~Tanıtım~

61 12 86
                                    

Kitap eski şarkılar konsepti üzerinden gidecek. Sanırım böyle bir şeyi ilk kez ben yapıyorum.

Kitabımın şarkılarla alakası yok sadece bir yandan özlediğimiz eskileri yad edeceğiz.

Kitabın isminide tanıtım bölümünün şarkısından aldım çünkü neden olmasın?

(Çünkü isim bulamadım :c)

Bölüm şarkısı: Cem karaca - Resimdeki gözyaşları 📼

§ 28 Mart Cumartesi §

Başlayalım.

★★★

Tanıtım:

İyi ruhların ve kötü ruhların savaş içerisinde olduğu dünyada, her şeyden habersiz yaşamlarını sürdüren aciz insanlar. Güvenli ve huzurlu bir hayata sahipler fakat bunun basit bir yenilgiyle alt üst olacağının farkında bile değiller.

Amalen (iyi ruh) ve Gamalonların (kötü ruh) son savaşıydı bu. Amalenler sayı ve güç açısından oldukça üstündü. Ne olursa olsun kazanmak zorundalardı. Dünyayı bu şeytanların eline teslim edemezlerdi.

Amalen melekleri dünyadaki insanların ve dünyanın güvenliğinden sorumlu ruhlardı. Meleklerin içerisinden çıkan hainler lanetlendi ve "Gamalon" adındaki şeytan ırkı ortaya çıktı. Büyü konusunda kendilerini geliştiren Gamalonlar dünya ve insan ırkı için tehdit haline geldiğinde Amalen melekleri onları yok etme kararı aldı. Savaş bu şekilde başladı ve beklenen bir zafer vardı. Melekler tüm Gamalonları yok etmişlerdi. Ya da öyle sanıyorlardı...

Merope adındaki küçük ve çelimsiz Gamalon şeytanı, saklandığı büyük bir kayanın arkasında yok olan ailesini düşünüp sessizce ağlıyordu. Amalenlerin gözünden kaçan tek şeytandı. Ortaya çıkarsa onu öldüreceklerini bildiği için sessiz olmaya çalışıyordu. Fakat ağzından çıkan küçük bir hıçkırık, genç Amalen meleği kralının kızı Elina'yı kendine çekti. Sesi duyan melek kimseye belli etmeden kayalıklara gitti ve küçük şeytanla karşılaştı. Şaşkınlık ve korku içerisinde kılıcını zavallı şeytana doğrulttu fakat şeytanı bir türlü öldüremedi.

Hayatında ilk kez bu kadar masum ve savunmasız bir şeytan görmüştü. Kılıcını bıraktı ve şeytanın yanına çöktü. "Sessiz ol." diye uyardı küçük şeytanı. Sonra biraz düşündü ve Gamalonların hepsinin kötü olmaması ihtimali aklına geldi. Belkide bu kadar gamalonu boşu boşuna öldürmüşlerdi.
Elina küçük şeytana bakıp gülümsedi.

"En azından sen kötü değilsin değil mi?" diye fısıldadı.

Şeytan gözlerindeki yaşı silip Elina'ya öfkeyle bakmaya başladı. Sevgili annesinin ona öğrettiği boyutlar arası geçiş büyüsünü içinden defalarca okudu. Elina'nın eli küçük gamalona yaklaştıkça parmak uçlarındaki uyuşukluk hissi artıyordu. Sonunda şeytana dokunduğu anda beyaz bir ışık gözlerini kamaştırdı. Sımsıkı kapattığı gözlerini açtığında tek gördüğü masmavi bir gökyüzüydü.

Başta nerede olduğunu çözemeyen Elina suratına çarpan sert hava yüzünden nefes alamadığını fark etti. Sonrasında gökyüzünden düşmekte olduğunu gördü. Güneş yeni doğuyordu. Gökyüzü yarı karanlıktı. Elina kanatlarını kullanmaya çalıştı fakat hiç bir işe yaramıyordu. Sanki bedeni yavaşça insan bedenine dönüyordu. En sonunda yer çekimine boyun eğdi ve düşüşünün sona ermesini beklemeye başladı. Gözlerini kapattı ve baş aşağı kendini bıraktı.

Bir çığlık sesi duydu ve aynanda soğuk bir suyun içine girdi. Şoka uğramıştı aniden gözlerini açtı ve nefes almayı denedi. Ciğerlerini dolduran tek şey tuzlu su olmuştu. Beynini kullanamıyordu. Aklından geçen tek şey ne kadar acı verici olduğuydu. Sonunda kafasını suyun üzerine çıkarıp derin bir nefes aldı ve öksürmeye başladı. Kendini suyun üzerine tutmaya çalışsada devamlı batıp çıkıyordu. O sırada yakınlardan bir ses duydu.

"Hey, iyi misin!?"

***

"Bana 'Hey, iyi misin!?' diye bağırdı ve suya atladı." dedi Elina uyku sersemi minik oğluna

"Düşünebiliyor musun boğulan birine iyi misin diye sordu." deyip bir kahkaha patlattı.

"Şok olmuştum ve ne yapacağımı bilememiştim." diye kendini savundu Onat.

"Ayrıca sonrasında hemen denize atladım." diye devam etti.

Çocuk kıkırdayarak "Annecim devam et lütfen." dedi. Elina başını onaylarcasına sallayarak devam etti.

"Daha sonra beni suyun üzerinde tutan iki el hissettim yavaş yavaş kıyıya doğru gidiyorduk. Öksürüklerim canımı yakıyordu. Kıyıya vardığımızda öksürüğümün geçmesini bekledik ve hiç konuşmadık. Onatın korkmuş ve meraklı bakışları hep üzerimdeydi."

Onat oturduğu yerden kalkıp yatağa doğru ilerledi ve oğlunun diğer yanına oturdu. Elina'nın anlattığı bu hikayeyi bir kez daha dinliyordu. Biricik oğlu Umut'un yanına uzandı. Elina'da yatağın diğer tarafında Umut'un başını okşuyordu.

"Anneni gökyüzünden denize düşerken son iki saniyede farkettim ve kocaman bembeyaz kanatları olduğuna yemin edebilirim. Çok gerçekçiydi. Sanki, gökyüzünden bir melek düşüyor gibiydi." Dedi uykulu bir sesle Onat. Umut defalarca dinlediği bu hikayeyi tekrar tekrar şaşkınlık içerisinde dinliyordu. Elina gülümseyip devam etti.

"Sonunda kendime gelince Onat elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. Tekrar iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğumu söyledim fakat kesinlikle iyi değildim. Denize nasıl düştüm? Öncesinde ne oldu?
Hiçbir şey hatırlamıyordum."

Yalan söylediği kısımda gözlerini Umut'tan kaçırıp duvara baktı. Umut annesinin elini sıkıp,

"Hala hatırlamıyor musun anne?" diye sordu. Elina tekrar gülümseyerek,

"Bir önemi yok." diye yanıt verdi. "Onatı bulmuş olmam, tüm hayatımı sana ve babana adamam bana yeter. Siz hayatımda olduğunuz sürece geçmişimi merak etmiyorum." diye devam etti.

Onat kafasını kaldırıp gülümseyerek karısına baktı. O gün orada ne olduğunu hiçbir zaman anlayamamıştı ama Elina'yı bulmak hayatının en güzel şeylerinden biriydi.

***

Eveeet tanıtımımız bu kadar.

Düzeltmek istediğiniz yazım yanlışları veya rahatsız edici kısımları belirtirseniz harika olur.

Teşekkürler

🍉

Resimdeki gözyaşları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin