şeker prenses ve tuz kral✭dusan tadic
"Aa bu şey değil mi siki kırılan?"
ben rotası şaşırmış bir gemi gel güneş ol zifiri karanlığa pusulam sensin deniz fenerim
Sen canımı en çok yakansın. En kıymetli zamansın. Güzelsin ya elbet, eminim sen banasın.
"Nasıl davranıyorum?" "Sen gittin, sen gittin Arda." Zaman izimizi, ikimizi siler. Kiminin acısı kalır, anılar gider. Daha gençsin ah, gülüp oyna sen. Son durağın benim evim olsun..
anlatsam şu derdimi küçücük çocuklara baya gülerler ama olsun belki iyi gelir
Fenerbahçe'nin tercümanı kızımız, arkadaşının düğünü için gittiği Amsterdam'da kendini aşık ediyor. Aşık olan adam da Dušan Tadić olunca..
"Ben bütün herkesi kariyerim dahil bir kenara atıp seni seçtim! Karşılığı bu mu? Beni aldatmak mı?" gözümden süzülen bir damla yaşı sildim. "Arda bilmeden konuşuyorsun. Seni aldatmadım, aldatmam da." kafasını başka yere çevirdi. "Peki Lavin. Nasıl istiyorsan öyle olsun." arkasını dönüp yürümeye başladı, kaç kere sesle...
Bazen mucizelere inanmayı bıraktığın zaman gerçekleşirler, o yüzden inanmayı asla bırakma.. "Kalbimin ortasında bir yere koydum seni.." "Seni Fenerbahçe kadar seviyorum.. 🤍" "Bir Fener, bir sen.." Arda Güler FF.
"Bir istanbul beyefendisi?" dediğim şeyle o bakmaya doyamadığım gülümsemesini kondurmuştu yüzüne. Altay'ı gülümserken görmek o kadar güzeldi ki. "Bu aşkın hanımefendisi?" dediği şeyle bu sefer de gülümseme sırası bendeydi. Şarkının melodisi kulaklarımı doldurduğunda şaşkınlıkla baktım etrafa. "İlk bakışta aşk mı olur...
"Ala." "Efendim." "Daha fazla bir şey söyleme. Çünkü sana hayır diyemiyorum. Ve eğer biraz daha çıkma dersen çıkamayabilirim. Bu da beni ve Fenerbahçe'yi etkiler." Başka bir şey demedim. Çünkü üzülmesi isteyeceğim son şey. Afallayan bedenine baktım. Gözlerinden yorgunluk akıyordu. Yavaşça kolumda olan elini bıraktırdı...
"Özledim, deli gibi." Gülümsedim, ben de özlemiştim. "Ben de öyle bebeğim. Ben de özledim." Yanaklarını okşadığımda gözlerini kapamıştı sanki bir şeyleri çok daha iyi hissetmek için. Dudaklarına kondurduğum öpücükle gülümsemişti. Bunu bekliyordu. Özlemiştik, çok hem de.
"Diyorum ki, aklımı başımdan alıyorsun." dediği şeye kıkırdadım. "Bana aşık olduğunu bu kadar belli etmemelisin." gülerek dediğim şeyle bana o kadar anlamlı bakıyordu ki. "Sen bana aşık değil misin?" Kafasına hafifçe vurduğumda cevabını bekledi. "Bildiğin bir şeyi neden soruyorsun?" "Senden duymak hoşuma gidiyor çünkü...