Papatyalar Sen Kokuyor

194 18 28
                                    

PLAYLIST

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

PLAYLIST

Conan Gray - The Story

İnsanlar doğar, büyür, çoğu kendi isteklerini zerre önemsemeyen ailelerine mahkum olur, birkaçı şanslıysa kendi yolunu çizer. Bazısı aşık olur, o an nefes alabildiğini hisseder. Bahar papatyaları getirir bahçelerine, kuş cıvıltılarını mesela, hani şu aşk romanlarında aşkın habercisi olanlardan. Kalbi pırpır ettirir ya bir şeyler, midene karış kelebekler işte tam da ondan. Ben on beş yaşıma kadar kitaplardaki o mutlu sonsuz dedikleri şeye sahip olduğuma inanıyordum, aşık olanlar kategorisine en zirve sıralardan giriş yapmıştım. İnanın zirveden düşün bu kadar sonsuz olduğunu bilseydim bunu seçer miydim emin bile değilim ama şöyle söylemeliyim, Sehun'un hep dediği gibi papatyalarımın o kokmasını yine isterdim sanırım. Yirmili yaşlarıma geldiğimde ise, geriye ne bir papatya, ne de kokusu kalmıştı. Belki bir tutam anılarımda ama ben aşk kategorisini açık ara farkla geride bırakıp çoktan aileme ve onların isteklerine mahkum olmak zorunda kalmıştım.

Sehun dünyadan kendisini sileli tam sekiz yıl oluyor. Babasının kayıt dışı işleri, dolandırıcılık, bunların dünya gündeminde yankılanması ve ailesini geride bıraktıkları canı düşünmeden gözlerinin önünde intihara kurban gitmesinin ardından sessiz sedasız kaybolmuştu. Hiçbir iz, bir kırıntı bırakmadan beni bırakalı koskoca sekiz yıl olmuştu onu iyileştirmeme izin veremezdi aklınca, çünkü bu beni batağa sürüklerdi. Dolu dolu geliyor sekiz yıl belki kulağa ama değişen pek bir şey olmamıştı hayatımda, istemesem de hala umutsuzca onu seviyordum mesela. Bazen rüyalarımda onun beni son kez öptüğü ve gittiği anı tekrara alıyorum, ara sıra da duvarımda çerçeveli duran, geride bana bıraktığı tek papatya ile konuşuyorum onun beni duyduğunu umut ederek.

Kimine göre hala böylesine bekliyor olmam umutsuz vaka oluşumun en büyük kanıtıydı. Böyle düşünen yegane kişi bendim. Kimine göre aptaldım, kimine göre ise bu romanlar kadar romantikti ama gereksizdi. Kim kendisini dünyadan silmiş kalbi yaralı bir çocuğu beklerdi ki? Cevap veriyorum, hala çerçeveli papatyasıyla konuşan ben tabii ki. Şey bir de kullandığım akıl bulandıran şu ilaçlar vardı tabii, bizimkilere göre iyiliğim için olanlar işte. Dışarıdan bakıldığında akıl hastaneleri bana en uygun yerdi ama aileme göreyse şirketin başına geçmesi gereken sorumluluk sahibi en büyük çocuk da yine bendim.

"Hey umutsuz vaka! İçsel sorgulaman bittiyse yemeğe bekliyorlar seni." Küçük kardeşim odamın kapısından kafasını uzatıp laf olsun diye kapıya tıklattı seslenirken. Söylediğiyle gülümsedim, son zamanlarda kendime böyle seslendiğim için sadece dalga geçiyordu. "Senin abin olduğumun farkında mısın Chenle?" dedim alayına eşlik ederek. Aslından benden sadece iki yaş küçüktü.

"Imm.. evet olmuş öyle bir hata. Aslında tam tersi olmalıydı yakışıklı." Söylediğiyle kucağımdaki yastığı ona doğru fırlattım ama kapı arkasına saklanıp kaçtı. "Hadi, babam bekletilmekten hoşlanmaz biliyorsun." diye de ekledi gözden kaybolurken. Haklıydı, koskoca Kim Hyunbul bekletilemezdi, bu büyük suçtu ve iğneleyici laf cezasına maruz kalmamak adına, küçük papatyama veda edip, hızlıca ayaklandım. Sehun'a kızgın olabilirdim ama papatyamı seviyordum.

Papatyalar Sen KokuyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin