papatyadan taçlar

161 20 23
                                    

Jeremy Zucker & Chelsea Cutler - You Were Good To Me

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jeremy Zucker & Chelsea Cutler - You Were Good To Me

Yaz ayları, hep mükemmeldi. arkadaşlar, yaz aşkları, eğlenceler. 

Bıkmadan usanmadan dokuz ay boyunca üç aylık mutluluğu bekler dururduk. 
Dururdunuz yani. Olup biteni, deniz kıyısındaki evimizin verandasından izlerdim. Su savaşlarını, kiminin ilk öpücüklerini. Seni, Yukhei, en çok da seni. Mavi dalgalı şortunla ne kadar dalga geçsem bir o kadar da hoşuma giderdi işin aslı. Tahta sallanan sandalyem bana olağanüstü bir lütuftu. Yaptığın papatya taçları da öyle.

beni severdin, sevimli bulurdun. her sabah erkenden çıktığı verandada beyaz elbiseleriyle oturan, arada sallanan kızı. Ama aşık olmadın. 

Annem bana hep, dünyanın en güzel kızı olduğumu söylerdi. İçim içimi yese de hiçbir zaman sormazdım o zaman senin neden beni sevmediğini. Arada sırada babam eski plaklarını çalardı dışarıda. Barbekü yapar size dağıtırdı. Yanıma gelip verandanın basamaklarına sırayla otururdunuz.

Eğlencenize hep ortak olmak isterdim, sabahın köründe denize girip hava kararana kadar yüzmek isterdim. Beni fark etmeni de tabii. Yıllarca yaz aşkı nedir diye düşünüp durduğum şey yanı başımdaydı aslında.Sadece sandalyemi biraz kaydırmam seni görmemi sağlamıştı. Buradaydın işte. 

Bana kırmızı ceketini giydirmiştin, bende daha güzel durduğunu söylemiştin. Keşke sende durduğunda senden ne kadar hoşlandığımı bilseydin. 

Hiç unutmam bir seferinde bir kabın içine denizden su ve kum alıp ayaklarımı içine sokmuştunuz, yosun bile vardı. mutluydum o günler, bir daha hiç olamayacağım kadar hem de.

Seni severdim Californialı çocuk. Californialı olmasan da her seferinde bıkmadan usanmadan hiç gitmediğin halde oradaki anılarını anlatırdın. Gerçek olmasa da dert yanmadan dinlerdim seni. Arka fondaki dalga ve kuşların sesiyle karışıp giderdim sana.

Minnettardım, beni yadırgamadan arkadaşınız yapmanıza, annemin her sabah şikayet etmeden erkenden beni dışarı çıkarıp bir sandalyeden kaldırıp diğerine oturtmasına. Babamın kendimi farklı hissetmeyeyim diye kullanamadığım ayaklarıma palet almasına. 
Küçüktük, hayat güzeldi, tutmayan bacaklarla da olsa eğlenmesini öğrenmiştim, seyirci kalmıştım çoğu şeye. Ama şikayetçi de değildim.
zaman geçti ve, küçüklüğümüzden az da olsa sıyrıldık.
Bana hep, hep iyi davrandın.

Büyüyordum, ama sadece yorgun büyüyordum.
Ve ne yaparsam yapayım, yaz aşklarının gerçek aşklara dönüştüğü zaman elimden gelenle bir yere varamayacağımı anladım. Çocukluğumu geçirdiğim en yakın arkadaşımın, tüm yazımın geçtiği o sahil kasabasına, tam yanımıza ailesiyle taşınmasıyla başladı. Şu hayatta en sevdiğim kişilerden biriydi, ve sözde değil, beni her gün okuluma götürmeyi bile sırtlanmıştı. Tekerlekli sandalyedeki kıza iyi bakmıştı. Beni yalnızlıktan çekip almıştı, kimse istemezken arkadaşı yapmıştı. Onu severdim, ama sen bana değil, ona aşık olmuştun. 

kağıttan gemiler yapmak :: wong yukheiWhere stories live. Discover now