Aşk izi

70 11 8
                                    

Soluksuz nefes almadan koşuyordu. Güya buraya tatil yapmak için gelmişti ama yine çılgın fanlar'dan kurtulamamış'tı. İstanbul sokaklarında nereye gideceğini bilmeden sadece peşindeki fanlar'dan kurtulmak için koşuyordu. Bunlar hep o aptal Sehun yüzünden gelmişti başına. Gece açtığı canlı yayın ve arka planda görünen galata kulesi ile fanlar nerede olduklarını öğrenmişti. Ertesi gün neredeyse tüm ülkelerden bir çok fan gelmişti. Bundan haberi olmayan YiFan hava almak için dışarı çıkmış nasılsa tanıyan olmaz diyerek maske yada şapka bile takmamıştı. Nereden bilebilirdi Sehun'un böyle acemice davranacağını. Sahilde keyfini cıkartırcasına yavaş yavaş yürürken önce bir fan "Oppa. Wufan oppa burada" diye bağırmış , daha sonra büyük bir kitle ona doğru koşmaya başlamıştı. Bacakları kendiliğinden hareket etmiş ve koşmaya başlamıtı. Şimdi ise yarım saattir onlardan kurtulmaya çalışıyordu.

"Ah siktir. Nereye gideceğim."

Durup soluklanır'ken saklanacak bir yer arıyordu. Fanların sesi gittikçe yaklaşıyor ,YiFan ne yapacağını bilmiyordu. Üstelik çokta yorulmuş, nefes nefese kalmıştı. Tam teslim olmak fikri aklını doldururken bir el tarafından önünde durduğu binaya çekildi. Sonra aynı el dudaklarının üstünde belirdi.

"Şşt. Sakın ses çıkarma. Kimsin bilmiyorum ama , balkonda sigara içerken gördüm seni. Bir kaç piskopat tarafından kovalanıyor'dun. Bende caresizliğine dayanamayıp yardım edeyim dedim."

YiFan hâlâ nefes nefesey'ken kadın geri çekilip gülümsedi. YiFan kendine geldiğinde ilk olarak elini uzattı ve gülümseyerek yüzüne baktı. İşte o zaman YiFan uzun zamandır hissetmediği bir şey hissetti. Kalbi sıcacık olmuştu. Bu kız bir melekti. 'Tanrım. Sonunda bana acı'dın ve bir melek mi gönder'din' diye geçirdi içinden. Kocaman, mavi gözler. Doğal Sarı saçlar. Bembeyaz bir ten. Annesinden sonra gördüğü en güzel kadın'dı. Üstelik sesi. YiFan o kadife sesin. O güzel dolgun dudakların ismini söylemesinin ne kadar güzel ve büyüleyici olacağını düşündü. Ama yapamazdı. Sanki kim olduğunu söylerse büyü bozulacak gibiydi.

"Umm. Benim adım"

Baş parmağı ile o güzel dudaklara dokundu. Alnını kadının alnına yaslayıp konuştu.

"Sakın yapma. Söyleme adını. Bôylece büyü bozulmamış olur"

"O halde. Bana çalı kuşu de."

Çalı kuşu. Çalı kuşu. YiFan hayatı boyunca unutmayacak'tı. Bir süre sonra ayrılmak zorundaydı. En azından bunu hatıra olarak saklayabilir'di.

"Hadi evime girelim. Biraz dinlendikten sonra nerede kalıyor'san oraya götüreceğim seni"

Ellerini kavrayan küçük ele takılı kaldı gözleri. Küçük zarif el. Uzun parmak'lar. Elleride kendisi kadar güzeldi.

......
"Yani nerede kaldığını bilmiyorsun?"

"Um şey. Evet. Unuttum. Üstelik telefonumda yok yanımda. Bizimkilerin numaralarını'da bilmiyorum. Ben biraz unutkanım da"

Çalı kuşu.. Dudaklarını büzdü. YiFan şuan o dudakları tatmak için neler feda etmezdi. O gece onun evinde kalmıştı. Gece uyurken Suho'yu arayıp durumu anlatmış bir kaç gün idare etmesini istemişti. En azından son bir haftasını bu kadın ile geçirmek istiyordu.

"Hmm. Peki burada kalabilirsin. Ama yalnızca bir hafta. Çünkü büyük annem evinde yabancı bir erkek görürse kesinlikle evlenmemizi ister"

Kadın kıkırdarken YiFan'da ona gülümsedi. Kesinlikle saklanması gereken bir hazineydi. Kaç insan feda edilirdi, kaç insan öldürülürdü. Bu hazine için birbirini yiyecek bir çok kişi olmalıydı. Bu güzelliğin sadece kendisine ait olmasını çok isterdi. Ne yapabilirdi. Elden ne gelirdi. Bir hafta sonra gitmeliy'di. Hiç istemese bile. İlk defa bir yere ve birine ait olmayı istedi YiFan. Şuan istediği hayatı boyunca hep bu kadın ile kalmak'tı. Ama yapamazdı.

