"Sus!" duymayı kaldıramadığım sözleri yüzüme yüzüme haykıran adama tüm öfkemle bağırıp dolan gözlerimi ağlamamak için kırpmamaya çalışırken Savaş bana tüm acımasızlığıyla bakıp dudaklarına alaylı bir gülümseme yerleştirdi. "Yaptığın şeyi duymaya tahammülün bile yoksa neden yapıyorsun, Aden? Neden bir hocayla yatıyorsun?" en az yüzündeki gülümseme kadar alaylı bir ses tonuyla benimle konuşan Savaş gözlerini gözlerime dikkatle çevirip göz pınarlarımdaki yaşlara özenle bakarken yüzüme acı bir gülümseme yerleştirip başımı ona inanamıyormuşum gibi yavaşça iki yana doğru salladım. "Gerçekten inanıyor musun buna?" sesim hiş beklemediğim kadar kırgın çıkarken Savaş'ın yüzündeki alayın sekteye uğradığını fark edip başımı yavaşça yere doğru eğdim. Tam o esnada bir damla göz yaşım göz pınarımdan atlayıp yanağım boyunca süzülerek çeneme indiğindeyse bakışlarımı ilk defa ağlamaktan utanmayarak Savaş'a doğru çevirdim ve sağ elimin tersiyle sertçe göz yaşımı sildim. "İnanıyor musun?" "Sabah'ın dördünde seni aradığımda arkadan o adamın sana 'bebeğim' diyen sesi geldi bir de bana inanıyor musun diye mi soruyorsun gerçekten?" "İnanıyorsun yani? Babam yaşımda bir adamla yattığıma inanıyorsun?" sesimdeki kırgınlık her saniye artarken Savaş bu halime anlam veremiyormuş gibi bana bakıp başını hafifçe sağa sola doğru salladı. "Bana karşı bir sorumluluğun yok bunu bana zaten en başından söyledin ama gerçekten not için bu kadar kendini alçaltman gerekiyor muydu Aden? Bir sekse kaç puan verdi? Beş mi? On mu?" gözlerini gözlerimden çekmeden konuşan Savaş ona olan güvenimin sözleriyle yerle bir olmasını sağlarken dudaklarımın arasından alaylı bir gülüş çıkarıp dudaklarımı birbirine sürttüm. "On beş. Tek bir sekse on beş puan verdi. Sandığından daha karlı bir iş yaptım sanırım ha?"