düşmüştüm şu at arabalarının yolda oluşturduğu çukurlardan birine ama ekmeği korumayı başarmıştım o çok değerliydi adam bana yetişmişti her yerim çamur olmuştu yetimhaneden dolayı dayak yemeye alışıktım adam başıma geldiğinde tırsmadımda değil, sonuçta çok cüsseli hayvan gibi bi adamdı yetimhanede ise sadece benden 5-6 yaş daha büyük serseriler tarafından dövülürdüm gözlerimi kapamıştım ve dizimi yukarı çekmiştim önemli olan iç organlarımdı ve ekmek onları korumak önceliğimdi adam tekme atmaya başlamıştı gözleri kocaman açılmıştı ve küfür ederken ağzından salyalar saçıyordu beni müşterisi zannettiği adamdan eser yoktu yakalarımdan tutup yukarı kaldırdı ve beni silkelemeye başladı kendi kendime bi ekmek için katlandıklarıma değer mi demeye başladım ve o sıra hiç beklenmedik bir şey oldu arkadan birisi beni kucaklamıştı üzerim kirli olmasına rağmen ve pis kokduğumu söylemiyorum bile beni kucaklayıp o barbarın elinden kurtardı bu Peter'i yani babamı ilk görüşümdü zaten o zamandan beri çok severim babamı gördüğüm en dürüst adamdır ve yumuşak kalpli her zaman onun gibi olmak istemişimdir fırıncı Peter'i görünce yüz ifadesi yine değişmişti bakınca beni kurtaran adam çok fiyakalıydı siyah fötür bi şapkası pala bıyıkları,kaliteli keten pantolu, kalın pahalı kabanıyla çok asil duruyordu hele o güzelim deri ayakkabılara ne demeli...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Anı KırıntılarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin