9. Bölüm : KARANLIKTASIN GÖKKUŞAĞI

5.7K 263 175
                                    

İyi okumalarrrr

ÖNEMLİ NOT : Olaylar ve kişiler hayal ürünüdür

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

ÖNEMLİ NOT : Olaylar ve kişiler hayal ürünüdür.

!! DÜZENLENMİŞTİR !!

*9. Bölüm : Karanlıktasın Gökkuşağı *

"Kırılan her dal düşmeye mahkumdur..."

Nefesinin nefesini kestiği anlar olur insanın , nedir onlar? Bir ateş böceğinin hareketlenmesine sebep olan şeyi , sevdiğini gördüğü an mı? Ya da birinin ölümüne yakın oldugunu anladığın zaman mı? Anlaması güç. Aslında bir çok sey keser nefesi ciğerlerine gitmeyen o oksijenin varlığı rahatsız eder seni ve beklersin. Olacak hayır , bekle geçecek oradan ve rahat rahat çekeceksin içine. Ama hayır olmaz , öyle ki canın yanar içerden hissedersin kimse duymaz severken kimsenin umursamadığı gibi. Kimsenin nefesinin daraldığını hissetmediği gibi.

Yine kararsız kalmıştım yine beni kararsızlığa itmişti ve yine boğulmuştum orada. Hep böyle yapıyordu ama alışamamıştım hala. Nasıl onunla bu kadar yakın olmuştum birden , hâlâ inanamıyordum. Nefesi nefesime çarpacak kadar nasıl aynı ortamı soluyorduk , nasıl bu kadar rahattım şu anda? Nefesi nefesimi keser sadece onun nefesini cekerdim içime, o istedi diye. İmkansız dediğim her seyi yaşıyordum sanki onunla. Oysaki en büyük imkansızlığım oydu hayatta. Ateş böceğim onu her gördüğünde maratonda gibi koşarken pencerenin ardında , şimdi artık onu izlemiyordum onunla çıkıyordum dışarıya. Hayat ne garipti bir anda dağlar kadar olan mesafeyi bir nefes kadar yakına çekiyordu ve her şey değişiyordu. Tek değişmeyen ateş böceğimin kalbimi delicesine hızlandırmasıydı onun yüzünden.

Kararsızlığım uzun sürmemişti neyse ki. "Nereye gideceğiz?" cevabımı etkileyecek tek soruydu bu. Normal şartlarda onu takip ederken gideceği yeri bilmezdim ve neresi olduğunun da bir önemi yoktubenim için. Ama onu tanıyıp , tehlikesiyle savaştıkça artık bir şeyler değişmişti. Onu tanımadan gideceği yeri bilmeden varlığına güvenerek giderdim şimdi tehlikesi beni bir çok şeyden alıkoyuyordu.

"Gelebilir misin?" sorusunu yinelediğinde kaşları havalanırken gecelerinin baskısı artmıştı. Kolumdaki elini kendime doğru çekerken konuştum. Öfkeli değildim ama merakım ve inatla söylemeyeceğini anlatan baskısı kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

"Nereye gideceğimize bağlı." Dedim en yumuşak sesimde kararlılığı yakalamaya çalışırken. Karşısında kararlı durmak çok zordu ama bu zoru biraz olsun başarıyordum. Kolumdaki elini çektiğimde açılan mesafemizi eğilerek kapattığında korktuğumu ve heyecanlandığımı belli etmemek için geri gitmedim.

"Beni soru sorduğuma pişman ediyorsun." Dudağında belli belirsiz duran kıvrım gecesindeki baskıyı söndürmeye yetmemişti. İçim rahat değildi artık.

Etrafında emir verip onun emirine saygı duymaya alışmış çok insan olabilirdi ama ben ne emirden ne de bu tavırlardan haz etmezdim. Ona karşı olan hislerimle savaşmak ne kadar zor olursa olsun çabaladım. Geceleri dudaklarıma doğru inerken onu sözlerimle vurmanın tam zamanıydı.

SOKAK LAMBASI - 19.04  Место, где живут истории. Откройте их для себя