YN: Bu bölümde birkaç saniyelik, smut sayılabilecek bir sahne var. Orayı ***** ile başlayıp bitirdim.
Güzel okumalar!
—————
O gece Mark Lee çok içmişti.
Elindeki viski bardağını masaya sertçe vurduktan sonra barmenin dikkatini çektiği için mutlu olmuş, kıkırdamıştı. Dirseklerini tezgaha, yanaklarını da ellerine yasladıktan sonra onu süzdü. Uzun, siyah saçları, göz altlarında uykusuzluğun verdiği hafif mor torbalar, siyah barmen önlüğünün sardığı ince beli, hafif esmer teni ile fazlasıyla lezzetli duruyordu. Ona göz kırptıktan sonra konuştu.
"Sen, güzellik! İsmin nedir acaba?"
Barmen, ona bir bardak daha viski doldururken gözlerini kapatıp sabır diledi. Sonra karşısındaki tatlı gence baktı. Her gün böyle müşterileri oluyordu, alışmıştı. "Yuta ben, efendim. Lütfen bir soruna sebep olmayın, bir nişanlım var."
"Ha?"
Mark gözlerini birkaç kere kırpıştırıp ona baktı. Sanki uzun zamandır tanışıyorlarmış da şimdi nişanlısı olduğunu öğrendiği için şaşırmış gibiydi.
"Kim ki o?"
Yuta ona yavaşça gülümsedi. Sanki söylese tanıyacaktı. "Sicheng adında bir- Efendim, iyi misiniz?.."
Mark, Sicheng'in adını duyar duymaz elini kalbine bastırıp hıçkırmıştı. Ne Yuta'yı ne de Sicheng'i tanıyordu, ama bunu fark edemeyecek kadar sarhoştu.
"Sicheng benim askerlik arkadaşımdı! Onu benden nasıl çalarsın ha?"
Yuta gözlerini devirip kıkırdadı sessizce. Gelen başka bir müşterinin siparişini alırken hâlâ gülümsüyordu. Adını bilmediği, sarhoş fakat oldukça sevimli bu müşterisi henüz yirmi bir yaşındaydı, askerliğin ne olduğu bile bilmiyordu ki.
Yeni gelen müşterisinin siparişini hazırlayıp ona verdikten sonra hafifçe eğilmişti saygı amaçlı. Bu Mark'ın gözünden kaçar mı, hemen başını tezgahtan kaldırdı ve gözyaşları içinde sordu.
"Sen Koreli değilsin! Bana nasıl ihanet edersin, Kanadalı olduğunu sanmıştım!" Gözleri yaşlarla dolu bir halde ona bakarken Yuta şaşırmıştı. "Ben Japonum, evet ama... Siz Kanadalı mısınız?"
"Evet."
Yuta, onunla daha fazla uğraşmak istemediği için yerini başka bir barmene bıraktı.
Mark, yanındaki yabancıyı süzmeye başladı bu sefer. Keskin çene hatları, hafif kavruk teni, alnına dökülen koyu kahverengi saçları, kısık ve sert bakışları, damarları belirginleşmiş elleri, son olarak kocaman ve oldukça kaslı olduğu belli bir vücudu vardı.
Siktir, diye düşündü, o gerçekten hayatımda gördüğüm en ateşli adam.
"Elde edilmesi kolay biri olmadığın kesin."
Önündeki viski bardağıyla konuşuyormuş gibi görünse de kesinlikle öyle değildi, yanındaki müşterinin ona cevap vermesini bekledi. Onun hafifçe sırıttığını hissetmişti.
"Doğru tespit, Bay Kanada."
Elindeki kadehini tezgaha dikkatle bıraktı ve yanındaki küçük gence döndü yabancı. Dudaklarına bulaşmış kırmızı şarabı, diliyle yavaşça temizlerken ne kadar tehlikeli göründüğünün farkındaydı. Açık kahverengi gözleri arzuyla kavruluyordu, fakat o sarhoş değildi. Ne istediğinin gayet farkındaydı. Simsiyah saçları, bembeyaz teni ve incecik bir vücudu vardı yanındaki bu sarhoş gencin ve yabancı, genci istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kanada & amerika // johnmark ✔️
Fanfiction[bxb] Vücudunun her bir santimini ezberleyen büyük eller onu cehenneme sürüklüyor, sanki cennetteymiş gibi bir his veriyordu. ఌ [smut içerir] düz yazı, kısa hikaye & texting highest ranking: #1 - hyuckil #1 - johnm...