Burası dünyaydı. Hüzün hep baş ucumuzda, mutluluk yastığımızın altındaydı. Şaşkınlık kirpiklerimizde, korku dudak kıvrımlarımızda saklıydı. Gamzesi olanlarda oraya yuva yapan neşe, olmayanlarda bulunduğunuz odanın kapısından bakardı. Tüm bunların arasında bir de hayaller vardı. Bir his olmasa bile yeri geldiğinde tüm hisleri barındırırdı. Hayaller kurulur, hayaller kırılırdı. Kimi dünyaya uydurulur, kimi yıkılırdı. Ardında bıraktığı enkaz kimin umrundaydı? Molozlar, yıkımın ayak seslerini duyururken kelimeler acıya bulanırdı. Harabeydi artık, umudun tükendiği düşünülürdü. Lakin yalnız düşünülürdü. Lila'nın hikayesi de aslına bakılırsa bir hayaldi. Bir genç kızın bir tarih dersinde dersi dinlemekten sıkıldığı anda yazdığı bir hayaldi. Hayal ki ne hayal! Öğretmenin ders işlemediğini ders bittiğinde fark etmişti.
3 parts