4. Bölüm : KÖR BIÇAK

6.1K 282 69
                                    

Keyifli okumalarr canlarım ^.^

ÖNEMLİ NOT : Olaylar ve kişiler hayal ürünüdür.

!! DÜZENLENMİŞTİR !!

*4. Bölüm : Kör Bıçak *

"Kör, sağır, dilsiz..."

Ruhumu ayaklar altına alan bir korkum vardı , bir de o. Her şey güllük gülistanlık olmayacaktı elbet ama boğazıma kadar dayanan bir bıçağın varlığı haftalarca kendini göstereceğini de beklemezdim. Damarlarımda akan kanın ektiği her tahumunu şimdi göz yaşlarımla suluyordum. O içimde büyüyordu , hissettiklerim ondan daha çok ve şimdi ben içime sığmayan bir volkanı sevdiklerimden sakınarak içimi yakıyordum. Ve o volkanda yanmayan tek şey o ve içimdeki tohumlarıydı. Ama aradığım kişiye dair başka hiçbir şey o beni cayır cayır yakan volkanda yoktu. Beden , koku , ses...hiçbir sey. Pamir bir tek orada yoktu. Gitmişti ruhumda bedenimde zihnimde kalbimde estirdiği poyrazları şimdi canını yaktığı taşların üstünden toz atarak terk etmişti.

Beni yine güvendiğim yerden sarsarak gitmişti. Daha fazla dayanamayarak çıktım kafeden arkamdan seslenen Hazanı Emir'in durdurdugunu işitmiştim. Ondan kaçıp yine ona yakalanmak beni daha kötü etmişti. Onun gercekleriyle yüzleşmiştim artık. Kaçmamam gerekiyordu en başında da. Kulaklıklığımı telefonuma taktım ve şarkı dinledim. Onu yok saymak gerceklerinin beni etkilemeyecegini düşünerek ilerledim her bir adımı. Ellerim havanın soğukluğundan buz kesmişti. Üşüyordum hava sabah kötü değildi aslında , şimdi ise soğuk ve sert rüzgar derimi ezip geçiyordu adeta. Aldırmadım soğuk düşüncelerime de işlemişti bunu sevmiştim.

Sonunda eve geldiğimde çantamdan zar zor bulduğum anahtarla açtım hemen kapıyı. Bedenim az önceki soğuk rüzgarın etkisinde olduğundan evin sıcaklığına alışamamıştım. Elime sıcak hava üfleyerek ısıtmaya çalıştığım sıra kapıyı kapatmadığımı fark ettim. Elim kapının kolunu bulduğunda kapı sertçe açıldı.

"Sonunda." Neler olduğunu anlayamadan kapı tekrar kapandı ve evime giren günlerdir zihnimi meşgul eden bedenin sahibi beni duvara yaslamıştı. Ben ondan kaçtıkça o karşıma dikilmek zorunda mıydı?! Ağzım açık hareketlerini izliyordum. O ise gayet rahat bir şekilde karşımda duruyordu. Sonunda mı demişti o?

"Ne yaptığını zannediyorsun sen?! Haneye tecavüz bu." Söylediklerime alayla dudaklarını kıvırdığında ona neden öfkeli olduğumu bilmiyordum.

"Yani? Beni şikayet mi edersin?" Etmezdim. Ama gözünü korkutmam gerekiyordu. Gücüm yetmiyorsa bana verilmis tek avantajı kullanıyordum işte. "Bir savcının evine izinsiz girdiğinin farkında mısın? Eğer hemen evimden çıkmazsan sana ikinci şansı tanımam." Dedim ondan korkmadığımın imajını çizmeye çalışıyordum. Ne kadar geçirebildiğim muammaydı ancak ne olursa olsun pes etmeyecektim. Sözlerimle birlikte gülmeye başladığında yanağındaki çukurla tanışmıştım. Dişlerinin önüme serildiği ilk an beni kalbimden etmişti. Gamzesi var ateşböceklerim!

Onu tehdit etmiş sayılıyordum ama o gülüyordu. Gerçek mi? "Farkındayım," dedi gülüşü artık tebessüme yer verirken başını sallıyordu. "Ve şansımın olmayacağını bilerek tabiki savunmamı da düşündüm," dudaklarından çıkacak kelimelere bakarken mavi gözlerimin onu arzuladığından habersizdim. Uzanıp gamzesine dokunmamak için tırnaklarımı avucuma geçirmiştim. "Savcının kızı aldı beni içeri , diyeceğim. Nasıl? Güzel düşünmüş müyüm?" Savcının kızı...

Onun için bu kadardım. Onu hapse tıkmak isteyen Savcının kızıydım ben. O da babamın hapse tıkmak istediği ama öldüğü için yapamadığı o mafyanın oğluydu. Biz bu kadardık. Şaka gibiydi. Gerçekten ilk defa birine karşı bir şeyler hissetmiştim ve o kişi benim hayatımın bir çok noktasında haberim yokken bile vardı.

SOKAK LAMBASI - 19.04  Where stories live. Discover now