0.0

488 41 65
                                    

Geçmişin acımasızlığına bırak kendini,
Bırak, bırak ki akıtsın içindeki zehrini.

Hislerim bir ağ gibi ruhumun kırgın demlerine yakalanırken tek benimseyebildiğim yer olan odamın en güzel köşesine kurulmuş pencere kenarından dışarıya bakıyor, sonbaharın getirdiği güzellikle sararmış yaprakların evlerinden ayrılarak sonsuzluğa uğurlanmasını adım adım izlemekle yetiniyordum.

Bir yaprak tanesi olabilmeyi ne de çok isterdim. O vakit hayatımın kavisleriyle uğraşmak zorunda kalmaz, birilerinin kalbi olduğu detayını unuturak onları kırmaz ve yaptıklarımın bedelini ödemekle sınırlandırılmazdım.

Dolan gözlerime aldırmadan yaprakların düşüşünü bakışlarımla yakalamaya devam ettim. Aklım, geçmişi hep hatırlayacağımı dile getirip önüme düşürdüğü döküntü anlardan vazgeçmezken ben bu ızdırabın altında eziliyor, beynimi kemiren düşünceler sayesinde zihnimde diri kalan fikirden kurtulamıyordum.

İntihar.

Aradan bir yıl geçmesine rağmen bu kız çocuğunun kalbinden söküp atamadığı bir gerçek vardı ki kimilerini en yaralayacak olandı, insani bedenini kırmızılıklara boyayarak katletmesine dayanıyordu.

Uykusuzluktan dolayı ağrayan gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım. İliklerime kadar canlılığını koruyan bu duygulara tezat hâlâ vazgeçmek istiyor, pes etmeyi diliyordum. Bu dünyada, bencilliğin kol gezdiği yerde, yapamıyor; beni mahveden durumlarla başa çıkamıyordum. Tanrım, her gün ölmeye gönülden inanıyor fakat bunu korkaklıktan öteye geçiremiyordum. Ne zaman bu fikir gün yüzüne çıkıp faaliyete geçecekken birilerinin varlığını hatırlıyor, anında o düşünceyi kafamdan uzaklaştırarak eski yerimi alıyordum.

Yaşanılanlar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçerken kalbimdeki acı daha da katlandı, iliklerime kadar hissettiğim bu duygu seli damarlarıma yayılarak ağırlaştı, beni içten içe kemiren korku bir kez daha kendini hatırlattı. Şimdi bambaşka bir anın getirisindeydik belki, kimse bana yardım etmeyeceğini vurguluyordu oysaki.

Sesimi duyurmayı çok arzuladım. Neden olduklarımın cezasını ve bu hastalıklı beynimin içinde sıkışıp kaldığım zamanlarda biri beni anlasın diye her zifiri karanlığa hapsolmuş gecelerde başımı yastığa koyduğum sıra uykuya dalmadan önce çok umdum. Ancak kimse çalmadı kapımı, hiçbiri görmedi günden güne daha da hapsolduğumu. Ben de gizledim böylelikle tüm yaralarımı, bir daha kimseye göstermedim hatalarımı.

Ancak sonra beklemediğim bir şey oldu. En yakın arkadaşım kendimi insanlardan gizlediğim gerekçesine sığınırken hiç sevmediğim bir hale bürünmemi sağlayarak beni biriyle tanıştırdı, kahverengi gözleriyle denk geldiğim vakit kalbim hiç düşünmediğim şekilde hızlandı ve kaderim, onu kıyametim olarak adlandırdı.

Biliyordum ki bu kız çocuğunun, sonunu getirmeyi yeğleyen bedenin onu gördüğünden beri zihnini meşgul eden bambaşka birisi vardı artık, biz ise zamanın kıskacına takılıp yeni sorunlara sebep açarken işlediğimiz suçlardan dolayı birer günahkardık.

"Ve sonra sen geldin." Diye mırıldandım yanaklarımı ıslatan göz yaşlarının varlığını umursamazken pencerenin ötesinde düşen yapraklara bakmaya devam edip gözlerimi onlardan çekmeyerek. "Bana yaptıklarımla sevilmeye değer bir insan olduğumu gösterdin."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uzun zaman oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Uzun zaman oldu. Biliyorum, bu hesapta yazmayacağımı söylemiştim ve hâlâ bu fikrimde kararlı olsam da en azından bir rosékook bırakıp öyle veda etmem gerektiğini düşündüm.

Bu kurgu haftalardır aklımdaydı, ben de ufacık bir girişle başlamak istedim. Kurguyu sonuna kadar devam ettirmeyi planlıyorum ancak tıkanacak noktaya gelirsem yayımdan kaldırabilirimi de eklemeden geçmeyim, bu yüzden net bir şey söylemiyorum. Eğer ki bir gün yayımdan kaldırmış olursam lütfen şaşırmayın.

Umarım hoşunuza giden bir tanıtım olmuştur. Kaç kişi buradadır bilemem fakat görüşlerinizi bekliyorum, diğer bölüm ile görüşmek üzere.

close to me • rosékookWhere stories live. Discover now