1 | Αρχή

44 8 17
                                    

archí : başlangıç

Her gün, birden fazla kadın cinayeti işleniyordu. Küçücük çocuklara tecavüz ediliyor, ardından acımasızca öldürülerek bir kenara atılıyordu. Bir çok kişi bunu duymuyor, görmüyor ya da umursamıyordu.

"Odana git! Hemen!" diye seslenmişti annem bana. Gözyaşları durmaksızın akıp, yanaklarından süzülerek boşluğa düşerken o iri yarı bedeni görmüştüm hemen ardında. Babamı. Baba demeye utandığım o adamı.

Korku dolu gözlerle izlemiştim onun anneme yaptıklarını. On beş yaşındaydım. Savunmasızdım. Güçsüzdüm, ona karşı gelemezdim. Yaşadığımız bu yerde herkes şiddete meyilliydi ve kimse bana yardım etmezdi.

Çığlıkları duyuyordum. Babamın anneme vurduğunu görüyordum, ancak hiçbir şey yapamıyordum. Ne acıydı değil mi?

Çok acı.

Aradan geçen süreyi bilmiyordum. Bir köşede hıçkırarak ağlarken, annemi artık duyamıyordum. Bağırmıyor ya da çırpınmıyordu. Sonra onun keskin mavi gözlerini gördüm. Benim korkuyla dolmuş gözlerime bakıyordu. Yanıma geldi, önümde eğildi ve kısa bir süre beni izledi. "Lütfen bana dokunma." diyebilmiştim yalnızca.

Elini kaldırdı. Elleri kanlıydı. O kan anneme aitti.

İlk defa saçlarıma dokundu. Annemin kanları ile kaplanmış kirli elleri, ilk defa saçlarıma dokundu.

"Annene veda et. Onu bir daha göremeyeceksin."

Acı gerçeği acımasızca yüzüme vurmuş, kanlı ellerini temizledikten sonra evi terk etmişti.

Önce hiç görmediğim abimi, ardından annemi kaybetmiştim.

Yalnızdım, tek başımaydım.

Yerde yatan anneme doğru yaklaştım. Onu dürttüm, kalkması için ona yalvardım, soğuk bedenine sarıldım. Ancak o kalkmıyordu. Kalkıp beni sarmıyordu.

Saatler geçti. Yorgun bedenim o soğuk zeminde gözlerini yumdu. O gece iki ruh gökyüzüne kavuştu.

Annemin ölümünün ardından babamın bana karşı şiddetleri daha da arttı. Beni acımasızca dövüyor, sonra da çekip gidiyordu.

Bir gün, yanlışlıkla bardağı kırdığım için dövmüştü beni. En küçük şeyde sinirlenip döverdi. Buna alışmak istemezdim ancak alışmıştım. Beni döverken artık ona karşı gelmiyor, bir an önce bu eziyetin bitmesi için içimden dualar ediyordum.

Bardağı kırdığım gün siniri biraz da olsa geçtiğinde geri çekilmiş, yerde iki büklüm olmuş bedenime bir süre bakıp evi terk etmişti. Biraz hava almalı, kendime gelmeliydim. Bunu beni dövdüğü zamanlarda çok yapar, gecenin bir yarısı evin arka camından eve girip uyurdum.

Banyoya girip yüzümü temizledikten sonra arka camı açık bırakıp evden çıktım. Bu saatte tüm çocuklar yatar, kadınlar evlerinin önünde oturur, adam denilemeyecek şerefsizler de kahvede okey oynardı.

Yaşadığımız yerin eski parkına vardım kısa bir süre sonra. Eski banklardan birine bıraktım bedenimi. Önce oturdum, ardından ağrılara dayanamayarak uzandım. Rüzgar acımasızca esip ince penyemden içeri süzülürken hafifçe titredim. Önce üzerime bir gölge düştü, ardından bedenim sıcak bir örtü ile örtüldü.

İrkildim. Yattığım yerden kalkıp, üzerimdeki ceketin sahibine baktım. Sokak lambasının cılız ışığı sert yüzünün yarısını aydınlatmıştı. Sert çene kemiği, ışıkta ela gibi görünen gözleri, uzun boyu ile tam karşımda dikiliyordu. "Siz kimsiniz?" diye sordum üzerimdeki ceketi kendimden uzaklaştırırken.

Kemikli, ince parmaklı elini bana doğru uzattı. Onu daha önce görmemiştim. Benden büyüktü ve yüzünde benimkine benzer bir kaç yara bulunuyordu. "Grim." diye mırıldandığında ne demek istediğini anlamamıştım.

Grim, onun ismiydi.

Korkunç ve acımasızdı.

İlk başta bunu anlamamış, daha sonra da küçük elimi avucuna bırakarak ismimi söylemek için dudaklarımı aralamıştım. "Luna." demişti bu sefer de.

"Anlamadım?"

"Artık senin ismin Luna, küçük kız."

Selamlar, uzun süre önce yazmış olduğum kurgu ile buradayım. Biraz farklı bir kurgu. İlerleyen bölümlerde anlayacaksınız.

Okuduğunuz tarih >

Umarım seversiniz, güzel kalın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Arafta Kalan RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin