One Day:Huacheng, Bilge Ejderha

43 15 124
                                    

Uykusunu aldığını fark ettiği zaman gerinerek kalktı, yattığı yerden

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uykusunu aldığını fark ettiği zaman gerinerek kalktı, yattığı yerden. Yavaş adımlarla küresine doğru ilerledi. Sabahları ilk işi hangi bölgelerin uyandığına bakmaktı. Uyanan bölgelere göre bu gün oraları gezecek, bir sorun olup olmadığını kontrol edecekti. Artık alışkanlık olmuştu ona ve gözlerini tam açamamışken bile yapıyordu bunu. Aklında bir kaç bölge belirledikten sonra birinci sınıf özel pul parlatma makinesinin yanına gitti.

Iyteio ülkesindeki en yaşlı canlıysanız belli bir zamandan sonra kendinize özen göstermeniz gerekiyordu. Hatta sırf bu yüzden cebindeki bütün parayı bu cihaza yatıracak duruma gelirdiniz.

Pullarını parlatıp daha genç bir görüntü elde ettikten sonra son bir kez faha mağarasına baktı.

Lang Huacheng, Lang dağının zirvesinde girişi taşlar ve ağaçlarla kapalı olan bir mağarada yaşıyordu. Mağarasında pek fazla bir şey yoktu. Zaten zamanının çoğunu dışarıda geçiriyordu.

Etrafında kılıçlar ve taşlarla süslenmiş bir tahtı vardı mağarasının ortasında. Onun biraz yakınında göz küresi vardı. Bütün ülkeyi görmesini sağlıyordu, böylece boş yere zaman harcamıyordu. Tahtın diğer tarafında etrafında çeşitli madenlerle süslenmiş pul parlatma makinesi vardı. Lang dağındaki diğer ejderhalar bu pul makinesini görseler yüksek ihtimalle kullanmak için her gün kapısına geliceklerdi. Huacheng içinden yaratıcıya teşekkür etti. Gizli mağaralar çok vardı ancak her zaman gizli kalmıyordu. Yapıcak bir şey bulamayan ejderhalar ve ya kaşif ejderhalar bu gizemli mağaraları arar dururdu. Bazen bir mağaranın içinden bike gizemli bir mağara çıkardı. Gizemlerle doluydu bu koca dağ.

Bilge Ejderha, her ne kadar Iyteio halkı ona insan formunun ismiyle seslense de Bilge Ejderha denilmesi hoşuna gidiyordu, mağarasından çıktı. Etrafında hiç bir yaratık var mı diye baktı. O sırada dağdaki bir kaç kayayı kuyrukları ile iten Bright Fury, insan ismiyle Yeon, ve Ascian, insan ismiyle Athena, ikilisi görmüştü. Biraz üstlerinde uçan ve onların yaptıkları ile dalga geçen Flecha Del Fuego, insan ismiyle Yuito, da dikkatinden kaçmış sayılmazdı.

Yanlarına gitmeye yeltendiği sırada gürültüyle bir kaç kaya daha düştü ve bir boşluk çıktı ortaya. Gizli bir mağara daha mı buldular diye düşünürken yine aynı gürültü ile açılan delik tekrar kapandı.

Bu sefer yanlarına gitmesi gerektiğine karar vererek oraya yöneldi. Yere inerken konuştu, diğerleri de direkt bakışlarını ona çevirdiler.

"Koca dağı başımıza yıkmayı planlamıyorsunuz değil mi?"

Bright Fury kahkaha attı ardından konuşmaya başladı.

"Sabah uyandığımda mağaramda bir boşluk vardı ordan ilerleyerek ilk önce Flecha del Diago, ardındansa Ascian'ın mağarasına çıktım. Bu deliği gördüklerinde benimle beraber geldiler ve son olarakta burdan çıktık. Ancak şimdi mağara kendi kendine kapandı, hâlbuki daha bir çok yere gidebileceğini düşünüyordum." Sonlara doğru sesindeki heyacanlı tını üzüntüye bırakmıştı kendini.

Bilge Ejderha gülümsedi.

"Biliyorsun Bright Fury, burda daha bir sürü gizemli mağara var. Bunu kaybetmiş olabilirsin ama diğerlerine belki bir adım daha yaklaşmışsındır. Hem Lang Dağı bu mağaradan daha fazla ilerlemenizi istemiyordur ki kapatmıştır kendini. Ya siz içindeyken kapansaydı ve orda kalsaydınız ne olurdu düşünebiliyor musun? Bu sefer şanslı sayılırsınız, bir dahakine daha dikkatli olun. Sonra sizleri aramak için bütün bir halk uğraşmayalım."

Flecha del Diago kafasını salladı bu sözlere. Onlarla dalga geçmek eğlenceliydi ama koca bir dağın altında kalmayı hiç bir zaman istemezdi. Hele hele bu uyarıyı aldıktan sonra kapana kısılırlarsa Bilge Ejderha onları kurtarmak için uğraşmazdı bile. Ascian pençlerini yere sürterek çiçekler çıkardı. Sonrada gümüş çiçekler açmış gözleriyle Bilge Ejderhaya döndü.

"Bu seferlik, geleceği parlak olucak bir canlının doğumu şerefine bizlere uyarı vermekle bırakabilirsin bence."

Bilge Ejderha çiçeğe bakıp gülümsedi.

"Başka bir sefer yakalarsam bu kadar kolay kurtulamazsınız, haberiniz olsun. Şimdi izninizle işler bekliyor beni."

Vedalaştıktan sonra ordan uçarak Lignum Vitae'ye doğru yol aldı. Büyük ihtimalle Anka Kraliçe, insan ismiyle Kyorin, onu bekliyordu. Baş danışmanıydı kraliçenin. Onun anlamlar çıkartamadığı sorunlara çözüm bulur, yenilikler katardı krallığa.

Yolda gördüğü bir kaç kişiye selam verip konuştu. Mesela Learna, İnsan ismiyle Sarah, gününün ne kadar garip geçtiğinden söz ederken Maeri, insan ismiyle May, normalden daha fazla acıktığını ve kilo aldığından şikayet ediyordu. Lignum Vitae'ye geldiğinde açık olan balkon kapısından altınlarla kaplanmış büyük taht odasına girdi. Anka Kraliçe tahtında oturmuş gelmesini bekliyordu.

"Sanırım biraz geç kaldın Huacheng. Yine diğerleriyle konuşuyordun değil mi?"

Kraliçenin sorusuna gülümsedi.

"Elbette Kyorin, ben baş danışmanınım halkı yakından takip edip kararlarını buna göre vermeni sağlamalıyım."

Kraliçe cevabına güldü. Bilge Ejderha her zaman böyleydi. Bir çok yaşam görmüştü bu yüzden canlılara fazla düşkündü. Özellikle de konu kendi halkı olunca gözünden bile sakınırdı onları. Kavgalar, savaşlar çıkmasın diye hep orta yol bulmuştu. Sınır çizgilerini belirlerkende buna oldukça çok dikkat etmişti.

Bilge Ejderha, Anka Kraliçenin önündeki kağıtlara baktı ve gür bir kahkaha attı.

"Sanırım geç değilde tam zamanında gelmişim. Çözüm yolunu bulamamış gibisin."

Kraliçe oturduğu tahtan kalktı ve kanatlarını gerdi.

"Dün sen gittikten sonra yeni gelenleri kabul ettim. Uykusuzum ve alevlenmeye hazır gibi hissediyorum."

Huacheng şefkatle gülümsedi ve kağıtlarla ilgilenmeye başladı. Bir yandan da sabah Lang dağında olan olayı anlatıyordı. Bir çok bölgede çeşitli olaylar oluyordu ve canlılar bunları araştırması artık olağan dışı bir şey değildi.

İşler bittiğinde Altın Şehir kararmaya başlamıştı.

"Hava kararmaya başladı, uçarak gitmek zor olabilir senin için."

"Biliyorum, o yüzden ışınlanacağım. Ah ne kadar yaşlanırsam yaşlanayım her zaman gençmiş gibi hissediyorum."

Gülümsedi Kraliçe. İlk tanıştıkları zamanki gibiydi, hiç yaşlanmamıştı.

"Dikkat ette yanlışlıkla bütün ülkedeki yaşam özünü içme."

Huacheng kahkaha attı tekrar. Bir karesinde yanlışlıkla bir bölgedeki bütün yaşam özünü içmişti ve orda bir daha hiç bir çiçek açmamıştı. Evet çiçek açmayan bölge, bilinen ismiyle Tartarus Volkanik Bölgesiydi. Hayat enerjisini ordan söküp aldığında Tanrı oraya cehenneme geçiş kapısı olarak oluşturmuştu. Yaratıkların cezaları da işte bu yerde kesiliyordu. Tehlikeliydi bu durum ancak yaşamak için bazen tehlikelere göz yummak gerekirdi.

Işınlanarak mağarasına vardığıda üzerinde günün yorgunluğu vardı. Dışarıdan gelen gürleme ve ateş sesleriyle uyumak için bölgesine doğru ilerledi. Her yaşlının belirli bir saat kadar uyuması gerekirdi ve Bilge Ejderha, diğer genç ejderhalar gibi her zaman oyun oynayabilecek kadar enerjisi yoktu. Tabii bunu asla sesli bir şekilde itiraf etmeyecekti. Bir asır daha geçse yine aynı yaşında olduğunu söylemeye devam edecekti.

Düşünceleri ile uykuya daldı. Danışman olmak gerçekten çok zordu.

iyteioentertainment

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 30, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Dance Of The Sugar Plum Fairy // One ShotsWhere stories live. Discover now