"Çok güzelsin. Kaç şarkı yazılır bu gözlere. Kaç beste yırtılıp atılır. Cidden aklımı başımdan alıyorsun"

Kıpkırmızı kesildi kadın. Adeta bir domates misali kızarmıştı. Sahi yahu kimdi bu adam. Hakkı varmıy'dı bir anda ortaya çıkıp aklını çelmeye. Kalbini hiç atmadığı kadar attırmaya. Biliyordu Mika. Bu uzun sürmeyecek'ti. Sahi zaten hangi mutluluğu uzun sürmüştü ki? Ama. Ama işte bunun uzun sürmesini istiyordu. Yalan söylemişti adam. Biliyordu. Çünkü o da yalan söylemişti. Büyük annesi öleli bir sene oluyordu. Dün de büyük annesinin ölüm yıldönümüy'dü. Balkonda iç çekip onu düşünürken görmüştü bu adamı. Deli gibi koşuyordu. Arkasından ise bir kaç kaçık vardı. İlk başta umursamadı ama daha sonra dayanamadı. Bôyleydi Mika. Eyer yardım etmesey'di tüm gece onu düşünecek'ti. Hoş yine onu düşünmekten uyuyamamış'tı. Bu yüzden biliyordu yalan söylediğini. İstemeden'de olsa kulak misafiri olmuştu konuşmasına. Madem böyle oynamak istiyordu izin verecekti.

.............

Koskoca on gün çok hızlı geçmişti. Günlerini hiç ayrılmayacak'mış gibi dolu dolu yaşamışlar dı. Bu son geceleri idi. Şimdi geniş salonda oturmuş film izliyorlar dı.

"Ah bu kadın aynı senin gibi."

"Nasıl yani?"

"İnsanın aklını başından alır gibi. Deli dolu. Düşünmeden hareket ediyor. Tıpkı sen gibi. İnsanı bir bakışla aşık ediyor."

"Oh yoksa o kadına aşık mı oldun"

Hayır dedi içinden. Hayır ben sana aşık oldum diyemedi. Bunu yaparsa vaz geçemez gitmek istemezdi. Şu on günde aşık olabilir mi bir insan. Adını bile bilmediği bir kadına. Ama YiFan olmuştu. Kendine hakim olmalıydı.

"Öpsene beni."

"Ne anlamadım."

"Öp beni. O şekilde bakmak yerine öpsen daha iyi olmaz mı?"

Ah cidden. Cidden düşünmeden hareket ediyordu bu kadın. Cidden tam bir çalı kuşuy'du. Bu lakap ne de güzel yakışıyor'du ona. Nasıl yapardı. Bir kez o tadı alırsa durması imkansızdı. Hayır istemiyordu YiFan. Her ne kadar şuan onun olması için can atsa'da, ertesi gün çekip gidecek olmak çok adice idi.

"Korkma. Sorumluluk almak zorunda değilsin. İstiyorum. İlk defa birine ait olmayı bu kadar çok istiyorum. Sadece bir hatıra bırak kalbime. Gerisini düşünme. Yarın sabah söz sana. Seni ve yaşadıklarımı unutacağım. Sanki hiç girmemiş sin gibi hayatıma. Böyle devam edeceğim"

İşte bu son nokta olmuştu YiFan için. Ne olacaksa olsun dedi. O güzel dudakları tatmak istiyordu. O güzel teni tanımak istiyordu. Hem o bir erkekti. Kaç erkek kendini bu kadar tutardı bu güzelliğin yanında. Önce biraz tereddüt etsede yumuşak bir başlangış yaptı. Bir süre sonra hırcınlaş'tı öpücüğü. Sanki birine. Bir şeylere kızıyor ve hıncını ondan çıkarıyordu. Büyük bir tutku ile birlikte oldular o gece. Sanki zaman durmuş ve hiç ayrılmayacak gibi. Sanki hep bu evde birlikte saklanacak gibi. İki insan. Henüz isimlerini bilmeyen iki insan, yasaklar olmadan. Korkmadan birlikte oldu. Son ve ilk olmasını umursamadan.

........

"Benim adım Wu YiFan. Çalı kuşu ben sana aşık oldum. Hemde ilk anda. İlk görüşte vuruldum sana. Üzgünüm gitmeliyim. Her ne kadar istemesem bile. Affetme beni çalı kuşu. Seni bırakıp giden bu adamı asla affetme."

YiFan uyuyan sevgilisine son bir veda öpücüğü verip çıktı evden. Kapıda kendisini bekleyen menajeri'nin yanına gitti. Arabaya binmeden son kez kafasını kaldırıp bir daha asla geri dönmesi imkansız eve baktı. Gözleri dolsa bile kendini tutmalıy'dı. Hiç istemeyerek bırakıyordu sevdiği kadını geride.

"Kris. Hadi gidelim. Daha fazla zorlaştırma. Senin içinde onun içinde"

Sırtını şevkatle sıvazlayan Rijin'e dönüp burukça gülümsedi. Haklıydı. Daha fazla zorlaştırma'ya hakkı yoktu.

"Elveda çalı kuşu. Umarım beni hatırlamaz sın"

O arabaya binip uzaklaşırken Kadın gidişini izliyordu. Gizlendiği balkon kenarından. Daha fazla tutamadı. Hıçkırıklar içinde ağladı. Saatlerce günlerce, aylarca. Aklına ne zaman gelse ağladı. Bu 'ilk aşk' ın izini hiç kaybetmeyecek ti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 18, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aşk İziWhere stories live. Discover now