ep.1

429 22 64
                                    

Rujumu tazelerken düşünüyordum.

Kim bilir başıma daha neler gelecekti?

Gerçekten herkesin ailesi bu kadar geri kafalı mıydı? Yoksa bu bizimkilere özel bir şey miydi?

Ben de kuzenlerim gibi erkenden evlenmek zorunda mıydım?
Dünden beri kıyameti koparıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. Beni gerçekten evlendirmek istiyorlardı.

Hem kim başlattı ki şu erken evlilik olayını? Bu tamamen haksızlıktı.
Dışarıda beni bekleyen onlarca erkek vardı ve ben her çiçekten bal almak isteyen bir arıdan farksızdım.
Yani eskiden. Çünkü bugün yepyeni bir gündü. Arkaya romantik bir müzik eklesek bir kdrama başrolü sayılacağıma eminim. Hani şu başına bin türlü bela gelen ve beyaz atlı prensiyle tanışıp sonsuz mutluluğa ulaşan başrol.

Muhtemelen tek farkımız benim daha güzel olmam ve daha berbat şeyler yaşayıp daha kötü bir sonla karşılaşacak olmam olacaktı.
Hayır, ne zaman bana uygun birilerini bulduklarını düşünseler hemen gelin güvey oluyorlardı. Şimdiye kadar hiçbiriyle buluşmamıştım ama bundan kaçarım yoktu. Elim kolum bağlıydı.
Midemde bir bulantı hissettiğimde derin bir nefes aldım.
Bugün başıma güzel bir şey gelmeyeceğine emindim. En iyi ihtimalle her yere kusardım muhtemelen.

Fark etmesem de hayatımda değişecek bir şeyler olduğunu biliyordum. Bekâr hayatımın tadını gayet iyi çıkarmıştım.
Ama seçtiğim hayata anne ve babam daha fazla dayanamamıştı ne yazık ki.

Ve bana hiç tanımadığım biriyle randevuya çıkmam söylenmişti. Yine. Onları reddedip evden ayrılmak gibi bir planım yoktu ve dediklerini yapmazsam başıma gelecekleri biliyordum.
Hem bu, ailemin başıma ilk çorap örüşü değildi. Yıllardır görücü usulü randevulara gidiyordum ancak hepsi kötü sonlanıyordu.
Ve bunun da onlardan biri olacağını biliyordum.

Son yaşanan olaylardan sonra kesinlikle bir ceza almalıydım ama bu muydu? Babamın en büyük rakibi Hwang Group'un iki oğlunu birden elde etmiş olmam gurur duymaları gereken bir şeydi, beni cezalandırmaları gereken değil. Ama anne babalara yaranılmazdı. En azından benimkilere.

Ben yaptığı her şey ses getiren biriydim. Tanınan, sevilen, bazen de sevilmeyen biri...
Netizenlerin ellerini, erkeklerin kalplerini ağrıtan Kim Jisoo.
Ben her yerdeydim.
Korenin her bir yanında fotoğraflarım vardı. Hareketli hayatım popüleriteme ve beni görmek isteyen insanlara engel olmamıştı. Lisede farklı planlarım olsa da ailemin popülerliği beni bu yola itmişti. Mesleğimi tanımlamak gerekirse bir çeşit modeldim. Kozmetik sektörü de dahil bir sürü markanın yüzüydüm. Seul'den Busan'a kadar giden bir insan beş dakikada bir yüzümü görebilirdi. Ki bu abartı değildi. Önüme başka yollar da açılmıştı: Oyunculuk teklifleri alıyordum.
Bazen idoller kliplerinde yer almamı istiyordu, bazı şirketler bünyeleri altında çıkış yapan bir idol olmamı istiyordu...
Başımdan bela eksik olmadığı için ergenlere hitap eden mesleklerden kaçınmam gerektiğini biliyordum. Model olmak bu yüzden yeterliydi.
Ben aç gözlü biri değilim. Adımlarımı dikkatlice atmaktan yanayım. Kaldı ki sahip olduklarım, çoğu insanın hayalini bile kuramayacağı kadar fazlaydı.
'KJ Group'un varisi Kim Jisoo güzellik tanrıçası.' Beni böyle adlandırmalarının bir sürü sebebi vardı.
Her zaman ses getiren şeyler yapmıştım. Bazen nefret kazanmış, bazen sevgiye boğulmuş, bazen de kalpler kırmıştım.
Ama bu sefer yaptığım, beklediğimden daha çok konuşulmuştu.
Ailem adımın bir kez daha çıkmasına çok sinirlenmişti. Ama bu klişe bir cezaydı. Benim tercihim değişikliğe gitmeleriydi. Onların ayarladığı randevular asla istediğim gibi gitmiyordu.
Belki de bu yüzden karakterlerimizin asla uyuşmayacağı insanlarla bir araya gelmeme sebep oluyorlardı.
Güldüm ve ellerimi saçlarımdan geçirdim.

BACK TO YOU | JinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin