-1-

17.3K 541 54
                                    

Futbol adaletsiz bir oyundu. Bunu insanların kafasında kalıplaşmış olan "kızlar futbol oynayamaz" düşüncesinden de anlayabilirdiniz.

Kesinlikle saçmalıktı. Çünkü en son kontrol ettiğimde bir kızdım ve futbol oynayabiliyordum.

Bizi güçsüz görüyorlardı; sanki doksan dakika boyunca topun peşinden koşabilen tek varlık erkeklermiş gibi , sanki onlar oynayınca her şey daha mükemmel gözükecekmiş gibi.

Hayatımı ortaya koydukları bu düşünceyi yalan çıkartmak adına yaşıyordum. Kızlar futbol oynayabilirlerdi ve yeri geldiğinde erkeklerden daha iyi olabilirlerdi. Sadece kimse bunu görmek istemiyordu. Kimse kadınların oynadığı bir maçı izlemek istemiyordu.

Dokuz yaşında futbola ilgi duymaya başladığımda annem bir kızın futbol oynamaması gerektiğini söylemişti. Bir kız bebekler ile oynamalıydı, tertipli bir şekilde yemek yemeli, ailesini onurlandırmak adına büyük işler ile meşgul olmalıydı.

Tüm bu uğraşlara rağmen önüme yığılan onlarca bebekle oynamayı reddetmiş ve yediğim tüm yemekleri o an dünyanın en aç insanı benmişim gibi yemiştim. Bu içimde vardı. Annem bazen yanlış cinsiyette doğduğumu mırıldanıp dururdu. Bir kızın bunları yapabileceğini düşünemiyordu.

Onu tahrik edecek tek şey elbisemi giyip ev işi yapmam falan olurdu sanırım.

Babam işten eve geldiğinde yorgun olsada maç izlemeyi asla ihmal etmezdi. Tuttuğu belirli bir takım yoktu ve bu da her zaman garibime gitmişti. Futbolu rakip iki takım olarak izlemek yerine futbolcuların ayaklarıyla yaptığı sihri izlemeyi tercih ettiğini söylemişti. Olaya bu açıdan baktığımda futbola olan sevgim daha da artmıştı.

Takım tutmayı bırakıp doksan dakikalık bir sihri izlemeye adamıştım kendimi.

Buna rağmen babam da futbola olan ilgime karşı çıkmıştı. İyi bir üniversiteye gidip düzgün para kazanacağım işler yapmalıydım. Ne de olsa kızlar futbol oynayamazlardı değil mi?
Oynasalar dahi iyi bir takıma girip yüksek mevlalarda paralar elde edemezlerdi.

On altı yaşımı doldurana kadar hep bağlı olduğum oyuna karşı çıkan insanlara direndim, sonuna dek. Futbol büyük bir okyanus gibiydi benim için ve bende içinde yönümü bulmaya çalışan bir balık. O olmadan nefes alamazdım.
Diğerleri beni bu büyük okyanustan alıp küçük bir akvaryuma koymaya çalışıyorlardı ama ait olduğum yer burasıydı. Bir akvaryuma konulsam dahi okyanus adına yeniden ve yeniden savaşırdım. Lavabonun içine atıp sifonu dahi çekebilirlerdi çıkacağım yer yine okyanus olacaktı.

Ailemin baskılarına ve insanların ön yargılarına rağmen kendim olabildiğim tek yolda ilerlemeyi sürdürdüm.

Kendimi bulduğum yer Barselonaydı.

Babamın dediği gibi futbolu bir sihir olarak görmüştüm ve bu sihir beni İspanya liginin en güçlü takımı olan Barcelona'ya götürmüştü. Ayrıca bu güçlü takım beni aralarına almayı kabul dahi etmişti. Bu olayın olduğu gün hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladığım gündü.

Hayallerimin kapısı böyle aralanmıştı işte.

Şimdi ise o kapıyı sonuna kadar açmayı deneyip kızlar ligine yükselmeye çalışıyordum.
Şu an alt yapıda oynuyordum ve yükselmek için yapmam gereken tek şey bu hafta olacak elemeleri geçmemdi.

Bu büyük bir elemeydi ve insanların ilgisini çekiyordu. Bu ilgiden yararlanmak isteyen klüp kurucuları bizi reklamlaştırıp dünya çapında adımızı duyurmak için ilk maçımıza Barselona'nın teknik direktörü Luis Enrique ve bütün takım üyelerini getiriyordu.

Futbolun Prensesi || Neymar Jr.Where stories live. Discover now