episode 0.1

52 13 23
                                    

2 Nisan 2016,19.47

O gün yine içimde bir sıkıntı vardı.Boş boş televizyon izleyerek Wooyoung'un gelmesini bekliyordum.Geleceği pek yok gibiydi.Kanalları dolaşmaya başladığımda bir haber kanalına denk gelmiştim,bir trafik kazası sunuyordu kadın.Birden merak edip dinlemeye başladım,

''Saat 15.00 sularında,bir genç trafik kazasına kurban gitti.Üzerinde kimliği bulunan gencin adının Jung Wooyoung olduğu biliniyor...''

O an kulaklarım uğuldamıştı,isim beynimde yankılanıyordu.

Jung Wooyoung...

Gözlerimin dolmasına engel olmadan telefonumu elime aldığım gibi Wooyoung'u arıyordum,hem de deli gibi.Açmıyordu lanet olsun açmıyordu,ağzımdan bir hıçkırık çıktı sadece.Benim yüzümdendi her şey,ben ondan alışveriş yapmasını istemeseydim şu an burada olacaktı.Tekrar aradım,çalıyordu.Açmıyordu.

Hemen üzerime ceketimi geçirdim ve pijamalarla olmamı umursayarak koşarak oturduğumuz evden çıktım.Koşuyordum,nefesim kesilene kadar koşuyordum.Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum sadece.Olay yerinin neresi olduğuna baktım telefonumdan,koşmaya başladım o tarafa.

Oraya vardığımda,yerde o minicik bedeni siyah bir örtüyle örtülmüştü.Koştum onun yanına,her ne kadar polisler durdurmaya çalışsa da.

''Hayır,bırakın ölmedi o hayır o beni bırakmaz''

Bağırıyordum çaresizce,sadece bağırıyordum.Etraftakiler halime acırmış gibi bakıyordu.Sonunda pes edip beni kendi halime bırakmışlardı.Yüzünü açmıştım sadece,bana gülen o güzel gözlerini açtım.

''Wooyoung uyan lütfen,Wooyoung ben sensiz nefen alamam n'olur uyan n'olur.''

Sesi çıkmıyordu,o bembeyaz pürüzsüz teni kül rengine dönmüştü.Elini tuttuğumda eli buz gibiydi.Kafamı göğsüne koydum sadece,elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu.Tanıdık bir ses geldi sonra,Yunho'ydu.

''Ester,kalk hadi.Ester lütfen yapma bak.''

Sesi titriyordu,kolumu elinden kurtardım ve yine ona en sevdiği şarkıyı söylemeye başladım.

It's you,it's always you
If I'm ever gonna fall in love I know it's gon' be you
It's you,it's always you
Met a lot of people,but nobody feels like you

So, please,don't break my heart

Don't tear me apart

I know how it starts

Trust me,I've been broken before

Don't break me again
I am delicate

Please,don't break my heart

Trust me,I've been broken before

Etrafımdakiler bana bakmaya devam ettiğinde onlara dönüp bağırmakla yetindim sadece.

''Ne bakıyorsunuz gidinsenize işinize,rahat bırakın onu.O bırakmaz beni anlıyor musunuz?O benim sesimi duyup uyanacak.''

I've been broken, yeah
I know how it feels
To be open
And then find out your love isn't real
I'm still hurting,yeah
I'm hurting inside
I'm so scared to fall in love
But if it's you then I'll try

İlk buluşmamızda ağacın altına oturup bu şarkıyı söylemiştik.O benim dizime yatmıştı,saçlarını okşuyordum ben de.Mektup aracılığıyla tanışanlardandık biz de.Klişeydik ama diğerlerinden daha güzeldik.

Bana ''Ateşine uçmaya korkan kelebek'' diye hitap ederdi hep mektuplarında.O zamanlar bizim sokakta oturan bir çocuğu seviyordum,lise son sınıftım.Ama nasıl oluyorsa onun yazdığı mektupları okurken hiç bir sesi duymazdım,dış görünüşüyle değil sözleriyle kendine aşık etmişti beni kendine.

En son Wooyoung'un üzerinde yattığımı hatırlıyorum,uyanmaya başladığımda kolumda bir acı hissettim.Yüzümü buruşturduğumda Syefania ve Desireé şükür sözcükleri kullanıyorlardı.Etrafıma bakındığımda hastanede olduğumu fark ettim.Doğrulmaya çalıştığım zaman yine ağlıyordum,kendimi tutamıyordum.Kızlar beni tutmaya çalıştığında yalvarıyordum resmen.

''Lütfen beni bırakın,onun bana ihtiyacı var.O bensiz yapamaz ki...''

Hıçkırık kaçmıştı bir tane ağzımdan.Sadece ağlıyordum,sonunda kendileri de ağlamaya başlamışlardı.Sesi titreyerek konuştu Syefania.

''Ester bunu kendine yapamazsın,o öldü anl-''

Bağırdım sadece,başka bir şey yapamıyordum.

''O ölmedi Syefania,bırakmaz beni o.Bırakamaz bir söz verdik birbirimize anlıyor musun?''

Boynumdaki kolyeyi gösterdim,

''Bak,bu da sözümüzün simgesi.''

İçeriye klasik beyaz önlüklü,güzel bir kadın girmişti.

''Hastamız uyanmış,''

deyip gülmüştü sadece.Ben gülmüyorum diye herkesi gülmeyecek sanıyordum ama öyle değildi.Kızlar cevap verdiler,

''Evet az önce uyandı.''

''Ters giden bir şey yok değil mi?''

Ağlamamı kast etmişti,demek ki haberi yoktu.

''Şey,ımm..sevgilisi trafik kazasında..''

''Anlıyorum,güzel bayan kendinizi hiç üzmeyin.O sizi hep izliyor olacaktır,kendinizi bu kadar hırpalamayın lütfen.Çok yıpranmışsınız.''

''Yaşadınız mı ki anladım diyorsunuz?''

''Acınız taze,anlıyorum.Neyse,''

Syefania lafa atladı hemen.

''Onun kusuruna bakmayın lütfen,biz onun adına özür dileriz.''

''Özür dileyecek bir şey yok,sorun değil.''

''Beni artık buradan çıkarabilir misiniz?Wooyoung'un yanına gitmem gerekiyor,yalnız kalmayı sevmez o.''

Kızların yine gözleri dolmuştu,saçmalamıyordum.Wooyoung yalnız kalmayı sevmediği için benimle konuşmaya başlamıştı.Birbirimizi tamamlıyorduk biz,her yönden..Ama o yoktu artık,ne kadar kabullenemesem de..

OF AĞLAYA AĞLAYA YAZDIĞIM BİR HİKAYEYDİ BU.
Ciddi diyorum çok ağladım.
Neyse,görüşlerinizi bana bildirin lütfen.
Hatalarım varsa affola...
Sizi seviyorum hoyden ester'in yunhoneys'leri~💛

dead,jung wooyoung.Where stories live. Discover now