1' give me your highlight

950 44 112
                                    

mERHABAAA ilk defa bu kadar uzun bir şey çevirdim hadi bakalımm

öncelikle bu kurgu archive of our own adlı, watty'den çok daha köklü bir hayran kurgu sitesinden alınma ve yazar çevirmeme izin verdiği için cidden çok mutluyumm çevirirken biraz canım çıktı ama genel olarak okumaktan da çevirmekten de çok keyif aldığım bir kurguydu. bunun bir de ikinci bölümü var, onu da elimden geldiğince çabuk bitirmeye çalışacağım

çeviride not düşmem gereken çok bir yer yok aslında ama şunu belirteyim, ingilizce yazılarda genelde geniş zamanla yazıyorlar ama verdiği anlam bizdeki geçmiş zaman kipleriyle aynı, yani bu çeviride de yine geçmiş zaman kipiyle yazdım. okurken kafanızı karıştıran, anlamadığınız(şahsen tenisle alakalı yerleri çevirirken biraz beynimi yaktım) yerleri yorumlarda bana sorun! hatalarımı belirtmekten de çekinmeyin <3 heyecanlıyım siz de aynı heyecanla tepki gösterin lütfeen

beer pong diye bir oyun geçiyor aşağılarda bir yerde, bu oyunun türkçesi olmadığı için burada açıklamaya karar verdim. plastik bardaklara bira dolduruyorsunuz ve bowling şeyleri dizer gibi üçgen oluşturacak şekilde bardakları diziyorsunuz. ardından takımlara ayrılıp ping pong topunuzu bardaklara girdirmeye çalışıyorsunuz. topu bardağa girdiren takım karşı takımdan istedikleri kişiye bardaktaki birayı içirme hakkı kazanıyor. bardakları ilk boşalan takım kazanır. oynamayı denemek isteyen varsa bir çağrı uzağınızdayım ;)

ayrıca kurguda klasik olarak bir partiyi okuyacağız ve 'shot' kelimesi pek çok yerde geçiyor. bunu türkçede de shot diye kullanıyoruz ama ben tekli diye çevirmeyi tercih ettim. ama bir de tenis terimleri olarak tekli ve ikili oyunlar var, karıştırmazsınız zaten ama yine de söyleyeyim dedim bennn

aa bir de okurken anlamanızı kolaylaştırsın diye alta oyuncu ve takım bilgilerini bırakıyorum, ve kitap içerisinde huening ve soobin'in birbirlerine seslenme şekilleri olan 'kitten' ve 'puppy'i çevirirken acı içinde olduğumu belirtmek isterim. kedicikleri ve köpekcikleri okurken keyfinize bakınfpwkdowndow

arcadia- pumalar

oyuncuları; yeonjun, huening kai, woojin, jihoon, wooyoung, yeosang

sanctuary- kurtlar

oyuncuları; beomgyu, soobin, taehyun, daehwi, jinyoung, hyunjin

iyi okumalaaar

তততততততততততত

Soobin hiçbir zaman birine, Huening Kai'ye olduğu kadar sinir olmamıştı. Çileden çıkartan sırıtışında, acımazsızca kullandığı sol vuruşunda, birbirlerine yakın olmasalar bile ona "Binnie hyung" diye seslenmekte olan ısrarcılığında, oyuna başlamadan önce takım üyelerine saçma tezahüratlar yapışındaki, aralarında en az bir saha kadar mesafe olmasına rağmen hâlâ gülüşünü duyduğundaki ya da özellikle zor ya da güçlü olan bir vuruş yaptığında homurdanmasındaki gibi çok gürültücü olmasında bir şeyler vardı. Bunların hepsi Soobin'i geriyordu. Ayrıca Soobin'in Huening'e karşı kazandığından çok kaybediyor olması da bir artı sağlamıyordu.

Taehyun "sağlıksız negatif saplantı" diyordu ama Taehyun aynı zamanda düşmanla arkadaşlık da ediyordu bu yüzden Soobin onun fikrini ciddiye almayıp dertlerini Arcadia'nın takıp kaptanı ve bölgelerindeki seribaşı oyuncu olan Choi Yeonjun'a karşı aynı şeyleri hisseden Beomgyu'yla konuşuyordu. Soobin kişisel olarak Beomgyu'nun Yeonjun'da gördüğü kötü yanları görmüyordu; hatta takım kaptanları olarak sıralamaları ya da pratikleri tartışmak için buluştuklarında onu oldukça düzgün buluyordu. Yine de sırf dayanışma adına, ikisi de gerçeği biliyor olmasına rağmen, ona katılıyormuş gibi yapıyordu. Beomgyu aslında Huening'in şirin olduğunu düşünüyordu ki bu hiç de yanlış bir düşünce değildi ama en azından Taehyun kadar patavatsız ve saygısız değildi. Güya, şeytanla en yakın arkadaşlardı.

the court where i met you for the first timeWhere stories live. Discover now